Kutlu bahar...

Baharın güzelliğinin kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu günlerde, bu güzelliğin bahardan mı, yoksa Kutlu Doğumun tatlı esintisinden mi olduğunu sormalı kişi kendine.

Her sabah, bir gün öncesinden daha güzel başlıyor, bir önceki sabahı kıskandıracak kadar parlak doğuyor güneş. Nasıl doğmasın ki, kainatın Efendisinin (sav) doğum zamanını müjdeliyor her gelen gün. Yaratılan alemin O'nun (sav) hürmetine yaratıldığının farkında tüm alem. Tüm alemler içinde, bir insanlık alemi daha az farkında bunun.

Rabbulalemin, Habibinin hürmetine donatıyor yeryüzünü. Alemi kebirin üzerine seriyor, renk cümbüşü dolu halısını ve türlü rayihalardan (1) oluşan sergisini.

Biz de ülfetten (2) peyda eden gözlerle seyrediyoruz, kapımızın önüne kadar serilen bu atlası, adına bahar diyoruz.

Şu gördüğün büyük aleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, nur-u Muhammedi (a.s.v.) o kitabın katibinin keleminin mürekkebidir.

Eğer o alem -i kebir bir şecere (3) tahayyül edilirse, Nur-u Muhammedi hem çekirdeği, hem semeresi olur.

Eğer dünya mücessem (4) bir zihayat (5) farz edilirse, o onun ruhu olur.

Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur.

Eğer pek güzel şaşaalı bir cennet bahçesi tahayyül edilirse, nur-u Muhammedi onun andelibi (6) olur. (A)

Her şeye gerçek anlamını,şuurunu katan Senin (sav) sevgin efendim.

Kundağının içinde ilk söylediği kelimeler 'ümmeti ümeti... diyen, ümmetinin derdine düşen ve tüm hayatını bu dert ile geçiren bir peygamberin ümmetiyiz.

Nübüvveti ile birlikte;

Hz. Ali ve Hz. Cabir ve Hz. Aişe-i Sıddıka’dan nakl-i sahih ile sabittir ki; dağ, taş, Resul-i Ekrem’e (a.s.v) 'Selam sana ey Allah'ın Resulü' (B) diyen bir peygamberin ümmetiyiz.

Bu selamlar tüm alemde lisanı halleri ile hala devam etmekte,lakin bizim ağyarla(7) meşgul kulaklarımız bunları işitememekte.

Zat-ı Vacib'ül Vucudun hadsiz cemal ve kemali vardır. Çünkü bütün kainatın aksamına inkisam(8) etmiş olan cemal ve kemalin bütün envaı(9) Onun cemal ve kemalinin emarelerinin, işaretleri, ayetleridir.

İşte, Resul-i Ekrem (a.s.v.) madem masnuat(10) içinde en mükemmel ferttir ve mahlukat içinde en mümtaz şahsiyettir.

Zülcelal dahi cemalini pek çok sever. Hem kendine layık bir muhabbetle sever. Hem cemalinin şuunatı(11) olan esmasını dahi sever. Madem cemal ve kemalini göstereni sever; elbette cemal ve kemal-i esmasına işaret eden mahlukatının mehasinini(12) sever.

Hem kendi esmasını sevmesiyle, o esmanın en parlak ayinesi olan Muhammed-i Arabi (a.s.v) sever ve Muhammed-i Arabi (a.s.v.) benzeyenleri dahi derecelerine göre sever.(C)

Rahman tarafından sevilmek,ne bahtlı olmaktır. Şüphesiz Rabbim sever kulunu,ama sevginin de dereceleri vardır, O’nun (cc) nazdar kulu olabilmek. Her daim Allahım (cc) demenin nasipliliğinin zirvelerinde dolaşmak. Her Allahım dediğinde Rabbininin de ona aslında 'buyur kulum' dediğini bilmek,ne güzel bir nimettir. Bu bahtı, cüzi iradeyi kullanarak Muhammedi (sav) sevgisine katık ettiğinde kazancı hiçbir ticaretin kazandıracağına denk gelmez. Bu sadet-i dareyndir.(13) Ahirette amel azığımızın,Allah katında makbuliyeti, içine kattığımız efendimizin sevgisinin ölçüsü mukabilindedir.

Günahlarımızın kara lekesinin çıkması,şefaat denilen temizleyicinin varlığına bağlıdır. Bu temizleyiciyi  ahirette bulmamızın tek adresi 'Ümmet' olma bilinciyle, Efendimiz (sav) ile kurduğumuz bağın kurbiyyetine(14) bağlıdır. Bu bağın gücü şefaatin derecesini de oluşturacak.

Sadece kutlu doğumlarda hatırımıza düşüyorsa bu sevgi,ne kadar gerçek ve geçerlidir?

Elahmdulillah Muhammed (sav) ümmetiyim demek bize 'ümmet geçer' vizesini kazandırmıyor. Bunun için bazı sorumluluklarımızı yerine getirmek durumundayız.

Dünyada bir ülkeden diğerine geçerken belirli süreler için geçerli vizeler alıyoruz. Bu sürelere bağlı bir doluda paralar ödüyoruz. Biz, MUHAMMED (SAV) ÜMMETİDİR vizesini ahiret yurdu için almakla yükümlüyüz. Ahiret yurduna gitmeme gibi bir lükse sahip değiliz. Ahiret  ve dünya yurdunun tek sahibi de,bu vizedeki şartlara bakıyor.

Mesela sevgimizde ihlaslımıyız?...Anam babam sana feda olsun ya Resulullah(sav) derken,  feda etmemiz bir gün istenirse, edebilecek miyiz?

Beni canından çok sevmedikçe gerçekten sevmiş olmazsın sözüne muhatap olsaydık,  can çok tatlıdır deyip boynumuzu büküp yüzümüz kızarır mıydı?

Bir öğünümüz iş güç sebebi ile geçtiğinde diğer öğünde arasını kapatırca yerken,  günlerce aç kalıp,mübarek karınlarına taş bağlayıp gezdiğini bile bile lokmalar boğazımıza takılmazmıydı?

Velhasılı kelam, ben senin ümmetinim ya Resulullah (sav) diyecek kadar,sevgimizden emin miyiz? Vize zamanımız gelmezden önce,vize şartlarını yerine getirmekte acele etsek iyi olur.

Dipnot;

A-Mesnevi-i Nuriye(Habbe)

B-Mektubat(Mucizatı Ahmediyye,ondokuzuncu mektub)

C-Mektubat (Yirmidokuzuncu mektub-ikinci zeyli)

1- RÂYİHA [rayiha] : Hoş ve güzel koku.

2- ÜLFET [ülfet] : Alışma, alışkanlık;

3- ŞECERE [şecere] : Ağaç

4- MÜCESSEM [mücessem] : Cisim şeklinde olan, cisimleşmiş

5- ZÎHAYAT [zihayat] : Hayat sahibi, canlılar.

6-ANDELİB... Bülbül. Seher kuşu. * Mc: Hz. Resul-u Ekrem'in (A.S.M.) bir ismi.

7- AĞYÂR [ağyar] : Yabancılar, başkaları.

8- İNKISAM [inkısam] : Kısımlara ayrılma, bölümler

9- ENVAI...çeşitleri

10- MASNUAT [masnuat] : Sanatla yapılmış olan eserler, varlıklar

11- ŞUUNÂT [şuunat] : Şuûnlar, keyfiyetler, haller; emirler, talepler.

12- MEHÂSİN [mehasin] : Güzellikler, iyilikler, iyi ahlâklar, insana verilen hüsün ve cemâl

13- DÂREYN [dareyn] : Her iki dünya. Dünya ile âhiret. Sadeti

14- KURBİYYET [kurbiyyet] : Yakınlık kazanmak. Yakınlık. Bir şeye kendi gayretiyle yakınlaşmak.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum