Dua

İnsan dünya hayatında her “an” doğup yeniden diriliyor. Allah’ın ilim ve kudret tecellilerini düşündürüyor. İlimden kudrete, kudretten ilime geçişler an-ı seyyalde gerçekleşiyor. Bu dünya hayatının hızlı akışında Ayine-i Samed mektuplarını okuyabildiğimiz kadar okuyabiliyoruz. Bu okumalar yaşadığım mutlu ya da dünya hayatının bunalttığı durumlarda olur.

Bunaldığım bir zamanda en çok sevdiğim şey kendimi bir mescide veya bir camiye atmak olur. Yine böyle bir zamanda dünya olayları ve kişilerle yaşadığım davranışlardan, dünyanın boğucu havasından nefes almak ve nefis muhasebesi yapmak için mescide gittim. Kaçış belki de bir sığınma hissi geldiğinde yakın arkadaş, dost, sığınacak bir insan ararım. O anlarda sağanak gibi fikirler akar, zihnime, kalbime, ruhuma. Ayetlerden İnşirah suresi hem peygamber hayatından kesitler hem risaleden hasbiye risalesi ve açıldıkça açılan yeni yeni pencereler ruhumu okşar, ümitle ve şükürle şenlendirir.

Dua etmede zorlanırım. 3. Şua Münacaat risalesidir. Bir sohbette, Risale-i Nur eserlerinde konu bahislerinin sıralamasındaki tevafuklardan, bazı insanların dua etme kabiliyetinin geniş olmasından, bazılarının ise dua edememesindeki sebebin 2.Şua‘nın anlaşılmamasından kaynaklandığını ifade etmişlerdi. 2. Şua tam manasıyla anlaşıldığında 3. Şua’da olduğu gibi dua ve münacat yapılacağı belirtilmiş bundan da çok etkilenerek tekrar tekrar 2. Şua’yı okumaktayım. Buraya nerden geldiniz derseniz “dua etmekte zorlanırım” ifadesini yazdığımda açılan bir pencereydi.

Mescitte dua bahsini tefekkür ediyordum. “Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var.” “Vermek istemeseydim istemeyi vermezdim” ifadeleriyle hemhal olurken ayrıca yalnız, kimsesizlik, acizlik, mahzun ve hüzün yanımdayken rabbime sığınıp dua ederken birden kapı açıldı. İçeriye ilkokul ikinci sınıfına giden bir kız evladım içeriye girdi. Selam verdi. Namaz kılacağını söyledi. Biraz onunla sohbet ettikten sonra ismini sordum. “Dua” dedi. Şaşırdım yanlış anlamışımdır diye tekrar ismini sordum “Dua” dedi.

Dua münacatı tefekkürünü yaparken dua ismiyle melek yüzlü kızımızın çıkagelmesi bir tevafuktu. Rabbimin izni, ilim ve hikmetiyle gelmişti. Dua kızımıza namaza başlamadan önce “bize de dua eder misin, sizin dualarınızı rabbim kabul eder çünkü siz, masum ve günahsızsınız” dedim. “Maşallah” diyerek namazını imrenerek zevkle izledim. Namazda nefsin ve şeytanın vesveseleri ve olmadık akla gelen düşünceler rabbi ve kul arasındaki mesafeleri uzatıyor; çocukların mesafeleri ise yakılaştırıyor.

Saatime bakıyorum kısa bir zaman mescitte kalmama rağmen Allah’ı anmak onu fikretmek, tefekkür etmek zamanın nasıl genişlediğini idrak ettiriyor. Rabbime sonsuz şükür, hamdler ederek mescitten ayrılıyorum.

Allah hakkımızda hayırlı dualar etmeyi ve hayırlısıyla kabul etmesini niyaz ediyorum. Dua kızımızın dualarında yeniden dirilmek üzere. (Ertesi gün Dua, sınıf arkadaşlarını toplayarak namaz kılmak için geldiler.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum