Bursa'nın Barla'sı

Günübirlik de olsa "okuma programına" katılmak, sohbet etmek, Risale okumak ve dinlemek, cemaatle namaz kılmak, tesbihat yapmak; yüksek rakımlı, ağaçlı yeşil bir ortamda, serin havada, kalben serinlemek, ruhen dinginleşmek, zihnen durulmak...

Bir nevi cenneti soluklamak, batınen hissetmek, çekirdek olarak yaşamak...

Şehirde boğuluyoruz, daralıyoruz, sıkışıyoruz, asabileşiyoruz; taravetimizi, latefetimizi kaybediyoruz, kaybetmesek de muhafazasında zorlanıyoruz. Kur'an tefsiri sohbetlere gitmemiz, okumamız, tefekkür etmemiz, tezekkürle süslememiz; iman bağımızı kuvvetlendiriyor, dış saldırılara karşı zırh oluyor, kalbin tasfiyesi, aklın iyi işlemesine yardımcı oluyor.

Bursa'nın Barla'sı Dağyenice böylesi güzel bir programa beşiklik etti ediyor, istikbalde daha çok edecek umudundayız. Memleketim Akhisar'dan gelen dostlar, ağabeylerle maziyi anmak, şimdisinden haberdar olmak, yaptıkları güzel hizmetlerden şevklenmek ayrı bir güzellikti doğrusu.

Her pazar sabah namazında farklı bir camide buluşuyorlar, caminin hocasını ve cemaati ders ve kahvaltıya davet ediyorlar, yeni insanlar kazanma yolunda ilerliyorlar. Vazife davet, haberdar etmek; Takdir Hüda'nın...

Küçük gruplarla samimi adımlar atmak, sadelikle yürümek... Ne güzel bir hayat levhası, hizmet nakşı, zaman bereketi...

Günün hatırası olarak Barla Lahika'sınından tefeül ediyorum, Kuleönlü Sarıbıçak Mustafa Hulusi'nin mektubu çıkıyor: "Ruhum bir mürşid-i ekmel taharri ederdi. Aramak üzere iken bana ilham olundu ki, mürşidi sen uzakta arıyorsun, pek yakında Bediüzzaman'da vardır. O zatın Risale-i Nuru müceddid hükmündedir. Hem aktabtır, hem Zülkarney'dir, ahirzamanda gelecek İsa Aleyhissalamın vekilidir; yani müjdecisidir" denildi.

Hulusi Efendi medrese okumamış, Arabi bilmemektedir. Uzun mektubu okunduğunda samimiyeti, hasbiliği, had bilirliği ortaya çıkıyor, hürmet ve edebi, bunun yanında gerçekçiliği...

"Bu koca Bedi; bu lü'lü-misal sözleri, bu kelimeleri nereden buluyor?" diye birbirimize çok defa diyorduk. Lisanına baksan, bir şey istifade edilmez gibi görünüyor"

Üstad da haşiyede "Evet Mustafa kardeşim, Said'in üç şahsiyetinden ikisini tam fark etmiş" diyor.

Bu mektuptan Bediüzzaman'ın ne kadar manevi makamları olduğu kadar, beşer yönünü fark ediyoruz, onu mürşit olarak gören talebesinin bunu fark etmesi kalemi ile ifadesi Bediüzzaman’ın da cevaben doğrulaması ne büyük bir güzellik. Kur'an yolu, Sünnet yolu oluşunun sahihliği, muvaffakiyet sırrı da burada saklı sanki.

İkindi namazı sonrası başlayan müzakereli derse katılamadık, bu mektup ona dahil oluşumuzun, müzakere edişimizin hatırası olsun diye yazdım.

Dağyenice'ye çok geldim. Nedense bu defa "Bursa'nın Barlası" hissi oluştu, ondan bir tat, rahiya, serinlik, sevinç hissettim... Bedende ve ruhta dinçlik bunun işareti olsa gerek. 40 dönüm civarı yerde bulunan çeşitli meyveler "Cennet Bahçesini" hatırlatıyor gibiydi.

Kahvaltı yaparken "mezidi nimet, nasibi cennet, sağlık ve selamet" duası, hamd hissi gönülden ve dilden akışı...

Evet büyük bir nimet çok büyük bir nimet, şükürden aciz olunan bir nimet... Ne kadar zengin bir Rahman ve Rahim bir Rabbimiz var, sonsuz Hamdü Senalar olsun...

Vesile olanlara da sonsuz teşekkürler vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.