Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Annemiz Hz. Ayşe'nin Evlenme Yaşı Meselesi-2

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Hz. Peygamber’in (asm) hanımlarından Hz. Aişe’nin babası Ebû Bekr b. Ebi Kuhâfe, Teymoğullarından, annesi Ümmü Rûmân bt. Âmir, Kenâneoğullarından ve Kureyş Kabilesi'ndendir. Lakabı Hümeyrâ’dır.

Arap toplumunda insanların yaşı genelde tahmini olarak biliniyordu. Ancak bu yolla yaşın ve doğum tarihinin tam olarak tespiti gerçekten güçtür.

Hz.Aişe’nin vefat tarihinden yaşı çıkarıldığında yaklaşık olarak doğum tarihi bulunabilir.

Kaynaklarda Hz. Aişe’nin ölüm tarihi H. 56–59, ölüm yaşı 65–67 arasında değişmektedir. Bu yüzden Hz.Aişe’nin doğum tarihini tespit etmek zordur.

Hz. Aişe’nin doğumu Hz. Peygamber’le evliliğini 9/10 yaş olarak kabul edenlere göre peygamberlikten dört yıl sonra, evliliğini 17–18 kabul edenlere göre ise bi’setten öncedir.

Babası İslam’a ilk giren erkek olduğu için Hz.Aişe, çok küçük yaşlardan itibaren İslam terbiyesi alarak yetişmiştir.

Oyun oynamayı çok seven bir çocuktur.

“Evimizde Allah Resulü ve Ensar’dan bazı kadın ve erkekler toplandılar. Ben iki hurma dalı arasında salıncakta sallanırken annem beni alıp, saçlarımı düzeltti, yüzümü sildi ve beni içeri soktu, artık bunlar senin ailen diyerek beni Peygamber’in yanına götürdü.” (Buhari ve Müslim'e göre evlilik 9/10 yaşında oldu.)

Hz. Aişe’nin evlenme yaşını 9/10 kabul edenlere göre değerlendirirsek, bu yaş oyun oynayan bir çocuk yaşıdır.

Aynı rivayetten hareketle Hz. Aişe’nin evlenme yaşını daha büyük kabul edersek, bundan Hz.Aişe’nin oyun oynamaktan çok zevk alan, genç bir kız olduğu sonucunu çıkarabiliriz.

Kaldı ki, Hz. Aişe Hz. Peygamber’le evlendikten sonra da kız arkadaşları ve oyuncakları ile oynamaya devam etmiştir.

Hz. Aişe’nin oyundan zevk aldığını bilen Hz. Peygamber daha sonraki dönemlerde de Hz. Aişe ile beraber koşu yapacak ve Mescid-i Nebevi’de savaş oyunu oynayan Habeşli köleleri birlikte seyredeceklerdir.

Hz. Hatice (ra) vefat ettikten sonra Hicret’ten iki yıl önce gerçekleşen; 6/ 7 yaşındaki bu söz/nişan, Medine’ye hicretten bir süre sonra da evlilik ile tamamlanacaktır. (623/ 624)

Ancak Hz. Peygamberi (asv) eleştirmek isteyenler, bilhassa Hz. Aişe’nin evlenme yaşını gündeme getirerek, onun çocuk yaşta bir kızla evlendiğini, hatta “oyun çocuğu” ile evlenecek kadar kadınlara düşkün olduğu şeklinde iddialar ileri sürmüşlerdir.

İnceleyebildiğimiz kadarıyla, ilk dönem kaynaklarında Hz. Aişe’nin genellikle 6-7 yaşında nikâhlanıp, 9/10 yaşında gerdeğe girdiği rivayet edilir.

Daha sonraki kaynaklar, yorum yaparak Hz.Aişe’nin evlenme yaşını 17-18’e çıkartsalar da, ilk dönem kaynakları nişanın 6/7, evliliğin ise 9/10 yaşında olduğu noktasında hemfikir gibidirler. (Doğumu; 614. Evliliği; 623 veya 624) [Bknz: TDV İslam Ansiklopedisi; Hz.Ayşe maddesi]

"Diğer taraftan Hz. Aişe’nin küçük yaşta evlendiği hakkındaki rivayetler başta Buhari, Muslim, Ebu Davud, Nesai ve İbn Mâce’den gelmektedir. Onların da bu rivayeti İbn Hişam’dan aldıkları anlaşılmaktadır. İbn Hişam kaynaklı rivayet; tamamen reddedilemeyeceği gibi tamamen kabul de edilemez." (Ömer Örtlek/Y.Asya)

Oxford Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre Hz.Muhammed’in Aişe ile 9 yaşında evlendiğini iddia eden hadis, onun ölümünden 150 yıl sonra Irak’ta Hişam bin Urvah adındaki bir ravi tarafından mezhep propagandası için uydurulduğu belirtilmiştir. (Vikipedi)

680'de Medine’de doğup, 763 yılında Bağdat’ta öldüğünü söyleyen kaynaklara göre; Hişam b. Urve hakkında, güvenilir kabul edilen hadis kitaplarına da giren 400-1000 civarında hadis rivayet ettiği, Irak’a yerleştikten sonra hadis rivayeti konusunda titiz davranmadığı, gevşeklik ettiği, babasına ait olmakla beraber ondan bizzat duymadığı hadisleri duymuş gibi nakletmeye başladığı, rivayetlerini ihtiva eden kitapları Bağdat’a götürmediği için bu hatalara meydan verdiği, rivayetleri birbirine karıştırdığı, en önemlisi de Abbasi Halifesi Mansur tarafından himaye edildiği, paraya boğulduğu… şeklinde iddialar bulunmaktadır.

Diyanet Ansiklopedisi'nde; “Hişâm’ın bir ziyaretinde 100.000 dirheme ulaşan borçlarını ödeyebilmek için halifeden yardım istediği, onun da kendisi gibi bir âlimin bu kadar büyük borç altına nasıl girdiğini sorduğu, Hişâm’ın Allah’a (bir rivayete göre Allah’a ve emîrü’l-mü’minîne) güvenerek çocuklarını evlendirip onlara birer ev aldığını söylemesi üzerine Mansûr’un borcunu ödedikten başka ayrıca 10.000 dirhem ihsanda bulunduğu” denilerek Hişam b. Urve’nin, Abbasi Halifesi Mansur tarafından himaye edildiği ve “Cenaze namazının bizzat Halife Mansûr tarafından kıldırıldığı” şeklinde verilen bilgiler önemlidir. (TDV İslam Ansiklopesi, Hişam bin Urve Maddesi.)

Böyle bir adam hakkında yapılan “Hadis Uydurucusu” nitelendirmesi, içinde bulunduğu hal ve şartlara uygun bir nitelendirme olabilir.

Zira Emevi ve Abbasi Halifelerinin hizmetine giren ve onlar tarafından himaye gören hadisçilerin, halifelerin işine yarayacak şekilde hadis uydurdukları yaygın bir kanaattir.

Hişam b. Urve’nin çağdaşı olan ve aynı zaman diliminde aynı topraklarda yaşamakla onu yakından tanıması kuvvetle muhtemel olan İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin(699-767) “Sultanın sofrasına oturan âlimin fetvasına itibar edilmez” dediği rivayet edilmektedir.

***

Hz. Peygamber’in Hz. Aişe ile evliliği anlatılırken;

“Peygamber küçücük bir kız olan Hz.Aişe ile gerdeğe girdiğinde”, “Kocasının evine giden bu küçük kıza oyuncaklarını ve bebeklerini verdiler”, “Oyun oynamaktan hoşlanan bu çocuk, Allah’ın yaşlanmakta olan Peygamberinin eşi oldu.”

“Aişe Peygamber karısı olsa da hala çocuktu ve çocukça şeyleri de terk etmeye hazır değildi. Yaşlı Muhammed [ASV] bunu anlamış ve olayı kendi akışına bırakmıştır. Peygamber eve geldiğinde “çocuk – karısını” oyuncaklarıyla meşgulken görür, bazen kendisi de onunla oynardı” şeklindeki ifadeler kullanılarak Hz.Aişe’nin çocukluğunu doya doya yaşayamadan evlilik gibi çok ciddi ve ağır bir sorumluluk altına alınmasına rağmen, evlendikten sonra da arkadaşlarıyla ve bebekleriyle oynamaya devam ettiği, evliliğin önemini ve ciddiyetini kavrayamadığı şeklinde ağır eleştiriler ileri sürülmüştür.

İlhan Arsel de farklı bir bakış açısıyla konuya şöyle yaklaşır:
“Yaşlı erkekle evlenen kız çocukları kocasını baba gibi görerek ve ona körü körüne bağlanarak hayat boyu sürecek köleliğe erken yaşta evlilikle adım atarlar.” Dahası “kız çocuğunun çok küçük yaşta evlendirilip eve kapatılması, onu çok şeyden mahrum etmek, ezmek, şahsiyetini yok etmek, Şeriat’a göre sosyal düzenin bir gereğidir ve Müslüman toplumların geri kalmalarının nedenlerinden biridir.

"Kızların erken evlendirilerek kocalarının kölesi durumuna getirilmeleri, sosyal hayattan uzak tutulmalarının toplumun ilerlemesine engel teşkil ettiğini” savunan İlhan Arsel, bizzat peygamber’in Aişe ile evlenerek bu konuda topluma örnek olduğunu ve sözleriyle de bunu tavsiye ettiğini ifade eder.

Hz. Aişe’nin evliliğine savunmacı yaklaşanları da iki grupta ele alabiliriz:

Birinci gruptakiler, Hz.Aişe’nin evlenme yaşını dokuz/ on kabul edip savunanlar. (Doğumu 614 evliliği 623/ 624 diyenler)

İkinci gruptakiler ise Hz.Aişe’nin evlenme yaşını 17-18’e çıkartarak savunanlardır.

Birinci gruptakiler; rivayetleri olduğu gibi alıp, bir kızın altı/yedi yaşında nikâhlanıp dokuz/ on yaşında zifafa girmesinde herhangi bir problemin olmadığını, o toplumda küçük yaşta evliliklerin örfe uygun ve normal olduğunu iddia ederler.

Çünkü sıcak bölgelerde iklim şartları gereği; Arap kadınlarının kendilerine has bir şekilde çabucak geliştikleri, çok erken yaşlarda ergen oldukları, hatta bu süratli gelişme sonucunda 20 yaşını izleyen yıllarda da çabucak yaşlandıklarını ve 40 yaşından önce adetten kesildiklerini savunurlar.

Diğer bir deyişle bu gruptakiler, iklim şartlarının kadınların biyolojik yapısını etkilediği için kızlar küçük yaşta ergen olduklarından evliliklerin de küçük yaşlarda yapıldığını savunmaktadır.

Bu gerçek bugün de sıcak iklim kuşağında genel bir gerçektir.

Bu görüşün savunucularına göre, şayet Hz.Peygamber’in Hz.Aişe ile olan evliliği de örfe/ geleneğe aykırı olsaydı, başta Hz.Peygamber’in en azılı düşmanları olmak üzere, toplum bu evliliği onamadığını açıkça belli ederdi.

Ancak Hz.Aişe’nin evliliğinde kötülenecek ya da itham edilecek bir yön olmadığı için toplum, bu evliliğe herhangi bir tepki göstermemiştir.

Bu grubun bir diğer delili ise, Hz.Peygamber’in çocuk yaşta evlendiği Hz.Aişe’yi hem eğitmiş, hem de İslami bilgilerle yetiştirmiş olmasıdır.

Çünkü Hz.Peygamber’in diğer hanımları yaş ve zekâ vb. bakımdan Hz.Aişe ile kıyaslanamazdı.

Diğer hanımlar daha önce birkaç evlilik deneyimi geçirmiş, çocuk sahibi olmuş ve zihinsel anlamda önemli meşguliyetleri bulunuyordu.

Hz. Aişe ise özel yetenekleri, kıvrak zekâsı, küçük yaştan itibaren Müslüman bir ebeveynin çocuğu olması gibi özelliklere sahipti.

Hz. Peygamber, İslami bilgi ve aile sünnetini doğrudan kendisinden alıp, Müslümanlara aktarmasını düşünmüş olarak; Hz.Aişe ile erken yaşta evlenmiştir.

Bu konuda Muhammed Hamidullah şöyle der:

“Hz.Peygamber’in İslam’ın esaslarını ve hükümlerini latif cinsin mensupları arasında anlatıp açıklayacak, akıllı ve heyecan dolu bir kadına ihtiyacı vardı. Hz.Aişe ise bütün bu vasıfları kendi şahsında toplamış bir kimseydi ve esasen pek küçük yaşta bulunmasına rağmen, Hz.Peygamber’in dikkatini bu vasıflarıyla üzerine çekmişti. Bundan ayrı, küçük yaşta bulunmasına rağmen, kocası Resülullah’ın kendisinde görmek isteyeceği her çeşit meziyet ve vasıfları alıp benimsemeye elverişli bir manevi yapıdaydı.”

2022121720384863287f5421ddfa04.jpg

Hz.Aişe’nin baba evinde aldığı eğitimle zekâsı, anlayışı, kuvvetli hafızası, güzel konuşması, Hz.Peygamber’in evinde gelişti, olgunlaştı ve derinleşti.

Üstelik çocuğu olmayan Hz. Aişe kendisini tamamen İslam’ı ve Hz.Peygamber’in hadislerini öğrenmeye adamıştır.

Bu gruptakilerden bazıları, Hz.Peygamber’in Hz.Aişe ile olan evliliğinin vahiy neticesinde olduğunu savunurlar.

Rivayete göre Hz.Peygamber’e rüyasında iki defa Hz.Aişe gösterilmiş ve “bu senin hanımındır.” denilmiştir.
Bundan yola çıkarak, “Hz.Peygamber’in evliliği tamamen vahyin işaretiyle gerçekleşmiştir.”derler.

Hz.Peygamber’in Hz.Aişe ile altı/ yedi yaşında nişanlanıp, dokuz/ on yaşında evlendiğinin ne derece doğru ve kati olduğunun bilinemeyeceğini, bu sayıların kesin olarak yaşı sınırlamak için değil, yaklaşık olarak yaşı ifade etmek için kullanılmış olabileceğini savunanlar da vardır.

İkinci grupta incelediğimiz araştırmacılar arasında Hz.Aişe’nin evlenme yaşının dokuz/on olduğunu içeren rivayetleri dikkate almaksızın, başka rivayetler üzerinde yorum yaparak; Hz.Aişe’nin evlenme yaşını 17-18'e çıkartan görüşü savunanların yanı sıra, Hz.Aişe’nin altı/ yedi yaşında nişanlanıp dokuz/ on yaşında nikâhlandığı hakkındaki rivayetlerin doğru olmayıp tamamen tarihi gerçeklere aykırı olduğunu savunanlar da vardır.

Mesela; Mevlana Şibli Hz.Aişe’nin; “Ben Mekke’de oynayan bir çocuk iken, “Onların vadeleri, kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli, ne acıdır.” ayeti indi. Bakara ve Nisa sureleri, ben Peygamber’in yanında iken nazil oldu.” sözünden yola çıkarak, Kamer Suresi’nin Mekke’de nübüvvetin dördüncü yılında nazil olduğunu ve Hz.Aişe’nin o dönemin olaylarını tafsilatıyla bildiğine ve kavradığına göre o zamanlarda yaklaşık sekiz-dokuz yaşlarında, Medine’ye hicret esnasında ise 17/ 18 yaşında olmasının daha makul olduğunu söyler.

Bu gruptakiler iddialarını yine rivayetlere dayandırarak ispatlamaya çalışmaktadırlar. Buna göre Hz.Aişe Hz.Peygamber’le nişanlanmadan önce Mut’im b. Adiy’in oğlu Cübeyr ile nişanlı idi. Mut’im’in ailesi Müslüman olan Ebû Bekr’in kızını oğluna almaktan vazgeçince Ebû Bekr kızını Hz.Peygamber’e nikâhladı.

Bu konuda Yaşar Nuri Öztürk’ün yaptığı değerlendirmeyi aktarmanın yararlı olduğunu düşünüyoruz:

“Hz.Peygamber Hz.Aişe’yi nikâhladığında altı yaşındaysa nübüvvetten dört yıl sonra doğmuş olmalıdır. Daha ilk günlerde Müslüman olmuş Ebû Bekr’in, putperest bir aileye kızını gelin vermek üzere anlaşmış olması, bu şartlar altında nasıl mümkün olur?

Anlaşılan odur ki Hz.Aişe, Ebû Bekr’in Müslüman oluşundan epey önce, putperest bir aile tarafından istenmiş ve babası da bunu kabul etmiştir.

Eğer bu istek, Ebû Bekr’in Müslümanlığı kabulünden sonra olsaydı, Peygamber dostu bir Ebû Bekr, kızını putperest bir aileye asla vermeye kalkmazdı.

O halde Hz.Aişe, Müslümanlığın zuhurundan önce doğmuş ve hatta o sıralarda, bir aile tarafından gelin edilmek üzere istenecek duruma gelmişti. Hz.Aişe’nin İslam’ın zuhurundan en az beş-altı yıl önce doğmuş olduğunu kabul etmek gerekir.

Buna göre de, Hz.Aişe’nin Peygamber tarafından istendiği sırada en az 14–15 yaşlarında olması icap eder.”

Bu grubun bir başka delili de Hz.Esma’nın ölüm yaşı ve tarihidir.

Hz. Esma H. 73 senesinde oğlu Abdullah öldürüldükten (şehid) birkaç gün sonra Mekke’de 100 yaşında vefat eder. Hz.Esma H. 73 yılında 100 yaşında vefat etmişse, Hicret’te 27–28 yaşında; Hz.Esma’dan on yaş küçük olan Hz.Aişe de Hicret’te 17 yaşında olmalıdır. Hz.Peygamber’le de Hicret’ten sekiz ay sonra evlendiğine göre, Hz.Aişe’nin evlendiğinde yaklaşık 18 yaşında olduğu savunulur.

Kimileri bu evliliği sert bir dille eleştirirken, kimileri de savunmuştur. Tarihi olayları inceleyen kişinin bir yargıç gibi hareket etmesi doğru olmadığı gibi savunmacı bir yaklaşımla hareket etmesi de doğru değildir.

Hz.Aişe’nin evlilik yaşı için kesin bir rakam vermekten ziyade, bu evliliğin erkengençlikte/ büluğ çağında olduğu bir vakıadır.

Ancak bu yaş, o toplumun evlilik kültürüne ters değildir.

Şayet Hz.Aişe’nin evlenme yaşı; Arap toplumunun gelenek, görenek ve örfüne aykırı olsaydı, Medine’de Yahudi ve Münafıklar başta olmak üzere Hz.Peygamber, en azılı düşmanları tarafından ağır bir şekilde eleştirilirdi.

Nitekim Hz.Peygamber’in Zeyneb ile evliliği, kıblenin değiştirilmesi ve Abdullah b. Cahş’ın komutanlık ettiği Nahle Seriyyesi’nde yasak aylarda kan dökülmesi gibi olaylar, Mekkeli Müşriklerin ve Yahudilerin Hz.Peygamberi ve arkadaşlarını ağır bir şekilde eleştirmelerine neden olmuştur.

Her hareket ve davranışları muarızlarınca takip edilen Hz.Peygamber ve Müslümanlar o toplumun örfüne aykırı hareket ettikleri zaman eleştiri ile karşılaşmışlardır.

Buradan, Hz Aişe’nin evlenme yaşının, o toplumun kabullendiği normal bir uygulama olduğu sonucuna varırız.

Geçmişe ait olayları, şartların ve kaynakların elverdiği ölçüde doğru anlamak ve gerçeğe ulaşmak için geçmişi, şimdiki zamanın değer yargılarıyla ve ölçüleriyle değerlendirmemek gerekir.

(Allahu a'lem bissavsap).

(Kaynak: Suzan Yıldırım, Hz Aişe' nin Evliliği Etrafında Tartışmalar/ Yazılı Yüksek Lisans)

Not: Ergenlikte; sıcak/ soğuk iklim farkını ortaya koyacak doktora çalışmaları ile cinsel etkilenmede; sıcak/ soğuk iklim ilşkisini ortaya koyacak doktora ve tezli lisans çalışmalarına acil ihtiyaç olduğunu araştırmalarda bizzat gördüm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.