Filipinli bir profesör portresi

FİLİPİNLER-18 Temmuz Cumartesi günü Manila'ya vardığımızda Emre bey kardeşimiz bizi karşıladı. Otele gidip odalarımıza yerleştik. Emre bey o günkü programla ilgili bilgi verdi. Akşam yemeğine Manila Devlet Ünversitesi Öğretim Üyelerinden İslami Araştırmalar Bölümünde görevli Prof. Dr. Zülkifli Vaadi'ye davetli olduğumuzu söyledi.

Profesör Vaadi 2003 yılında Risale-i Nur'ların neşri ve tanıtımı için Manila'ya gelen iki nur kardeşimizden ilk defa duymuş ve dinlemiş. Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi iki kahraman nur kardeşler üniversite koridorunun ilk odasına rastgele giriyorlar ve sayın Vaadi'nin o andan itibaren her şeyi değişiyor. Risale-i Nurları okumaya ve araştırmaya başlıyor. Okudukça adeta çarpılıyor. Bununla birlikte Türkiye'deki nur kardeşlerle sürekli görüşme halinde bulunuyor.

Bilahere İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'nca iki senede bir düzenlenen Bediüzzaman Said Nursi Sempozyumu'na davet edilir. Bütün hazırlıklarını yapar herşey tamamdır. Hoca İstanbul'a gitmek için gün sayıyordur. Filipinler'de kıdemli bir profesörün aylık maaşı sadece 350 Amerikan dolarıdır. Anlayacağımız imkanlar mütevazidir. Yol parasını denkleştiremez. Cebinde sadece 50 dolar vardır. Halbuki hocanın gidip gelebilmesi için en az 2000 bin dolara ihtiyacı vardır. Çok üzülür ve yapacak bir şey yoktur. Gitmekten vaz geçer.

Aynı gece bir rüya görür. Rüyasında aslen Suriyeli olan doktora hocası ve dekanını görür. 10-15 kişiden müteşekkil bir zikir halkasının ser zakiri sayın Vaadi'nin rahmetli hocasıdır. Çok sevdiği ve saydığı bu rahmetli hocası zikri bitirdikten sonra Sayın Vaadi'yi yanına çağırır. Bir kucak dolusu kitap ve dökümanı kucağına bırakır. Hoca en üsteki kitabın ilk sayfasını çevirir büyük harflerle Arapça Risale-i Nur Külliyatı yazısını okur ve uyanır. Hoca bu gördüklerini bir emir telakki eder ve İstanbul'a gider, sempozyuma katılır, tebliğini sunar. Doğu ve Güneydoğu vilayetlerini ziyaret eder. Medreselere misafir olur. İstanbul'da iken Sözler yayınevini ziyaret eder. Güzel ciltli külliyatı görünce hayran olur ama alamaz. İçinde bir ukde olarak kalır. Anadolu ziyretinden dönerken yolda İstanbul'daki nur kardeşlerden birisi hocanın tercümanını arar "hocanın külliyatı var mı yok mu" diye sorar. Hoca bu vesileyle çok istediği ama alamadığı güzel citli külliyatına kavuşur. Hoca mutlu ve mesrur bir haleti ruhiyeyle güzel vatanı Filipinler'e döner. O muhteşem külliyatı kütüphanesinin en güzel yerine yerleştirir.

Evine gittiğimizde iftiharla bu külliyatı bize gösterdi. Hocanın evinden biraz bahsetmek istiyorum. Hocamız kıdemli profesör olduğu için üniversite kendisine kampüste bulunan lojmanlardan birini tahsis etmiş. Lojmanın toplam brüt 50 metrekare. Girişte bir hol iki buçuk metre kareye beş metredir. Giriş sağ duvarla karşı duvarın tamamı kütüphane, iki tane içerde odası var. Onlara bir giriş, hemen girişten sonra mutfak lavabosu. Lavabo aynı zamanda mutfak tezgahı olarak kullanılıyor. Tezgahın önünde yemek masası ve küçük bir buz dolabı. Masanın etrafında altı tane mutevazi sandalye. 6 kişi bu sandalyelere ilişiyoruz ama ayakta daha 5 kişi varız. Ev sahibimiz son derece sakin, mütevekkil, mütebessim. Ayaktaki arkadaşlara kütüphanenin önündeki oturakları gösteriyor. Onlar da oraya ilişiyorlar. Yemek menümüz; balık, pilav, salata ve tatlıdan müteşekkil. Afiyetle yiyoruz. Esas dikkatimizi çeken; mekanı bu kadar dar olmasına rağmen 11 kişilik heyetimizi ısrarla davet etmesi. Hocamız daha önce daha dar bir lojmanda imiş, hep dua edermiş "Allahım bana geniş bir ev nasip etki evime ders alıp ihvanımla muhabbet edebileyim." Allah duasını kabul etmiş ve bu geniş lojmanı nasip etmiş.

Diğer bir husus, bizi evinin merdivenlerinden güler yüzle karşılaması ve bu halin gerek yemekte ve gerekse de sohbetimiz esnasında sürekli devam etmesi. Bu arada heyetimizde bulunan Prof. Faris bey, Prof. Aybak bey ve diğer Profesörlerle bu kadar mutevazi imkanlara, daracık lojmana rağmen bu zatın bu kadar mutlu olabildiğini konuşuyoruz. Aybak hocamız kütüphane duvarının ve mutfak köşesinin fotoğraflarını çekiyor. Ev sahibimiz sürekli ayakta ve bir taraftanda iki yaşındaki çocuğunu kucağından düşürmüyor.

Ya Rab! Resulun (asm) hürmetine, Filipinli kardeşlerimizin hürmetine Zülkifli Vaadi hocamıza sağlık, sıhhat ve afiyet ver. Türkiyemizde buraya göre daha iyi imkanlarla yaşayan, daha geniş lojmanlarda oturdukları halde "hel min mezid" deyip kendilerini huzursuz eden profesör ihvanlarımıza da merhamet et! Onları affet! Onlara gerçek manada tevekkülü, istiğnayı nasib et! Amin. Velhamdulillahi Rabbil alemin.

Filipinler'den, Manila'dan, Cagayan'dan hepimizden hepinize selamlar dualar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum