Hz. Âdemden Günümüze Kadar Geçen Zaman

Kur’an-ı Kerimde, kâinatın ve insanın yaratılış aşamalarına geniş bir yer verilmektedir. Fakat yaratılış konusu belli bir tarih ve zaman içine yerleştirilerek -falan tarihte kâinatı yarattım- gibi bir başlangıç sürecinden söz edilmemektedir. Çünkü Kur'ân bir tarih kitabı değildir. “En'âm Sûresi, 59.  âyette belirtilmekte olan “yaş ve kuru ne varsa her şeyin Kur’anda var olduğunu, fakat herkes herşeyi onda göremez. Çünkü farklı derecelerde bulunur.”

Bazan çekirdekler, bazan kısa ve özet olarak, bazan prensip ve ölçüler nevinde, bazan açık, bazan kapalı işaret veya hatırlatma tarzında bulunurlar. Ancak ihtiyaca göre. Kur'ân'anın. Ruhuna, maksadına uygun bir şekilde ve makamın gerektirdiği tarzların birisiyle ifade edilir.”[1] Mesela, “O Allah ki gökleri, yeri ve aralarında bulunan her şeyi altı günde yarattı, sonra da arşa istivâ etti (kuşattı). O Rahmân’dır. Artık yaratılışın sırrını, her şeyi en iyi bilen Rabbine sor!” bk; (Furkan /59. Ayet, A'râf / 54. Ayet, Yunus /3. Ayet, Hûd /7. Ayet, Secde /4. Ayet, Kaf /38. Ayet, Hadid /4. Ayet) gibi ayetlerde, ‘göklerin, yerin ve aralarında bulunan her şeyin altı günde yaratıldığı’ buyrulurken hangi tarihte yaratıldığı belirtmemiştir. Çünkü yukarıda belirttiğimiz gibi Kur’an bir tarih, bir coğrafya kitabı değildir. Bu nedenle İslamî literatürde bu konuda farklı görüşlerin ortaya çıktığını, müfessir ve tarihçilerin farklı tarihlendirmeler yaptıklarını görüyoruz.

Tefsir ilminde otorite kabul edilen ve çok hadis rivayet edenler arasında yer alan İbn Abbas, dünyada hayatın başlangıcından sonuna kadar yedi bin yıl (7000), ilk dönem siyer müelliflerinden Vehb b. Münebbih altı bin (6000), diğer bir kısım âlimler ise altı bin beş yüz (6500) yıl geçtiğini söylemektedir. Âdem (as) döneminden Hz. Muhammed (asm)in devrine kadar gelip geçen peygamberleri ve hükümdarları sayıp onlar arasındaki zaman farkını belirten Makdisî de, el-Bed’ ve’t-Tarih adlı eserinde ebül-beşer yani insanlığın babası olan Hz. Âdem’den Hz. Peygamber’e (asm) kadar geçen zamanı, toplamda yedi bin sekiz yüz (7800) yıl olarak kaydetmektedir. [2] Meşhur taihçi Muhammed bin Cerîr-i Taberî’ye göre ise, bu konuyla alakalı Resûlullah’tan gelen haberler, Âdem’in tarihini 6000 olarak tayin edenlerin görüşlerine daha uygun düşmekte olduğunu söylemektdir.[3]

Onun için Hz. Âdemden (as) günümüze kadar geçen zamanı dünya ölçeğiyle tam olarak vermek mümkün değildir. Çünkü bilimin de bu konuda yeterli ve kesin bir bilgiye sahip olmadığı görülmektedir. Ancak dünyanın şu andaki nüfusu bize şöyle bir fikir vermektedir. İlk insanın on beş bin yıl önce yaratılmış olduğunu, tarih boyunca ortalama ömrün de hep 70 yıl olduğunu kabul etsek, dünya nüfusunun şimdi bir trilyon civarında olması gerekirdi. Halbuki ‘En son veriler, dünya nüfusunun 7,950,000,000 milyar olduğunu’[4] göstermektedir. Günümüzün teorik anlayışına göre yüz binler yıl olduğu ileri sürülen insanlık tarihinin 15 bin yıldan daha kısa olması gerektiğini söylemektedir. Bu da yeterli olmamaktadır. Bu durumda ilk zamanlarda yaşamış insanların 600-1000 yıl gibi uzun ömürlü olduklarını kabul etmek gerekir. Geriye doğru gittiğimizde ise, Hz. İsa (as) döneminde dünya nüfusunun 250 milyon kadar olduğu hesaplanıyor.[5] Dünya nüfusunu etkileyen veba gibi salgın gibi hastalıklar ve savaşlarda ölenlerin sayısı ise nüfusun yüzde bir buçuğuna tekabül edildiği kabul ediliyor. Bu durumda insanlık ömrünün yüz binler yıl olduğu iddiası da geçerliliğini kaybetmiş oluyor. Nüfus artış hızı bile insan ömrünün 10 bin yılı geçemeyeceğini gösteriyor.

İnsanlığın geçmişi hakkında başka bir ayette ise; “bir günün, bizim saydığımız günlerle bin yıl, diğer bir âyette ise, elli bin yıl olduğu” nazara verilmektedir. (Bk. Hac, 22/47; Mearic, 70/4.) Dolayısıyla burada "gün" tabirinden maksat nasıl bir gün olduğu açık bir şekilde ifade edilmediğinden islâm bilginleri arasında farklı yorumlar ve yaklaşımlara kapılar açmıştır. Çünkü, “uzaydaki her bir gezegenin ve yıldızın hareketi farklıd farklıdır. Mesela; Dünya kendi etrafında bir günde dönerken, Merkür bu dönüşünü, dünya günü ile elli sekiz buçuk günde yapar. Dünyanın güneş etrafındaki dönüşü bir yıl iken, Plüton'un güneş etrafında bir defa dönüşü iki yüz kırk sekiz yıldır.” İşte bu farklılıklardan dolayıda hz. Âdemden günümüze kadar geçen zaman tam olarak hesaplanamamaktadır. [6]

İşte bilimin Hz. Âdem'in yaratıldığı tarih ve günümüze kadar geçen süreç konusundaki bu farklı yaklaşımları, bazan yanlış anlama ve yorumlamalara neden ola bilmektedir.

Günümüzdeki tarihi hesaplamalarda kullanılan metotlar bazen bu konularda yetersiz kala bilmekte. Bu nedenle en doğru ve güvenilir bilgiye semavi mesajlar olan Kur’an ve Hadislerden ulaşa bilmekteyi. Yapılan bilimsel araştırmalar da bunu desteklemektedir. Böylece, bilimin Kur’an ile ters düşmediği, barışık olduğu gerçeği de bir daha doğrulanmış olmaktadır. Bu da bize “Zaman ihtiyarlandıkça Kur'ân gençleşiyor” hakikatini göstermiş olmaktadır.

Mesela bu semavi kayaklardan biri olan Peygamber Efendimiz (asm) bir hadislerinde dünyanın ömrünü tarif ederken; "Ben ikindi sonrasının güneşi gibiyim." “Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim.” “Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek.” buyurmuşlar. Bu durumda günün dörtte veya beşte biri olan ikindiden akşama kadar olan vakti 1500 yıl kabul edersek, insanlığın ömrünün 6000- 7000 yıl arasında olduğu görülmektedir.

Diğer bir hadislerinde ise Efendimiz (asm) “Âdem’den kıyamete kadar insanlığın ömrünün yedi bin sene.” olduğunu ifade buyurmaktadır. Görüldüğü gibi “semavi kaynakların işaretlerinden de analaşılacağı gibi, ilk insan olan Hz. Âdem’den kıyanete kadar geçen sürenin 7 bin ile 10 bin yıl arasında olabileceği anlaşılmaktadır.” Böylece bu konudaki hadislerin verdiği bilgiyle bilimsel veriler birbiriyle mutabık düşerek, konuya bir açıklık getirmiş olmaktadır.[7]

Yine Peygamber Efendimiz bir defasında iki parmağıyla işaret ederek, "Ben ve kıyamet şu iki parmağım gibiyiz" diyerek, kıyametin yakınlığını ve kâinatın ömrünün son demlerini yaşadığını haber vermişlerdir. Yani dünyanın ömrünü günün 12 saati gibi kabul edersek, güneşin batışından önceki 3-4 saatlik bir zaman dilimi içerisinde yaşadığımızı söyleye biliriz. Çünkü dünya da, kâinat da büyük bir insan gibidir. Cenab-ı Hak onlar için de belli bir zaman ve birer fıtri ömür tayin etmiştir.

Sonuç olarak:

Zaman kavramı, nisbi ve göreceli olduğu için, Hz. Âdemden (as) günümüze kadar geçen zaman tam olarak hesaplanamamaktadır. Ancak semavi kaynaklardan anlaşılan bilgilere göre ilk insan Hz. Âdem’den günümüze kadar geçen sürenin 6000, 6500, 7000 ile 10 bin yıl arasında olabileceği düşünülmektedir. Her şeyin en doğrusunu Yüce Allah bilir.

[1] Sözler, Söz Basım Yayın İstanbul, 2012 s, 342

[2] İnsanlık Tarihi Bakımından Atamız Âdem ile Hz. Âdem (a) Bu çalışma M. Hanefi Palabıyık-Emrah Dindi-Korkut Dindi, Tarih Felsefesi Açısından Kur’an Kıssaları, Ankara Okulu Yay., Ankara 2020, s. 235-273’de yayımlanmış bölümün yeniden gözden geçirilmiş ve düzenlenmiş halidir.

[3] Taberî, Tarih, I,18

[4] Vikiped

[5] Miller, C. Tyler. “Living In the Environment” Kaliforniya A.B.D. 1975

[6] Taşkın, T. Uzay ve Ötesi. Boğaziçi Yayınları, İkinci baskı, 1-280, 1995.

[7] Prof. Dr. Adem Tatlı, Sorularla İslamiyet, Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459; Tezkiretu’l-Mevduat, I/223.; Sahavî, el-Makasıdu’l-hasene (Deylemi’den naklen), I/693, h.no: 1243; Munavî Feyzu’l-Kadir, III/547; h.no: 4278 (Deylemi’den naklen).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum