Hendek ve hatırlattıkları


Uhud Dağı'ndan ayrılıyoruz. Hedefimizde Hendek savaşının meydana geldiği Sel Dağı var. Sel Dağı Medine-i Münevvere'nin kuzey batısında, Mescid-i Nebevi'ye iki kilometre uzaklıkta bir tepe. Medine-i Münevvere'ye kuş bakışı baktığınızda veya uçakla Medine'ye gittiğinizde eğer hava açık ve gündüz vakti ise Medine'nin üç tarafının yanardağ lavlarının meydana getirdiği siyah kayalarla çevrili olduğunu görürsünüz. Güney tarafında ise bağların, bahçelerin bol olduğu münbit bir arazisi var.

Medine'nin açık olan tek tarafı Sel Dağı'nın olduğu kuzey batı tarafıdır. Dışarıdan gelen askeri hucumların Medine'ye girebileceği hemen hemen tek yerdir. Resulullah (asm) Mekke müşriklerinin Medine'ye saldırmak niyetiyle hazırlık yaptıkları haberin alınca Medine müdafaası için istişarelerde bulunur. İstişare sonucunda Selman-ı Farisi'nin görüşü hüsnü kabul görür. Buna göre Medine-i Münevver'e içerden müdafaa edilecek, Sel Dağı'nın olduğu tarafa hendekler kazılacak ve düşmanın şehre girmesi önlenecektir.
Ve hemen hazırlıklara başlanır, hendekler kazılır.

Hendek kazısı esnasında sert ve beyaz bir kaya ile karşılaştı Sahabe-i Kiram. Kaya hendeğin tamamlanmasına mani oluyordu. Bu kayanın mutlaka ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bütün sahabeler bir araya gelmesine rağmen kaya parçalanmıyordu ve çaresiz kaldılar. En son durumu Hz. Peygamber'e (asm) haber verdiler. Hz Peygamber (asm) Selman-ı Farisi'nin elindeki balyozu aldı. Bu sert ve beyaz kayaya Bismillah diyerek vurdu. İlk vuruşta üçte biri koptu. Ve Resulluah (asm) Şam'ın fethini müjdeledi. İkinci vuruşta bir parça daha koptu ve Fars'ın fethini müjdeledi. Üçüncü vuruşta kalan bölüm de parçalandı ve Yemen'in fethini müjdeledi. Ve bütün bu yerler Resulullah (asm)nin müjdelediği gibi fethedildi.

Medine'de yaşayan yahudi kavimleriyle de anlaşma sağlanır. Hendeğin bitmesiyle birlikte de müşrikler Medine'ye varmış olurlar.

Hendeği göre müşrikler ilk defa böyle bir müdafaa taktiği ve stratejisi ile karşılaşmış oldukları için şaşkına dönerler. Ve karşılıklı beklemeye başlarlar.

Bu savaş, Peygamberimiz (asm) için son derece önemli ve o kadar da ağır geçecekti. Zira içerden ve dışardan düşmanlarla mücadele etmek zorunda kalacaklardı. Yahudiler her zaman yaptıkları gibi anlaşmayı bozmuşlar Medine'yi içerden huzursuz etmeye başlamışlardı. Bu haberi Hz. Ömer (ra) Resulullah'a (asm) getirdiğinde üzülmüş, müteessir olmuştu.

Peygamberimiz (asm) Zübeyir Bin Avam'ı (ra) yanına çağırarak meselenin tahkiki çin yahudi kabilelerine gönderdi. Hz. Zübeyir, geldi ve Resulullah'a (asm) olayın maalesef doğru olduğunu haber verdi. Hz. Peygamber (asm) Zübeyir Bin Avam (ra) için, "Her peygamberin bir havarisi vardır. Benim de havarim sensin" demiştir.

Zübeyir ismi bu mekanlarda beraber olduğumuz grubumuzda bulunan kardeşler arasında çağrışımlar yapmıştı. Ahirzaman Peygamberinin (asm) havarisi Zübeyir Bin Avam'dı. Asrı ahirin müceddidinin havarisi de Zübeyir Gündüzalp'ti. Havari dost, sırdaş, yardımcı demek. Sohbet edilen, muhavere edilen kimse demek. Hülasa bir lider için her şey demek. Bu güzel tevafuk üzerine orada bulunan ihvanlar Zübeyir abiyi rahmet ve minnetle andı.

Abdullah Bin Ravaha(ra) Asr-ı Saadetin önemli şairlerindendi. O güzel şairliğiyle şöyle diyordu:
"Allahım sen bize doğru yolu göstermemiş olsaydın biz ne sadaka verebilir ne de namaz kılabilirdik. Üzerimize yürüyen kafirler bizim çekindiğimiz fitne ve fesadı yapmak istedikleri zaman, bizimle karşılaştıkları zaman sen kalplerimize sabır ve sekinet indir. Ayaklarımıza sebat ver."

Abdullah Bin Ravaha'nın bu şiirini hatırlayınca Risale Haber'in şairleri aklımıza geldi. Eyüp Otman'lar, Abdil Yıldırım'lar... Onlara dua ediyoruz. Başarılarının devamını diliyoruz. Sevgili eşleriyle, çocuklarıyla, kardeşleriyle iki cihan saadetine ermeleri için Allah'a yalvarıyoruz. Bundan sonraki gezilerimize Risale haber yazarlarının makalelerinden ve şiirlerinden teberrüken o mukaddes beldelerde okuyacağımıza dair karar alıyoruz.

Bu arada Medine-i Münevvere'de bulunan hacılarımızın ikinci bölümü Cuma namazından sonra Lebbeyk Allahümme Lebbeyk sadalarıyla Mekke'ye hareket etmeye başladılar.

Yarab! Bu mukaddes mekanların beldelerin hürmetine, Selman-ı Farisi'nin balyozunun hürmetine, Resulullah  (asm)'nin Besmelesi'nin hürmetine, hizmetlerimizin önündeki sert ve beyaz kayaları ortadan kaldır. Bize merhamet et. Bizi affet. Ya erhamerrahimin!

Hepimizden hepinize selamlar...

[email protected]

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.