Şifasın Derdimize

“Peygamberimizin (a.s.m) gönderilmesinden itibaren kıyamete kadar Kur’an asrıdır.”

Mehmed Fevzi Efendi

Bunalımlar çağındayız. İnsanoğlu, kendi evini, yurdunu yuvasını delik deşik etti. Petrol dedi, gaz dedi mıncıkladı. Dünya, gözünü doyurmadı. Gökleri fethet çıktı. Ay’a kadar uzandı.

İnsanlık maddi refahın zirvesine ulaştı. Hatta aşırı tokluktan rahatı kaçtı. Kara kıtanın elinden alınan nimetler, “beyaz adam”ı zehirledi. Bunalımları, kıvranmaları bundandır.

Ay’a da insanın kirli eli değdi.

Irmaklar, dereler bulanık akmaya başladı. Balıklar ölmeye yüz tuttu. Kar bile yağmıyor. Ya da göklerden lapa lapa kir iniyor.

Kısacası dünyamız hasta. İnsanlık bunalımda. Bir tabip arıyor cemiyet.

Sosyal hayat da hayli yaralandı.

Büyük belli değil, küçük belli değil.

On dört asır önce de böyleydi. Senin gelişinle âlemin şekli değişti. Senin getirdiklerinle insanlar kurtuluşa erdiler. Felaha ermemiz, yine senin yoluna tâbi olmaktan geçecektir.

Şair kardeşimiz bu özlemini bakın nasıl terennüm ediyor:

“Göğü tutan çağrımıza

Katmerleşen ağrımıza

Eğrimize doğrumuza

Şifa sesin yâ Muhammed!”

Yusuf Dursun

İnsanlara hidayet yolunu gösteren, ötelerden haber getiren odur. Miraç yoluyla gayb âlemlerine nazar eden de o. Bu âleme bir çiğ tanesi gibi düşmüş, yerler onunla gül bahçesine dönmüştü.

İlk yaratılan onun nuruydu. Varlık, onun nurundan, kâinat onun mayasından var edildi.

Dağlar, taşlar onu tanıdı. Ağaçlar selâma durdu. Eline aldığı çakıl taşları Allah’ı tespihe başladı. Bir hareketiyle putlar yüzükoyun yere kapaklandı.

Aslında bu mucizeler, Rabbi tarafında onun davasının doğruluğunu tasdiktir. Peygamberliğinin hak olduğuna bir imzadır.

Mübarek yolculuğunda bütün peygamberlere imam oldu. Diğer peygamberlerin bile ancak öldükten sonra vâkıf olabileceği hakikatlere şahit oldu. Cebrail’in (as) dahi yaklaşamayacağı âlemlere yürüdü.

Yüce Allah, onun adını Tevrat’ta, İncil’de andı. İsa peygamber onu müjdeledi. Allah Teâlâ, bütün yüce meziyetleri onda topladı.

O, berrak bir nur deryasıydı. Onu övmek, hakkıyla kıymetini anlatmak bizlerin işi değildir. Onu, yüce Rabbimiz methetmiştir.

Ey şefkatli Nebi, herkesin can derdine düştüğü günde bize medet et! Himmet ateşinin pervanesi olalım biz de.

Gönül yaramızın merhemi sensin.

Duamız şu: Rabbim, bizi şirk kirlerinden arındır. Onun ümmeti olmaya layık kıl!..

PENCERE

Bir gün annesi Abdullah bin Ömer’e:

- Buraya gel!.. diye seslenmişti. Gel, bak sana ne vereceğim?

Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm) de misafir olarak orada bulunuyordu.

Abdullah’ın annesine sordu:

- Çocuğa ne vereceksin?

- Hurma vereceğim ey Allah’ın Resûlü.

Bunun üzerine Aleyhissalatü vesselâm:

- Peki öyleyse, dedi. Eğer bir şey vereceğini söyleyerek çocuğu çağırsaydın ve geldikten sonra da bir şey vermeseydin, yalan söylemiş gibi sana günah yazılacaktı.

* * *

“Ben, sizi Allah’ın dinine davet ediyorum. Lâ ilâhe illallah, deyin ve putlara tapmaktan vazgeçin!..”

Hadis-i Şerif

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.