Isparta’dan Teravih manzaraları 

Teravih, kelime olarak rahatlama manasına geliyor, çünkü günün ve iftarın insan üzerindeki bedensel tesirini bu namaz alıyor. İnsanı ve organizmayı rahatlatıyor. Allah ramazanda bedenin zekatı olan orucu insandan istediği gibi yine bedenden de en harika ve anlamlı ibadet olan farklı bir namazı istiyor. Tam yirmi rekat. 

Cenab-ı Ömer camiye gider, ramazandır. Herkesin kendi başına farklı rekatlarda kıldığı namazı düzene koyar ve yirmi rekat cemaatle kılınmasının örneğini verir. O gün bu gün teravih Cenab-ı Ömer’in düzene koyduğu şekilde kılınır. Büyük belediyecilik örnekleri de vermiş olan büyük nebinin heyecanlı ve hakperest arkadaşı böylece teravih namazını düzene koyar. Ey Allah’ım! Yok mu bir Ömer sayhası bizim şu dağınık tevhide aykırı bağrışmalarımıza bir düzene koyan. Kriz yönetmek devlet yönetmekten zordur. Hele pazu zoruyla, korku kültürüyle kriz yönetilmez. Allah ümmeti dağınıklıktan korusun.

Peygamberimiz (asm) “Allah rızası için kim bu namazı kılarsa  geçmiş gelecek günahları bağışlanır” diye buyuruyorlar. Emri şerifi böyle. Teravih namazına giderken hazırlanıp gitmek, biraz yürümek, sonra teravihe dahil olmak. Şöyle cemaate bakıyorum, hepsi esnaf ve orta sınıfın temsilcileri. Çok da eğitim denen garip uygulamaya dahil olmamış. Öyle bir eğitim sistemimiz var ki içler acısı. Öğrencin gözünün önünde sigara içiyor. Kızlar değişik giyinip gelip gidiyor. Allah’ım diyorum bu çocuklara hiç mi ramazanın ulviyetinden sirayet etmemiş. Neredeyse bilinçli olarak toplumu rahatsız  eden eylemler var. Hiçbir manevi tedbir yok, bir şey söylesen sen mağdur olursun. Rektörler, yöneticiler başka bir dünyanın insanları, hiçbir şeyi dert ettikleri yok. 

Üniversite bir inkar adası gibi, toplum başka yönde onlar başka yönde yaşayıp duruyor. Kimi ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diyor. Din yok, elinde sigara ve çay, semavatın dili ona ne. Kimi ‘Ne mutlu Kürdüm diyene’ diyor. Onun da dini yok. Öğrencinin adı Resul ama risaletin damlası rastlamamış. Bu ülke bu tür insanlar yetiştirirse geleceği karanlık. Öğrencide kültür nüvesi yok. Ne doğu, ne batı, ne İslam, ne sanat-edebiyat, hiçbir şey yok. Altı sayfa ders notu, üç sınav, al sana başarı.  

Devlet ayaklara rahat bir düzenin başında, köprüler, fabrikalar, kafeler, atm’ler ama kafalara katkısı olmayan bir dünya. Yıllardır kültür bakanlığının sınıfa ve çocukların yaşayışına bir şey katmayan uygulamaları… Harika kültür binaları var ama eylem yok. Mevlevi dansları ve Mevlevi kültürü diye bir ders yok müzik bölümlerinde. Çaykovski, Bethoven daha başka yok. Ülkenin milli dansları yok, bunu düşünen kafa yok. Kültür bakanı tayin edilmiş bakana ‘zurnanın son deliği bir bakanlık verilmiş’ diyor bir yazar. Yazara bak mezara bak. Tekke dansları ve kültürü, divan gazelleri, ilahileri ve dansları, mevlid kültürü ve icrası. Anadolu’da mevlidi halktan yetişmiş insanlar icra eder. Annem ölene kadar mevlid okudu, ölü yıkadı, hatme kurdu. Sayısız gazeli defle söyler ve ağlar ağlatırdı. Tekkeleri kapatıp panamadan serpuş getiren garabet mantık. Biz hala bunları seyrediyoruz. Bakanların içinde kültür adamı yok. Koltuk değiştiren bakanlıklar, demirbaş bakanlar. Hey dünyayı etkileyen din ve kültür medeniyetin temsilcisi millet.

Edebiyat bölümünden mezun öğrenci mevlidi icra etmeli ve okumalı, yoksa halktan insanların elinde gider. Kendine eğilmeyen bir kültür ve eğitim tarzı. Milliyetçilik sokaklarda, şamata hayata verilen ne var. Dinde tekbir sesleri, hocalar romantizmden yoksun, iki ayet bir hadis sahifeyi kapat. Koş kapıya kurtul camiden.

Teravihden sonra kadınlar çıkıyor camiden. Ekserisi kırkını aşmış kadınlar, arada genç kızlar da var. Küçük çocuklar koşuyor, ‘babaanne dur’ diyor, koşup eteğinden tutuyor. Çocukluğumuzda teravihte arkada kılar, şamata ederdik. Amcalar bize kızar bağırırdı. Yolda yürüyen bastonlu bir teyzeye sordum “teyze kaç yıldır kılıyorsun” dedim. “Oğul kalktım kahalı kılıyorum” dedi. Seksen yaşında var bastonla gelmiş. Ne büyük iman. Onu kim daha cehenneme koyabilir, bu yaşta bu iman, bu aşk. Yaşlı bir teyze camiden zorla merdivenleri çıktı karşıdan karşıya geçecek. Tereddüd halinde yanına gittim “haydi teyze geçelim” dedim. Ona da sordum “oğul peygamberin emri var günahlar affedilecek ben ne diye evde durayım” diyor. Şu kafalardaki aşk ile sırat geçilir, güle oynaya. 

Allah’ım seni sevmek ne güzel senin için teravihe gitmek ne güzel. Yaşlı amcalara sordum onlar da “yedi yaşından beri kılıyorum” diyor. zorla yürüyor. Ne ruhsal serinlik ve derinlik. 

Teravih aşkına dönelim şaşkına 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum