Prof. Dr. Şadi EREN
Kur'an’ın İçtihada Açık Oluşu
Kur'anın ifadelerinde bütün zamanlara bakan muhteşem bir genişlik vardır. Kur'anı iyi bilen her bir müçtehid, kendi meselesine bakan yönüyle âyeti ele alır, istinbatta bulunur. Bu bağlamda -mesela- şu âyete bakabiliriz:
“Onlar (düşmanlarınız) için gücünüzün yettiğince kuvvet hazırlayın.”[1]
Hz. Peygamber, âyetteki "kuvvet" ifadesini, "kuvvet atmaktır" şeklinde açıklar ve bunu üç defa tekrarlamak suretiyle vurgular.[2] Şüphesiz bu açıklama, kuvvetin büyük ölçüde atmaya dayanması noktasındandır. Bu, Rasulullah devrinde ok, mızrak, mancınıkla atmak şeklinde idi. Fatih Sultan Mehmet, âyeti kendi devrinin şartları içinde “şahi topları atmak” şeklinde anladı ve uyguladı, Ortaçağı kapayıp Yeniçağı açtı. Günümüzde ise ayet bomba atmak, füze atmak şeklinde yorumlanabilir. Çünkü bugünün savaşlarında da daha iyi atan savaşı kazanmaktadır.
Öte yandan Hz. Peygamberin "kuvvet atmaktır" yorumu âyetin bir cihetle açıklaması olarak görülebilir, çünkü kuvvet sadece atmaktan ibaret değildir. Yani O, âyetin pek çok yönlerinden en dikkat çeken bir yönünü söyleyerek açıklamıştır. Bu açıklama tahsis için olmayıp temsil içindir. Âyetin açıklaması bağlamında şunlar gibi açıklamalar yapmak mümkündür:
-Bilgi kuvvettir.
-Ekonomik güç kuvvettir.
-Medyaya sahip olmak kuvvettir.
-İyi yetişmiş elemanlar kuvvettir…
Elhasıl: Âyet, lafız olarak bütün bunları ve hatta daha ötesini içine alacak bir terkipte bizlere mesajını sunmuştur. Bu manalardan birini kabul, diğerlerinin reddini gerektirmez.
Kur'anda Cennet ehlinin mükâfatını beyan sadedinde şöyle bildirilir:
“Onlara orada ne isterlerse var...”[3]
Belağatta “Mef’ulün terki tamim ifade eder” denilir. “Neler gördüm neler” dediğimizde gördüğümüz şeylerin söylenmeyişi, cümleye her türlü görülebilecek şeyi içinde barındırma özelliği kazandırır.
Benzeri bir şekilde, bu âyette istedikleri şeylerin hazfedilmiş olması, o Cennette istedikleri her şeyi elde edeceklerini anlatır. Dolayısıyla, âyetin üslûbu, “Cennette acaba şu da var mı?” şeklinde hatıra gelebilecek bütün sorulara cevap niteliğindedir.
Keza, Kur'anın pek çok âyetinde “Onlar salih amel işlerler” denilir.[4] Salih amel olarak devamında bir şey denilmemişse, her türlü salih amele muhtemel bir durum ifade edilmiş olur. Bediüzzaman, Kur'anın salih amelleri mutlak bırakmasının bazı inceliklerini ve misallerini şöyle anlatır:
“Kur’ân salihatı mutlak, mübhem bırakıyor. Çünkü ahlâk ve faziletler, hüsn ve hayr çoğu nisbîdirler. Nev’den nev’e geçtikçe değişir. Sınıftan sınıfa nâzil oldukça ayrılır. Mahalden mahalle tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa, muhtelif olur. Ferdden cemaate, şahıstan millete çıktıkça mahiyeti değişir.
Meselâ: Cesaret, sehavet erkekte gayret, hamiyet, muavenete sebeptir. Kadında nüşûze, vekahete, zevc hakkına tecavüze sebep olabilir.
Meselâ: Zaîfin kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur. Kavînin zaîfe karşı tevazuu, zaîfte tezellül olur.
Meselâ: Bir ulü-l emr, makamındaki ciddiyeti vakar, mahviyeti zillettir. Hanesinde ciddiyeti kibir, mahviyeti tevazudur.
Meselâ: Tertib-i mukaddematta tefviz, tembelliktir. Terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa’yine, kısmetine rıza kanaattir. Meyl-i sa’yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa, dûnhimmetliktir.
Meselâ: Ferd mütekellim-i vahde olsa müsamahası, fedakârlığı amel-i salihtir. Mütekellim-i maal-gayr olsa hıyanet olur.
Meselâ: Bir şahıs kendi namına hazm-ı nefs eder, tefahur edemez; millet namına tefahur eder, hazm-ı nefs edemez. Her birinde birer misal gördün, istinbat et.
Mademki Kur’ân bütün tabakata, bütün âsârda, kâffe-i ahvalde şâmil bir hitab-ı ezelîdir. Hem nisbî hüsn, hayr çoktur. Salihattaki ıtlakı, beliğane bir îcaz-ı mutnebdir. Beyanda sükûtu, geniş bir sözdür.”[5]
Bu manaları şöyle açabiliriz:
Ahlak ve faziletlerin, hayır ve güzelliklerin bir kısmı zatidir, yani zatında güzeldir. Mesela namaz kılmak zatında güzel olan salih bir ameldir. Kim namaz kılsa salih bir amel işlemiş olur. Ama faraza “cesaret güzel bir ahlaktır” dediğimizde, en azından bazı durumlarda cesaret güzel ahlak olmayabilir. Dolayısıyla, ahlak ve faziletlerin, hayır ve güzelliklerin çoğu zati olmaktan ziyade nisbi olabilmekte, bunlar türden türe, sınıftan sınıfa, durumdan duruma farklı hüküm alabilmektedir. Cesaret ve cömertlik erkekte güzel bir özelliktir. Bu özellikleri taşıyan bir erkek gayretli ve hamiyetli olur, ayrıca başkalarına da yardım eder. Ama aynı özellikler kadında olsa, mesela kadın gece yarılarında ıssız mahallelerde tek başına dolaşacak kadar cesur, kocasının eve getirdiklerini ona hiç sormadan komşulara dağıtacak kadar cömert olsa, bunlar onda iyi birer özellik sayılmaz. Geçimsizliğe, yüzsüzlüğe, kocasının hakkına tecavüz etmeye yol açar.
Zayıf kimsenin kuvvetli kimseye karşı onurlu duruşu gayet güzeldir ve yerindedir. Ancak kuvvetli kimse zayıf kimseye karşı aynı tavrı takınsa büyüklenme olur. Ona yakışan, zayıfa karşı tevazu sahibi olmaktır. Ama zayıf kişi onun karşısında tevazu gösterse, tezellül sayılır.
Bir idarecinin makamında ciddiyet içinde olması vakardır ve gereklidir. Mahviyet göstermesi ise zillettir. Ama aynı ciddiyeti evinde göstermesi kibir olur, mahviyet göstermesi ise gayet yerinde bir tevazudur.
Sebeplere hiç teşebbüs etmeden işi Allaha bırakmak, tembelliktir. Ama sebeplere müracaat ettikten sonra neticeyi Allaha bırakmak tevekküldür. Çalışıp kısmetine rıza göstermek kanaattir. Böyle bir kanaat çalışma meylini kuvvetlendirir. Var olanla yetinmek ise, gayretsizliktir.
Kişinin kendi ferdi kazancından ve servetinden başkalarına vermesi, haklı olduğu durumlarda bile hakkından fedakârlıkta bulunması salih bir ameldir. Ama ortaklarına ait bir maldan verse veya ortak oldukları bir haktan vazgeçse hıyanet olur.
Bir şahıs kendisi söz konusu olduğunda kusurları şahsına alır, gururlanamaz. Milleti ilgilendiren meselelerde ise gururla bahseder, “estağfurullah, biz neyiz ki” diyemez.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.