Hiçlik ve şişkinlik

“Kutlu Doğum Haftası” mı,  Mevlit Kandili” mi? Ay takvimi mi güneş takvimi mi? Hem ay, hem güneş, hem de yıldız… Hangi “an” yok ki, hangi mekan yok ki O’nun (asm) nurundan yaratılmış olmasın.

O’nu anlamak, o anlamla “anları” doldurmak her hafta onla olmak, her ay onla yaşamak, her yıl onla hemhal olmak… Sözünde, fiilinde, düşüncesinde onu rehber kabul etmek; sünnet yol, müstakim sırat…

Hira Dağı, Sevr dağı, Uhud Dağı; hayatının hakikat taşları ve Fetih; kalplerin fethi, Mekke’nin fethi ve süre gelen fetihler.

Arafat’ta “dininizi tamamladım” ayetinin gelişi ve sahabelere “tebliğ ettim mi” deyişi; “Şahit ol Ya Rabbi” nidası. Sahabeleri tebliğ için yeryüzüne dağılışı…

Her Hac’da bu dalgalanmanın tekrar yaşanması; tamamlanmanın kıyamete kadar yankılanması; Karanlık günler için ümit, fitne gecelerinde ışık, sıkıntılı zamanlarda ferahlık olmaya devam ediyor.

Dünyanın değişik yerlerinden Ravza-i Mutahhara’ya ziyaret için geliş; yaşayan bir ümit, var olan gelecek, yaşanılacak saadet habercisi.

Canlı din hayata hükmetmeye devam ediyor. O bir alana, belli kesime, belli zamana hapsedilmeyecek kadar diri ve hür bir din.

Kur’an Peygambersiz, Peygamber Kur’ansız olmazlıkla yaşıyor. Onu ondan, ondan onu ayırma fitnesine karşı ilimle cihad, halle cevap; Alimlerin, her müslümanın yapması gereken cihad. Tebliğ bitmeyen çağrı, cihad bitmeyen meşguliyet; değil mi ki içimizde nefis var, değil mi dışımızda şeytan, insi ve cini şerirler var.

Rehavet yıkıcı çöküş, ülfet yontucu duruş, faniyata meyil devriliş…

Hira, Sevr, Uhud; sadece dağ değil dağ öte hakikat dağı. Şu an hangi dağı tırmanmakla meşgulüz; seyr ve sülukun hangi evresinde, hangi akışındayız?

Hiçlik adımı olmadan bu dağlara tırmanılır mı? Büyük fütuhatlar hiçliğin zirvesinde gelmedi mi?

Uhud’ın nihayetinde, Huneyn’in bidayetindeki İlahi ikaz, Okçular Tepesindeki hatırlatma kıyamete kadar gelecek Müslümanlara canlı bir örnek.

Ne çok güçlüyüz şimdilerde! Talut’un içmeyin dediği sudan içenlerin şişkin güçlülüğü! Fitne karanlıklarına yalın kılıç kim gidecek?

Ötesi düşmanı ile ittifak neyin patlamış hali?

Denize düşen yılana mı sarılmalı?

Önde deniz, arkada düşman; Musa (a.s.) nasıl davrandı? Resul-ü Ekrem’in (a.s.m.) kardeşim Musa dediği Musa. İçilen yasak az suda boğulanlar ve koca denizi aşıp geçenler; galiba okumaya Hira’dan başlamalıyız, ilk emirle ve sonrasında Hacla noktalamalıyız okumayı, yaşamayı.

Doğum ve Fetih başka nasıl gerçekleşir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum