İnsan bitiverir

İnsan, kendini "bir şey" zanneder, bir şey yapmaktansa bir şey olmaya karar verir, nefsine yenilir ve samimiyeti bitiverir.

Güzel bir iş yaparsınız, ardından nefsinize pay çıkarırsınız, ihlas orada bitiverir.

Bir makama gelirsiniz, onu kaybetmemek için her yolu mübah görürsünüz, itimat/güven orada bitiverir.

Bir görev tevdi edilir veya seçilirsiniz, onu iade etmeyi başkasına da fırsat tanımayı unutursunuz, orada feragat bitiverir.

Bir unvanınız olur, onunla insana yanıltıcı kostümlerle muhatap olursunuz, safiyet orada bitiverir.

Komşunuzla merhabanız vardır, başı sıkıştığında yardım ederseniz, ama zor bir gününde yanında görünmezsiniz insanlık bitiverir.

Beraberce bir sorumluluk üstlenirsiniz, ama ortaklığın hakkı olan fedakarlığı ve gayreti hem göstermez, hem de çekilmezsiniz, orada hakperestlik bitiverir.

Kabiliyetli arkadaşını takdir etmezsin, üstüne üstlük dışardan gazel okursun, o zaman kardeşlik bitiverir.

Kabiliyetine göre çalışmazsın, başkasını taklitle başarı ararsın, fıtri kabiliyetlerinle teşebbüs etmek yerine, heveslendiğin ve fıtratına uymayan gayr-i fıtri rollere/hallere tabi olursun, fıtrilik orada bitiverir.

Kendini çok beğenirsin, dünyanın en akıllısı zannedersin, biraz da bunu destekleyecek meziyetinden dolayı kibir yaparsın, tevazu ve mahviyet bitiverir.


Hakettiğiniz bir teşekkür vardır, onunla ömür boyu geçinmeye çalışırsınız, şükür yerine teşekkür beklersiniz, yeni teşekkürleri hak edecek teşebbüslerde bulunmazsınız, bir de bakarsınız ömür bitiverir.

Bir başkasıyla değerlisinizdir, şahs-ı manevide nefersinizdir, ama siz kendinizi komutan zannedersiniz, mana-ı cisminiz/isminiz devam eder, lakin mana-ı harfi bitiverir.

Doğrularınıza güvenirsiniz, ucb’a girersiniz, tenkitlere tahammül etmezsiniz gurura girersiniz, bir de bakarsınız insaf bitiverir, dostluk gidiverir.

İyi kazanırsınız, iyi yükselirsiniz, iyi şöhret olursunuz, ama içinizdeki kıskançlık ve menhus rekabet sizi başkasına karşı engellemeye sürükler, işte İhlas kulesinin tepesi  bitiverir.

Çok akıllısınız, çok biliyorsunuz, çok konuşuyorsunuz ve çok sevenleriniz var, ama siz davanızı ve ilkelerinizi kendinizden fazla sevemiyorsunuz, hiç feragat etmiyorsunuz, o zaman muvaffakiyet bitiverir, tevfiksizlik geliverir.

Görünüşte sessiz sedasızsınız, halim selimsiniz, ama hiç damarınıza basılmamış, hiç tenkit almamışsınız, hiç iftiraya uğramamışsınız, bir gün içinizdeki hırs ve yüzleştiğiniz hakikatler karşısında içinizde bir anda husumet ateşi alevlenir, vaziyet “çiftesi pek ata” döner, işte o zaman uhuvvet bitiverir, ufunet yayılıverir.

Makamınızda mütevazi olmanız gerekirken müstebitsiniz, işinizde ciddi olmanız gerekirken gevşeksiniz, davanın izzeti için hassas olmanız gerekirken kendi şahsınızın izzeti ve putlaştırması ile içiniz ısınıyor, işte o zaman hamiyet ve istiğna bitiverir, fıtri olmayan haller boyverir.

Ve bu  yazıyı okuduğum Fatih, bana “Bu yazıyı siz mi yazdınız?” dediğinde, “Ben yazdım desem bitiverir” dediğimde ise birlikte tebessüm ettik.

Evet, yapan yaptıran Allah’tır. Bizler belki birer sebep ya da vesilenin vesilesi ya da “Şuursuzlara şuurlu iş yaptıran”  külli iradenin birer tecellisiyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
8 Yorum