Kur’an İ’caz’ının örnekleri (2)

Bir önceki yazımızda Kur’ân’ın belagatıyla ilgili bir âyetin tahlili üzerinde durmuştuk. Bu yazımızda da İmam Kurtubî’nin tefsirinden istifadeyle hazırladığımız bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyoruz.

Yusuf Sûresinde, Yusuf (a.s)’ın Mısır’ın azizine köle olarak satılması anlatıldıktan sonra şöyle buyrulur:

{وكذلك مكنا ليوسف في الأرض ولنعلمه من تأويل الأحاديث والله غالب على أمره ولكن أكثر الناس لا يعلمون}

İşte böylece kendisine (rüyadaki) olayların yorumunu öğretmemiz için Yusuf’u o yere yerleştirdik. Allah, iş(ler)inde galip olandır. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmez.”(Yusuf, 12/21)

Âyetteki “Allah’ın işinde galip olup, insanların bunu bilmeyişleri” umumî bir ifadedir. Âyet, insanların kendi yaşantılarında geleceğe yönelik planlar hazırladıklarını ve onu gerçekleştirmek istediklerini, fakat onların planlarının, isteklerinin değil, Allah’ın hükmünün gerçekleşeceğini ifade etmektedir.

Her ne kadar âyetin ifadesi umumi olsa da, bu âyetin Yusuf Sûresinde geçen olaylarla ve kişilerle çok yakından bir ilişkisi vardır. Sanki bütün sûre bu âyetin tefsiri gibidir. Adeta umumi olan hükmün hususi örnekleri bu sûrede gözler önüne serilmektedir. Şöyle ki:

  1. Sûrenin başında Yakup (a.s), Yusuf’a rüyasını kardeşlerine anlatmamasını, aksi halde ona bir hile yapabileceklerini söyler. Bu nasihatiyle onu hilelere karşı korumak ister. Fakat Allah’ın emri galip gelir ve kardeşleri rüyadan haberdar olurlar ve ona hile yaparlar.
  2. Kardeşleri Yusuf’u değersiz bir köle olarak satarlar. Fakat Allah’ın emri galip gelir, Yusuf, Mısır’ın azizi olur ve onun önünde secdeye kapanırlar.
  3. Yusuf’u köle olarak satarken babalarının muhabbetinin yalnızca kendilerine has olmasını isterler. Fakat Allah’ın emri galip gelir ve babaları onlara gücenir.
  4. Babalarının kalbinden Yusuf’un muhabbeti yok olsun diye hile yaparlar. Allah’ın emri galip gelir ve babalarının Yusuf’a olan muhabbeti ve şevki daha da artar. 70 veya 80 yıl “Ah Yusuf'um ah!" (Yusuf, 12/84) diye üzüntüyle Yusuf’u düşünür.
  5. Babalarına ağlayarak Yusuf’un kanlı gömleğini getirip, onu aldatmak isterler. Allah’ın emri galip gelir ve onu aldatamazlar. Babaları onlara “Bilakis nefisleriniz size (kötü) bir işi güzel göstermiş.”(Yusuf, 12/18) Der.
  6. Yusuf’u öldürüp veya köle olarak satıp sonra da tevbe edip salihlerden olmayı düşünürler. Allah’ın emri galip gelir ve işledikleri günaha tevbe etmeyip, onda ısrar ederler. Hatalı olduklarını 70 yıl sonra Yusuf’un önünde ikrar ederler ve babalarına “Biz hata ettik(Yusuf, 12/97) derler.
  7. Azizin hanımı, Yusuf’dan murad almak ister, Allah’ın emri galip gelir muradına eremez.
  8. Azizin hanımı kapıda kocasıyla karşılaşınca, yalan söyleyerek suçu Yusuf’un üzerine yıkmak ister. Allah’ın emri galip gelir, asıl suçlu olanın kendisi olduğu ortaya çıkar. Bu yüzden kocası ona “Günahın için istiğfar et! (af dile!) Çünkü sen günahkârlardan oldun" (Yusuf, 12/29.) der.
  9. Yusuf (a.s) zindandan çıkacak olan hükümdarın hizmetçisine “Beni efendinin yanında an! (Beni zindandan çıkarsın!)” (Yusuf, 12/42) der. Böylelikle zindandan kurtulacağını düşünür. Allah’ın emri galip gelir, hizmetçi onu unutur. Yusuf (a.s) zindanda birkaç yıl daha kalır.

Yusuf (a.s)’ın kardeşleri ikinci defa Mısır’a gideceklerinde babalarından Bünyamin’in de kendileriyle gelmesini isterler, onu geri getireceklerine dair söz verirler. Yakup (a.s)’da başlarına bir hadise gelmemesi için onlara şehre değişik kapılardan girmelerini söyler. Allah’ın emri galip gelir, Bünyamin’i geri götüremezler.  (Bkz: Kurtubî, el-Câmi li-Ahkâmi’l-Kur’ân, Müessetü’r-Risale, Beyrut, 2006, c, 11, s, 303.)

 

Bütün bu örnekler bize şu dersi vermektedir. İnsan iradesiyle gelecek için plan yapsada, daima Allah’ın iradesi, hükmü galip gelmekte, onun hükmü geçerli olmaktadır. Elbette insan gelecek için planlar yapacak, iradesini sarf edecektir. Haram olmamak şartıyla İslâmiyet bunu yasaklamış değildir. Fakat son söz Allah’ın sözü ve hükmü olacaktır. Eskilerde bu yüzden “Takdir, tedbiri bozar” ve “Sen tedbirini al! Takdire bühtan etme!” demişlerdir.

Bu konuda başka bir örnekde şu hadise ve onunla ilgili olarak inen âyettir:

Müşrikler peygamberimize bazı sorular sorarlar. Peygamberimiz “Bu sorularınızın cevabını yarın vereyim” der ve “inşallah” demeyi unutur. Bunun üzerine vahiy bir müddet gecikir. Daha sonra sorulara cevap mahiyetinde âyetlerle beraber şu âyette nazil olur:

“Herhangi bir şey için "Ben yarın onu yapacağım" deme! Ancak Allah'ın dilemesi müstesna.” (Kehf, 23).

Yani gelecekte yapacağın bir iş hakkında mutlaka “İnşallah de!” yani “Allah dilerse, Allah izin verirse ben bu işi yaparım de!”. Çünkü Allah dilemediği, izin vermediği müddetçe bir yaprak bile yere düşmez.

Bu âyet halk arasında cehaletten kaynaklanan “Bu iş inşallahla, maşallahla olmaz” şeklindeki sözlerin de yanlışlığını ortaya koymaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum