
Meleknur ÖZDORUK
Miracım olur musun?
Hani konu ile alâkadar risalelerdeki “ayrı ayrı o lem'aları hakikatın aslıyla birleştirmek ve kemalât-ı Ahmediyenin (A.S.M.) cemaline birden bir âyine yapmak için, inayeti Allah'tan” isteyerek o muhteşem risale -31. Söz- satırlara dökülmüştü. Buraya kadar olan sözlerde erkânı-ı imaniyenin tesisine akıyordu kelamlar.
“Fikrin mecrâ-yı tabiîsi olan nazm-ı maânî…” (Muhakemat)
Hemen evvelindeki 30. Söz’ün Miraç hakikatiyle münasebeti ise heyecana ve meraka medardı. Enfüsi âleminde kendine vücud rengi vermeyi bırakan, yani ene’nin sadece vahdaniyete bir kıyas âleti olduğuna kuvvetle intikal eden ve dahi haddini hududunu bilen… Kendini bilmenin ardından Rabbini tanımaya doğru menzillerde seyr ederken kevn âleminin esrarlı mı esrarlı neferi zerreyle tanış olan… O zerrenin baş döndürücü maharetlerini görüp afâkta Rabbülâlemin’in ilim, irade ve kudretinin âyetlerine açılan pencerelerden temaşa eden… Yani enfüste başlayan seferini afakta devam ettiren (ene’den zerre’ye)… Bu hakikatlerdeki müdakkik ve dahi zevkli, lezzetli manaların ardından Miraç başlıyormuş demek. 32. Ve 33. Sözler de Miraç’taki esma-i İlahiye’nin mertebelerinde bir tefekkür seyahati imiş.
*
Miraç bahsinin henüz mukaddime kısmında zikredilen “Habib-i Ekrem Aleyhi Efdalüssalâtü ve Ekmelüsselâm” tabiri de dikkate şayan. Nur-u Muhammedi (asm) sırrına, mahbubiyet makamının tefekkürüne doğru insanı götürüyor. Demek en faziletli salât, en mükemmel selâm Habib-i Ekrem’e (sav) aitmiş. Salât ve selam manaları çok ihatalı. Levlâke levlâk sırrını, bütün ibadetlere câmi namazı, namazın nasıl bir hayt-ı münasebet olduğunu, Cenab-ı Allah’ın Selam ismine mazhar bütün selametleri, hatta Aleyhissalatıvesselam’ın Miraç’ta selam yerinde “Ettahiyyatu Lillah” demesini, Rabbimizin ilm-i ezelisini, kaderdeki kaf-nûn tezgâhını düşündürüyor.
*
31. Söz’ü nakıs kabiliyetiyle ve tüm kusurlarıyla mütalaa etmeğe meyleden tıfıl talebe şimdi der ki;
Hastaysam diyeceğim ki,
Ey hastalığım, Miracım olur musun?
Seni iç burukluğuyla değil, baş göz üstüne ağırlayayım. Acz u fakrımla şeffaflaşayım ki Rab, Şâfi, Hakîm, Rahman, Rahim, Kadir, Muin, Samed, Feyyaz, Kuddüs, Gafur, Sem’i, Basir, Kerim, ila ahir isimlerle hâzırane muhatap olmaya çalışayım.
Gönlüm hüzünlüyse, hep bir gurbet içinde hissediyorsam diyeceğim ki,
Ey hüznüm, Miracım olur musun?
Böylece Rahman, Rahim, Enis, Veliyy, Selam, Latîf, Vedud, Mü’min, Müheymin, Kerim, Vâhid, Rauf, Hafiz, Vâli, Mugni, ila ahir isimleriyle ünsiyete açılayım.
Mazlum olursam diyeceğim ki,
Ey mazlumluğum, Miracım olur musun?
Seni Vekil, Sabûr, Adl, Rahman, Hakem, Hakîm, Hasib, Muksıt, Habir, Müntakim, Semi, Basir, Celil, ila ahir isimleriyle dindireyim ki yaralarının üzerinden tekrar çiçekler açsın.
Pişmanlıklarım var ise diyeceğim ki,
Ey tevbelerim, Miracım olur musunuz?
Ye’islerim Gafur, Rahman, Rahim, Tevvab, Settar, Hâdi, Reşid, Gaffar, Afüv, Rab, Şâfi, ila ahir isimlerinin merhemleriyle şifalansın.
Ve ey Bismillah’ım, Miracım olur musun?
An be an Ehad olan Rabbimle hâzırane muhataplığa uruc edeyim. İnsanî arşa çıkmaya yol bulayım.
Ve ey tekbirim, Miracım olur musun?
“Her bir Allahu ekber, bir basamak-ı miraciyenin katına” doğru çıkayım.
Ve ey namazım, Miracım olur musun?
Ömrümün gözbebeğinde sana mihmandar olayım.
Ve ey Risale-i Nûr’um, Miracım olur musun?
Bütün şaşaasıyla bir zindan olan şu dünyada savrulurken, Kur’an ve Sünnet ile muhatap olarak sahil-i selamete çıkmak için, imanın miracına doğru kanatlanmak için seni satır satır, kelime kelime, harf harf okuyayım.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.