Filistin'e Zulüm ve Yalın Hakikat

Coğrafyasına bağlı olarak göreceli ve değişken müstebitlerle müstevliler hep büyük salkımı alırken, bir sonraki kademede zayıf müstebitlere ise "kase yalama" ve telkin edileni aktarıp, yalanı yaymak görevi düşüyor.

Dünya diplomasisi, tuzakların atış alanına dönerken ve sahte yüzler ikircil karakterini iki farklı aynada resmederken, mazlumlara aynanın arka yüzünü yani karanlık tarafını seyrettiriyorlar! Okunmayan yüz.

Ekranlara düşen aldatmacalarla "Ele verir telkini, kendisi alır salkımı"nı uyguluyor.

"Stratejist, analist, yetkili, etkili, akademisyen, gazeteci..." görünümlü uzmanlar ise aynadaki çirkin veya güzel iki karakterden birini payına düşen kitleye servis ediyor. Konjonktürel konum ve kurumlarını kolluyorlar. Ücretine göre kariyer hedefine ilerliyorlar! Ve dönüp mazlum halklara, diğer ifadeyle aynadaki arka yüze seyirci! olmuş yerküre masumlarına, parlak yüzü sevdirme veya nefret ettirme rollerini profesyonel kurgularla gerçekleştiriyorlar.

Çürümüş vicdanlar, kiralık katiller, çirkin meddahlar, yalan makineleri, ekran zehirleyicileri, umut avcıları ve şeytanın avukatları olan tefessüh etmiş ruhlar ile basiretsiz, ahmak, bilgi yoksunları ve safdil aveneler aynı karede, farkında ya da değil rollerini oynuyorlar.

Vakıada canlar, cananlar, müminler, insanlık, vicdan Gazze'de ölürken, öfkemiz büyürken, hakikat kalbimizi daraltırken, zulüm arş-ı alaya çıkarken, iki milyon Gazzeliye sahip çıkamayan iki milyar Müslüman topluma ve sorumlularına ne diyelim?

"Ekran büyücüleri", propaganda diplomasisiyle ve tezgah altından masa üstüne çıkarılan "eller" ve "ele alınanlar” ile maalesef kanayan vicdanlar durmuyor.

Ah! Ah! İyi ki ahiret var, iyi ki bir tarafta mazlumların fidanlığı var, iyi ki zalimlerin zulümlerine boğulacağına inanıyoruz, amenna.

Mazlumlar, yeni bir inkişafın ağır faturasını ödeyerek, içleri yanan muhlislerle birlikte yer kürenin insanlık paydasında insaniyet tohumları ektiklerine inanıyoruz.

Her ne kadar, yakıcı gündemin içinde maalesef,
"Diplomaside savaş/barış ele alındı.
Taşlar bağlandı, köpekler salındı.
Gazze’de ölümle baş başa kalındı" dedirten gerçeği hem dostlar hem de düşmanlar yaşatsa da...

Yine de zalim ve zulmü karanlığa boğulacak, hakikat ise yalınlığını yalın fikirlere, vicdanlara nakşedecektir inşallah.

***
Yutkunup, sabırla tefekkür zemininde yeniden ödevimiz/dersimiz ise;

1- Mekke'de tevhid ile başlayan ve Arafat’ta tearüfle buluşan İttihad-ı İslam'ı tesis edecek somut adımlara ağırlık vermektir.

2- Medine ruhunda iman kardeşliği ile teavünü sağlayan istişare ve ortak aklı hakim kılacak altyapılar üzerine aktif sorumluluklar sağlayacak birey öncelikli grup, bölge ve kurumlararası işbirliğini hakiki kardeşlik üzerine kurmaktır.

3- Mescid-i Aksa'da, şeytana ve süfyan sistemlerine karşı yekvücut şuurla kalplere feyz ve nur, basiret ve cesaret verecek muhabbeti canlandırmaktır. Her ferdin nefsinde zihni, fikri, kalbi, ruhi istiğfarla varacağı menzilde, vücut bulacağına inandığımız manevi cihadla Kudus'ü tazarru ve niyazla yeniden fethetmektir.

***

Dün gece Hastane katliamına söylenecek söz bitti:

Yukarıdaki yazıya ancak, "Zalimler için yaşasın cehennem" diyoruz.

Hem dünya hem ahirette diliyoruz Ya Rabbi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum