Kâinatın Manevî Güneşi (Peygamberlik Hakikatinin İspatı)

Eğitim Programı Ön Bilgilendirmesi: 7 Kasım 2015 16. 45 Ct. günü Yazarlar Birliği Sümer-1 Sok. No: 11/9 Kat:4 Kızılay/ANKARA’da sunulacak ve ayda bir kez yapılacak, izahlı ve görsel sunumlu Risale-i Nur Eğitim Programımızın yeni dersi: “Kâinat Yüksek Okulundan Mezun Olmak..” Etkileyici görseller.. Çarpıcı videolar.. Hayret verici gerçekler.. Muhteşem bir zihinsel yolculuk.. Hepsi ve daha fazlası sizi bekliyor! İhtişamlı galaksilerden, dünyamızı tehdit eden göktaşlarına; “Kozmik Takvim”in detaylarından, imtiyazlı gezegenimizin “Hassas Ayar”ına, anne karnındaki bebeğin inanılmaz gelişiminden, insan yüzünün mucizevî oluşumuna, bilim ve felsefe tarihinden, bir yaratıcının varlığını kabul eden bir bilim felsefesine ve bunun insanlık için ifade ettiği değere kadar uzanan çok keyifli ve etkileyici bir yolculuğa davetlisiniz. İzlemenizi tavsiye ve arzu ettiğimiz 2 dk. lık etkileyici fragman videomuzun adresi: https://youtu.be/f7V4qJFwYvA (Tam ekran ve HD izleyin) Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programımızın güncel ders konularını ve tarih/yer bilgilerini https://www.kesifyolculuklari.com ve www.risaleinuregitimprogrami.com adreslerinden takip edebilirsiniz. Hem bizi (haddimizin fevkinde olarak üstlendiğimiz) bu önemli iman hizmetinde yalnız bırakmamak ve manen destek vermek için; hem de imanî ilimlerin tahsilinde ciddî bir altyapı kazanmak, Risale-i Nur’u farklı mana açılımlarıyla anlamak ve taze bir heyecanla, alışkanlık ve sıradanlık perdesini kaldırıp atmak için derslerimize katılmanızı arzu ediyoruz.

Yazımızda, Risale-i Nur’un “19. Mektup – Mu’cizât-ı Ahmediye Risalesi’nin 1. ve 2. İşaret’i” ve “7. Şua - Ayet-ül Kübra Risalesi'nden 16. Mertebe”si üzerinde geliştirilmiş bir izah çalışması olan bir eseri takdim edeceğiz sizlere: “Kâinatın Manevî Güneşi

Bu kitapta,

* Peygamberlik müessesesinin bu kâinata ve insanlığa ne derece gerekli olduğunun ve peygamberler eliyle getirilen ilahî mesajın ifade ettiği büyük hakikatin, kâinatın temel varlık sebebi bulunduğunun en çarpıcı delillerini, akıl ve kalbinizin doğruluğuna birlikte hükmedeceği, eşine az rastlanır bir mantık silsilesi eşliğinde görme fırsatı bulacaksınız.

* Ayrıca diğer peygamberlere göre neden Hz. Muhammed’in (A.S.M.) peygamberliğinin daha açık bir kesinlikte kabul edilmesi gerektiğinin sebeplerini ve peygamberler eliyle gösterilen mucizelerin, bizler için nasıl delil teşkil ettiğinin orijinal izahlarını okuyacaksınız.

“Allah’ın Varlığına En Parlak Delil” isimli bölümde ise, aklınızla asr-ı saadete hayalî bir yolculuğa çıkacak ve tarihin kaydettiği en büyük insanın peygamberlik delillerinin kapsamlı bir özetini göreceksiniz ve tarihin gördüğü o en büyük peygamberin gerçekten de kâinatın manevî bir güneşi olduğuna şahitlik edeceksiniz.

“Risale-i Nur İzah Metinleri Küçük Kitaplar Serisi”nin bir devamı olan kitabımızı, gerek Risale-i Nur’a gönül vermiş düzenli okuyucularına, gerek Risale-i Nur’u okumaya yeni başlayacaklara tavsiye ve takdim ediyoruz. Kitap içeriğinde eser metni, izah metni ve kavram açıklamaları bir arada sunulmuştur. Bu çalışma, “Olağanüstü Bir Hazinenin Keşif Yolculuğu: Risale-i Nur İzah Metinleri” isimli kitap çalışmamızın bir parçasıdır ve kitabın “İman Hazinesinin Varlığını Delillerle İspatlamak” isimli ikinci bölümündeki altı adet “hakikatin”, Dördüncü Hakikatidir.

Ücretsiz E-Kitap olarak okumak ve Pdf ve Word formatında indirmek için gerekli bilgiler ise şöyle:

Google Books: https://books.google.com.tr/books/about?id=IJuQCgAAQBAJ&hl=tr

(Tamamı önizlenebilir ve pdf olarak indirilebilir)

Google Play: https://play.google.com/store/books/details?id=IJuQCgAAQBAJ

Kitabımız ücretsizdir, “Ücretsiz Örnek” bölümünden tamamı okunabilir. Google Play'de "0 (sıfır)" liraya satın almak için kredi kartı bilgilerinizi kaydettirmeniz, tamamen teknik bir gerekliliktir. Ayrıca kitabımızı Pdf veya Word formatında indirerek E-Kitap olarak okumak veya çıktısını alarak ciltlettirerek okumak isteyenler için adres: https://yadi.sk/d/cs2sRKj_czB2J (buradaki “Metin Kitaplar” bölümünden kitabımızı indirebilirsiniz. )

Yazımıza aldığımız kısım ise kitabın ilk kısımlarından bazı çarpıcı bölümler. Tamamını ve devamını kitabımızdan okuyabilirsiniz.

Kainatın Manevî Güneşi (İzah Metninden Bazı Bölümler)

Kaînat sahibi ve idare edicisi olan zâtın bilerek ve hikmetle yani fayda ve gayeleri gözeterek işlediğinin izah ve ispatını, Tabiat Risalesi izah metinlerimize havale ediyoruz. Şimdi bu büyük hakikatin varlığından hareketle, böyle bir kâinat için varlığı muhakkak bir surette gereken diğer bir hakikatın varlığını araştıracağız. En önce peygamberlik müessesesinin bu kâinata ve insanlığa ne derece gerekli bir hakikat olduğunu görebilirsek, işimiz çok kolaylaşacaktır.

Madem bu kâinatta bilerek ve belli maksatları takip eden bir kudret, ilim ve iradenin izi ve eserleri görünüyor. O halde diyebiliriz ki, kâinatın varlığının bir anlamı ve ondan beklenilen bir sonuç vardır. İnsan olarak kendi tarafımızdan baktığımızda; kâinatı, sadece kendi aklını kullanarak anlamaya ve gerçeğe ulaşmaya çalışan insanın hüsranının kaçınılmaz olduğunu görüyoruz. Akıl, kâinatın hakikatini kendi başına bilemiyor. Peki neden bilemesin ki? 11. Söz’ün izah metinlerimizin başında verdiğimiz bir misalle bunun en güzel ve akla yakın izahına yer vermiştik.

Ana fikir şudur: Eğer isteğiniz dışında birisi sizi bir yere götürüp bırakmış ise, sizin orada bulunma sebebiniz ve sizden ne istendiği hakkındaki sorunun cevabını bilmek ve o cevabı doğru olarak vermek, yalnız o şahsa aittir. Bu konuda söz hakkı ona aittir. Tabi elbette bunun için, öncelikle bizi buraya getirenin kim olduğunu bulmamız ve sonra sorularımızın cevaplarını ondan öğrenmemiz gerekiyor.

İşte meselemizi bu mantığa bina ederek aklen diyoruz ki: Kâinatı yapan, içindeki dünya misafirhanesini işleten ve insanı bu kâinata kendi isteği dışında gönderen zat, elbette bunun nedenini ve insandan ne istediğini de, ancak O bilir ve bildiği için, şüphesiz bizlere bildirecektir. Ve herhalde bildirmiş olmalıdır, öyle değil mi?

Hem akıl, her ne kadar ilahî bir bilginin rehberliği olmadan kâinatın hakikatini kendi başına bilemez ise de, aklın kendisi ilahî bilgiye uymayı gerektirmelidir. Çünkü ilahî mesajın bütün söyledikleri aklî olmalıdır.

Ayrıca kâinat sahibinin, bu kâinatı yapmak ve işletmekteki yüksek maksatlarının gerçekleşmesi, herhalde bir hakikat rehberinin varlığına bağlı olacaktır. Çünkü eğer şuur ve akıl sahibi insanlara hitap eden bir rehber ve elçi olmazsa, kâinat sahibinin maksatları ve davetlilerden istedikleri bilinemez. Bilinemeyecekleri için, gerçekleşme fırsatı da bulamayacak olan o ulvî maksatlar ve bu güzel kâinat, tamamen sonuçsuz ve anlamsız kalmaya mahkûm olur. Tıpkı, kendi başımıza anlayamayacağımız, farklı bir dilde yazılmış bir kitabın yazılı olduğu özel lisanı ve içindeki manaları öğretecek birinin olmaması halinde, o kitabın bizim için bir kâğıt parçasından başka bir anlam ifade etmeyeceği gibi.

……………………………………………………. (atlanan kısımlar)

Şimdi tahlilimize kaldığımız noktadan devam ediyoruz. Kâinatın maksatlarını anlayacak ve o maksatlara muhatap olabilecekler, herhalde şuur ve akıl sahibi olmalıdır. O da ancak insanlık türü olarak gözümüze görünüyor. Peki insanlık türü içinde kim veya kimler böyle bir hitaba muhatap alınacaktır?

Elbette her yönden kabiliyeti en yukarda bulunan, yüksek bir ahlak ve karaktere sahip ve diğer insanlara rehber ve model olabilecek kapasitede olanlara hitap edilmesi tercih edilecektir. Yoksa herkese tek tek hitap edilmesi mümkünse de, aklen tercih edilmeye lâyık bir alternatif olmadığı açıktır. Çünkü hitap etmenin sebebi, maksatların bildirilmesi ve gereğinin yerine getirilmesidir. O hitaba en mükemmel ve güzel bir şekilde muhatap olacak ve diğerlerine de bildirecek kimler ise, elbette onlar muhatap alınacaktır. Başkaları değil.

Şimdi önümüzde kâinat hakikatinin gerektirdiği bir mana var. Elbette o mana yerini ve muhataplarını bulmuş olmalı diye etrafımıza bakıyoruz ve görüyoruz ki: Doğru sözlüğünde, yüksek ahlakında ve deha derecesindeki zekâsında kimsenin şüphesi olmayan biri gözümüze çarpıyor. Okuma yazma bilmediği tarihçe sabit olan bu insanın elinde ortaya çıkan ve doğruluğunu dava ettiği büyük bir hakikat var. Dünyanın yarı yerini ve nüfusça beşten birini istila etmiş ve manevî etkisi altına alarak hâkimiyetini kabul ettirmiş ve asırlar öncesinden yankılarak gelen ihtişamlı seslenişini, bizler buradan bile çok net ve gür duyuyoruz.

Acaba bu cezbedici mesaj, dünyanın maddî ve manevî şeklinin değişmesine sebep olan eserleriyle ve getirdiği hakikatlerin kâinat hakikatlerine birebir uygunluğuyla, “Ben bu güzel kâinata çok gereken o yüksek mananın gerçekleşmiş ve kendisinde karşılığını bulmuş kanlı canlı haliyim!” diye bağırmıyor mu? İşitmiyor musunuz?

Kâinatın Manevî Güneşi (Peygamberlik Hakikatinin İspatı) - Ediz Sözüer

Evet, getirdiği hakikatlerin, içinde bulunduğumuz duruma uygunluğu ve her haliyle, “Ben hakikat rehberiyim, ilahî bir bilgi ve kaynaktan sizlere doğru haberler getiriyorum” manasını akıl ve kalbimize vermiyor mu?

Kitabımızın başından buraya kadar detaylarıyla izah ve ispat ettiğimiz her bir meselesi, en önce O’nun elinde ortaya çıkmış doğru hakikatler değiller mi ve bu nedenle kitabımızın tamamı, O’nun Haktan gelip, Hak olup, Hakkı söylediğine aklı ve kalbi ikna eden kuvvetli, büyük bir delil olmaz mı?

…………………………………………. (atlanan kısımlar)

Yukarıdan buraya kadar olan tüm aklî gerekçelerimize dayanarak, analizimizi eser metnine uygun olarak şu şekilde sonuçlandırıyoruz:

Mademki bahsettiğimiz tarzda, peygamberlik müessesesini gerektiren bir kâinatın içindeyiz ve tarihçe nakledilen ve bir kısmı buraya aktarılan şaşırtıcı hadiselerin cereyan ettiği bir dünyaya, böyle bir kişi elinde öyle harika bir kitapla gelmiş ve geçmiştir. Bu durum karşısında elbette O kişi ile O ilahî kudret konuşacaktır ve konuşmuştur; O’nu resulü ve elçisi ve insanlığa hakikat rehberi ve (eşyanın hakikatini aydınlatmasıyla) kâinatın manevî bir güneşi yapacak ve yapmıştır diye kesin olarak hükmediyoruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.