İstanbulun gözleri

İstanbul'un gözleri
Ağlarım; sesimi duyar bu şehir.
Uyar gönlümün bütün adımlarına.
Kendini bana, beni kendine verir;
İşler gece gündüz damarlarıma.

Bu şehir, yaramaz bir çocuk mudur;
Her köşe başında karşıma çıkar!
Belki ak saçlı masum bir ihtiyar;
Gözlerinde eski, vakur resimler var.

Gözleri istanbul çocuk, perdeleri aralar.
Gözlerinde bahar, gözlerinde ince bir uyku;
Tutar ellerini yıkar Yıldız'da, Emirgan'da;
Ellerinden erguvan kokusu akar!

Bir sevgili midir kim bilir bu şehir;
Gözlerimin içine içine bakar!
Kalkıp bir semtinden ötekine gitsem;
Ötekinin hasreti içimi yakar.

Bir öğretmen midir bu şehir; anne mi?
Yanılışlarımda kahrolup elimi tutar.
Bir baba mıdır; acıksam bir yerinde;
Elinde ya simit ya balık ekmek var.

Bir âşık mıdır bu şehir, bir gece vakti
Sokaklarda evi barkı unutan...
Denizinden, havasından, yalnızlığından...
Türkülere, şiirlere, şarkılara uzanan...

Ne zaman göz göze gelsek; ah hatıralar!
Eski bir takvim; sararmış, tozlanmış...
Hal hatır sorsam dirilip uyanır!
Martılar, vapurlar kendini İstanbul sanır!

Uyandım bir gece, sularında mehtap mehtap tebessüm...
Camdan bir şehir gibi ince, titrek, kırılgan...
Hele ezanlar tutunca bu şehri bir görseniz...
Hele göz göze gelince bu şehirle o zaman...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum