Cemil KARAKULLUKÇU

Cemil KARAKULLUKÇU

Dostuma mektup (10)

Sevgili dostum;
Bir önceki mektubumda bahar muştusunu aldığımdan söz ettim ya. İşte o günün hemen ertesi günü, o güzelim havadan hemen sonra, o bayram muştularının sevincini daha dolu dolu yaşamadan, durup dururken, kaşla göz arasında derler ya, ayni onun gibi, elimizdeki yeşil levhayı tersine çevirip kırmızıyı gösterir gibi ya da yazboz tahtası gibi bir mevsim değişikliği oluyordu.

Bir günde dört mevsim yaşanır buralarda sevgili dostum! Daha yirmi dört sat dolmadan şimdi tam karakışı yaşıyorum. Bunu söylemekle şikâyetçi değilim asla. O demektir ki, ger gün birbirinden çok farklı tecellilerin karşısındayım. Ben elbette son derece mutlu oluyorum.  

Evet, bir gün önce Cemal sıfatının bütün güzellikleri ve bütün sevecenlikleri ile gözümün önünde canlanmıştı. “Artık” dedim, bu muştudan sonra havanın, derinlerinde gizemli tatlılıklar olsa da o haşin yüzünü bir daha, yani gelecek yıla kadar görmeyeceğime tam inanmışken, bir sonraki günün havasına ben de şaştım. Elbette benim şaşkınlığım ulvi hayretin bir tezahürüydü sevgili dostum. Mevsimler, havalar, renkler arasında fazla tercihim olamaz benim, sen bilirsin.

Sevgili dostum; o günün bir gün sonrasında yine çıkayım dedim. O bahar muştusuna karşılık ceketimin altında kazak giymeye utandım sanki. Kapıdan dışarı çıktım. Soğuktu; ama olsun dedim. Dün, o bahar muştusunu aldığım kayanın tam yanına gelince, aşağıdan koşarak gelen bir bulut etrafımı kuşattı ve hemen sonra bir rüzgâr çıktı. Beni teslim alır bir çabuklukla oldu bu. Bir anda etrafım haşmet tecellileriyle sarıldı. Sanki her şey benim için yapılıyordu. Sağdan soldan esen soğuk rüzgar biraz sonra öylesine alaboraya dönüştü ki nerden estiğini ayırt edemedim. Bir Celal sıfatının yansıması karşısındaydım şimdi, sevgili dostum. Dün her şeyin Cemal ve bugün her şeyin Celal sıfatının tecellilerinin ince sanatları karşısındaydım. Bu ne güzellik bu ne haşmet!

Erik çiçeklerine dikkat ettim. Bendeki duyguları onlar da hissediyorlar mı diye? Onlar da şaşkındılar. Alabora olmalarından ne kadar zor durumda olduklarını görüyordum. Çiçeklerin minnacık parçaları yüzüme kadar geliyordu. Yani anlayacağın Cemal ve Celal sıfatlarının tezahürleri birbirine karışmıştı; yani celal içinde cemal ve cemal içinde celal apaçık gözüküyordu. Erik çiçeklerinin hepsi de gülüyordu dostum! Ben de gülmeye başladım. Yaradan’ın ha Cemal sıfatı ha Celal sıfatının yansımaları! Benim için ne fark eder?

Rüzgar bulutları bir öteye bir beriye atarak etrafımı biraz açınca ta aşağımdaki derin vadi bütün çıplaklığıyla bana görünürken bir de gökyüzüne bakayım dedim. İnanılması zor; koyu karanlıklı bir kocaman bulut tam başımın üstünde bir ahtapotu andırır pozisyonda “hiçbir şekilde kıpırdama!” der gibi beni tehdit ederek teslim aldı. Bir kolunu vadiye uzattı ve diğer kolunu da benim bulunduğum kayanın tam altına soktu; diğer kollarını da boşlukta bir şeyleri yakalamak için hafifçe hareket ettiriyordu. Ben Celal sıfatının şimdi nasıl tecelli edeceğinin beklentisi ve düşüncesindeydim. Nefes bile almıyordum. Sağa sola dönen ve daireler çizen yalnızca göz bebeklerimdi. Vadi ve benim olduğum tepe tamamen karanlığa büründü. Rüzgar durdu ve yerini korkutucu karanlığa bıraktı.

“Tamam dedim, “Şimdi kar yağar ya da dolu.” Ne kar yağdı ne dolu ve ne de yağmur. Öyle hazır kıta ne kadar kaldığımı bilmiyorum. Kayaya yaslanmıştım. Herhalde gözlerimi kapamış olmam gerek ki, gözlerimi açınca ortalık aydınlanmaya başladı. Bir bulut hızlıca dağlara doğru koşuyordu. Sanki güneşe yer açıyordu. Güneş bütün sıcaklık ve sevecenliğiyle görünmeye başladı. Bir günde değil ben dört mevsimi şu birkaç dakika içinde yaşadım sevgili dostum! Yaratıcıya hiçbir şey zor gelmez. Evet, şimdi bir bahar havasıyla karşı karşıyayım.

Dün ve bugün… Birkaç dakika öncesi ve sonrası… Bir Cemal ve Celal sıfatının tecellisi… Bir kar bir güneş… Bir karanlık bir aydınlık… Zıtlar dünyası! Akıl almaz güzellik!

İşte böyle sevgili dostum! Her günüm apayrı tat ve güzellikte. Seni merak ediyorum elbet. Senin güzel haberlerini bekliyorum.

Kal sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.