İbrahim KAYGUSUZ

İbrahim KAYGUSUZ

Emaneti ehline ulaştırmak

Nisa suresi 58. ayet “emanetleri sahibine teslim etmemizi” emreder.
Çok geniş anlam katmanına sahip olan “emanet ve sahip” ifadeleri acaba Risale-i Nur ve nurculuk hizmetinde hangi anlam düzeyine tekabül etmektedir?

“Neşir” kavramına Üstadımızın verdiği fevkalade ehemmiyet, bu iki kavramı çözücü kodlar taşımaktadır.
Risale-i Nur’un “hakikatlar hazinesi” omuzlarımızda emanettir, bunları ehline ve sahibine ulaştırmak da üzerimize farzdır.
Emaneti bihakkın omzunda taşıyanlara ve sahiplerine ulaştıranlara ne mutlu!

Bünyesinde kadim büyük medeniyetlerin tecrübelerini barındıran bu bakir Anadolu topraklarının zekâ tarlaları kendi hazinelerine sahip çıkmaya başladı.

Bu cümleyi “Bediüzzaman dünyanın düşünce ufkuna taşınmalıdır” diyen saygıdeğer Yusuf Kaplan’dan cesaret alarak kullanıyorum.

Bu zekâ tarlaları behemehâl mahsulât vermeye başlamalı, değilse istikbalin dâhi muhakkikleri ehl-i hali tembellikle itham edecektir.

Bilimin ahlakını kirlerden kurtaran cesur yürekliler yakın geçmişte birçok katı çemberleri kırdı ve birçok kapalı kapıları açtı. Onlara teşekkür ediyoruz.

Mahkemelere bilirkişi vasfıyla dürüst raporlar sunan isimsiz kahramanlardan Ali Fuat Başgil’e kadar;  tarih, kültür ve medeniyet çağlayanı Cemil Meriç’ten bilimin namusuna leke getirmeyen Şerif Mardin’e kadar birçok kahraman surlardan gedikler açtı.
Yeni alperenler kaleler fethetmeli!

Saff-ı evvel ağabeylerimizin keskin kalp ve basiretleri bu risaleleri bütün dünyanın okuyacağını görüyordu.
Onun için aç midelerine ve yırtık elbiselerine aldırmadan Uhud dağı azametindeki imanlarını ortaya koydular ve Risale-i Nur emanetini istikbale taşıdılar.

Yüreklerini ortaya koyan ve hayatlarını feda eden o ağabeylerimizin çoğu evlenmedi, çocuk sevgisi, yuva sıcaklığı nedir bilmedi.
Ama bir şey bildi: bu emanet ehline ulaşmalıdır.

Baş tacımız ağabeylerimize medyun-u şükranız, hayatta olanlarının ellerinden öpüyoruz.

Şimdi bu emanet hiç beklemeden keskin akıllarda, işlek beyinlerde, geniş fikir ehlinde ve derin tefekkür sahiplerinde iş görmelidir.
Yani küresel paradigmaların dolaşımına girmelidir.

Fıtratın kanunlarını ezen köksüz moderniteye; fazilet ve hüda üzerine tesis edilmeyen mimsiz medeniyete karşı Risale-i Nur sedd-i rasindir.
Risale-i Nur insan ayarını bozan bütün ezici dalgalara karşı bir manevi kal’a; dahili ve harici her fitneye karşı bir dalgakırandır.

Onun için bilim adamları, ahlakiyatçılar, siyasetçiler, medeniyet kurucuları kısaca her sanat ehli birer gavvas olup bu tefekkür okyanusundan elmaslar ve yakutlar devşirmelidir.

Müdakkik ve muhakkiklerin “Bediüzzaman çok iyidir, Risale-i Nur büyük bir Kur’an tefsiridir, onu çok seviyoruz” seviyesindeki ifadeleri artık yetersiz kalmaktadır.
Onun için Yusuf Kaplan’ın çıkışın çok önemsiyorum. Delilleriyle konuşuyor, tebrik ediyorum.

Risale-i Nur denizinde kulaç atmak her yiğidin harcı değildir. Gören mütefekkir ve hikmet ehli için her satırı müdellel ve müberhendir. Kur’an kaynaklıdır, hadis merkezlidir.

Şu ifade Risale-i Nur’a aittir: “Resâili’n-Nur ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki, semâvî olan Kur’ân’ın şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi)

Onun için küresel dünyanın Risale-i Nur’un taze çeşmesinden su içmeye, bahçesinden turfanda sebzeler yemeye ve damarlarında dolaşan taze kanla hayat bulmaya ihtiyacı vardır.

Risale-i Nur büyük Kur’an medeniyetinin yol haritasını çizmekte ve temellerini inşa etmektedir.

Varlık evreninin her karesi ile ilgili öneriler sunan Risale-i Nur’un Kur’an mektebinde modernitenin aksine kesret içinde vahdetin parametreleri çizilmektedir.
Var edilişin sebeplerini, insanın mahiyetini, hikmeti ve vahyi anlama çabası içinde olan Risale-i Nur irfandan uzaklaştırılan kalpleri, hikmetten yabanileşen akılları ve vahiyden kopan bilimi yeniden inşa etmektedir.

Bu gerçeği gören ilim ehline ve bu emaneti kendilerine ulaştıran her nur talebesine ne mutlu.
Sayın Kaplan sizleri tebrik ediyorum.
Üstadımız Bediüzzaman bugün hayatta olsa idi size ne yapardı biliyor musunuz?
Alnınızdan öperdi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum