Donanım mı? ‘Kişisel Gelişim’ mi?

Kavramlara ortak anlam yüklenmediğinde fikri ayrışma ve çatışma kaçınılmazdır.

Kim hangi niyetle bakıyorsa kendi bakış açısından bir yorum yapıyor.

Farklı anlam yükleyeler meseleye kendi penceresinden bakınca birbirine zıt yorumlar yapılıyor. Faydalı bir araç, metodun istifadesinden insanları mahrum ediyorlar.

“Kişsel Gelişim” kavramı da sıradan insanlardan ziyade ilim dünyasında, akademik çevrelerde dahi polemik malzemesi oluyor.

Kişsel gelişim meselesine kimilerinin ileri sürdüğü gerekçe zahiri sebep mi, hakiki sebep mi başka sebepten mi kaynaklanıyor anlamak müşkül.

Bir meslede ön yargı ile zıt tarafta yer alanların ifrat ve tefrit uçlarda yer aldığı gibi bu “Kişisel Gelişim” meselesine de benzer yaklaşım söz konusudur.

“Araçlar kullanılan amaçlara göre anlam kazanır.”

“Müslümanın hedefi de vasıtası da hak olmak iktiza eder.”

Bir meselenin makul ve meşru oluşunun göstergesi gidilen yolun da varılan yerin de meşru sınırlar içinde olması kâfi dayanaktır.

Bilişim teknolojilerinin hayatı ne kadar kolaylaştırdığı malûm.

Bilişim teknolojileri araçları hayatın her alanına girdi. Hayatı, ihtiyaçlarının teminini çok kolaylaştırdı. Bir cep telefonu ile kamu kurumlarındaki işlemlerin çoğu, fatura ödemeleri, bilgi belge transferi, görüntülü iletişim yanında ekstra bir çok hizmetleri bir tuşa basmakla çözerek saatlerce kuyruk beklemeden halledilmesi büyük bir nimettir.

Netice itibariyle teknolojik sistemlerin, cihazların cümlesi vasıtadır, araçlardır.

İnsanın, elleri, ayakları, gözü, kulağı, dili, aklı, kalbi, vicdanı, beyni, zihni, hafızası, duyguları, istidatları, kabiliyetleri, lâtifeleri gibi cümle azaları, istidatları, kuvveler, Allah’ın lütfu nimetlerden olan donanımları da araçlar cümlesindendir.

İnsan doğuştan ilim ve taallümle tekemmül etmek için öğrenmek mecburiyetindedir.

Çok yönlü potansiyele sahip olan insan için istidat potansiyeli işlenmemiş ham madde gibidir. İşlenmesi işe yarar hale getirilmesi lazımdır. Kullanmasını öğrenmek, talim etmek gerek. “Taallümle tekemmül etmek” tabirini “kişisel gelişim yolculuğu” olarak niye değerlendirilmesin?

Bilindiği üzere tasavvuf terminolojisindeki adı tekâmülün adı “insan-ı kâmil” sürecidir.

İnsanın gelişimine karşı olmak aslında hatadır, kusurdur, hatta suç sayılması gereken bir durumdur.

İnsana verilen teçhizatı geliştirip yerinde yaratılış gayesine göre kullanmamak da esasında suçtur, günahtır.  Yolunda kullanmak ise sevaptır.

İnsana yaratılışta Allah’ın verdiği kabiliyetleri O’nun razı olduğu yolda kullanılmasına da “şükr-ü örfi” denilmektedir.

Şükr-ü örfi; insanın mahiyetine konulan maddi-manevi azalarını Allah’ın emri doğrultusunda kullanıp, o azaları geliştirmesi ve neşv-ü nema ettirmesidir.

Bu yönüyle de insan Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarına mükemmel bir ayna olmaktadır. İnsan-ı kâmil mertebesine de bu şekilde ulaşabilir

İnsana verilen sınırsız istidat ve kabiliyetler sadece bu dünya hayatı için değildir. Ebedi hayatında da ücreti olacaktır. Bu dünyada tatmak için verilen duyguları, istidatları, kabiliyetleri inkişaf ettirildiği nisbette orada zevkine varacaktır.

Bu dünya hayatında sanat-ı ilahiyeyi sanat erbabı daha iyi fark ediyor, sanatın değerini idrak ediyor. O nispette hayretini ifade ediyor, tesbih ediyor. Yakini ziyadeleşiyor. Cennette yakini dercesine göre mükâfatı olacaktır.

Duyuları ve duyguları inkişaf etmiş bir insanla sıradan bir insanın cennet nimetlerinden alacağı lezzet derecesi de farklı olacaktır.

Sanat ve edebiyatta kemâlat sahibi insan Allah’ın kelam sıfatını daha iyi anladığı için mükafatı farklı olacaktır.

İletişim kabiliyeti yüksek bir insanın, meselâ bir eğitimcinin, bir din gönüllüsünün tebliğ vazifesinde daha fazla insanı ikna etmesinin mükâfatı elbette daha fazla olacaktır.

İnsanın bu dünyaya gönderiliş hikmetlerindendir “Kişisel gelişim.”

Esma’ül hüsnaya mazhar olmaktır. İsim ve sıfatları idrak etmektir.

Esmaya mazhar olan onu ortaya koyduğu kabiliyetleriyle ilan ve izhar etmektedir.

“Kişisel Gelişime” karşı olmak kabiliyete karşı olan kabiliyetsizlerin şiarıdır.

Allah’ın verdiği potansiyeli geliştiren, maharet sahibi insanın bu kabiliyetini kötüye kullanması sıfatı geliştirmenin mazereti olamaz.

İnsani hasletlerin, kabiliyetlerin tamamı “kişisel gelişim” şümulüne girer.

Dini ıstılahtaki karşılığı “insan-ı kâmil” veya marifette mertebe kat’etmetir.

Nefis terbiyesidir. İrade gücünü artırmaktır, sabır, sebat, metanet, maharet, şefkat, merhamet gibi ne kadar güzel haslet varsa “kişisel gelişimin” konusudur.

Kişisel gelişime karşı olan hiç bir medeni icat ürünü teçhizatı kullanmaması gerekir. Mağarada yaşamalı.

Ticari alanda tanıtım, reklam ve pazarlamada iletişim kabiliyeti mühim bir avantajdır. Yalanla çürük malı iyi diye ikna etmesi iletişim kabiliyetinin suistimal edilmesi kötü örnektir. “Su-i misal misal olamaz” kaidesince bu “kişisel gelişim”in yanlış olmasına gerekçe teşkil etmez.

Evet kişisel gelişime genelleme yaklaşımla yanlış diyenler, genelde kendisi ile de kendisi dışında herkesle kavgalı ruh hastalarından başkası değildir.

Dava adamı ve kişisel gelişim

Dava adamı konusunda Muhammed Numan Özel kardeşimin bu sitede dikkate değer bir yazısı yayınlanmıştır. “Dava Adamı” başlıklı yazısı tavsiye ederim

Dava adamı ilim sahibi olacak. İlmiyle amil olmalı. Temel bilimler bilgisi (dini, fenni, sosyal bilimler vb.)

Maharetle selahatin birlikte bir insanda bulunması insan-ı kâmile muvaffak olmasıdır. Pratikteki adı “kişisel gelişim”dir.

Okuma fiili zahmetli bir iş olmaktan öte zevkli, kolay bir iş olmalı.

Ülkemizde insanların az okuduğu gerçeğinin altında -üniversite mezunları dahil- okumayı sökmeden hayatını devam ettirdikleri bir gerçektir. Eline aldığı kitabı günlerce bitiremiyor. Okumayı seviyor ama gitmiyor, bitmiyor. Çünkü okuma işi zahmetli bir meşguliyet. Zevkli bir meşguliyet olmadığı için okumuyor.

Kişisel gelişime karşı olan her kimse onlar da okumayan tembellerden. Zahmete katlanıp bir iki kitap okusa “aa... ne güzel şeyler varmış...” diyecek ama okuma becerisi yok.

Okuma becerisinin ölçüsü bir gazete yazısını dakikada en az 500 kelime hızında okumaktır alt sınırı. Ülkemizde üniversite mezunlarının ortalama okuma hızı dakikada 250 kelimedir.

İnsan sağlığının iki yönü vardır. Beden sağlığı bir de ruh sağlığı.

Beden sağlığının merkezi beyin sağlığıdır. Ruh sağlığı güçlü bir maneviyat, iman, itikat demektir.

Beyin sağlığı beyni etkili kullanmakla mümkündür. Kesintisiz zihni faaliyet, kesintisiz öğrenme süreci içinde olmak. Zihni aktivitede beyin daha fazla kan alır. Hücreler canlı kalır. Okuma fiili beyni canlı tutar. Dolayısıyla beden de canlı kalır.

Beynini kullanmayanlar, kişisel gelişime karşı olanlar 60’ından sonra alzaymır (demas-bunama) hastası oluyor.

Dava adamı demiştik ya... Hasletleri, hususiyetleri öğrenmekle, yani okumakla öğrenilir.

Sebat, metanet, irade gücü, sanat, edebiyat, estetik, fikr-i icadi, teşebbüs-ü şahsi, rol model alınan, teknolojiyi iyi kullanan, hadiselerin zahirine göre değil arka planını okuyabilen, feraset, basiret sahibidir.

Gaye-i hayali (vizyonu) davası olandır, büyük düşünendir. Büyük düşünme dünya saltanatı için değil daha çok insana faydalı olmak adına imkânlara sahip olma aşkı olan demektir...

Dava adamı olacak kişi kabiliyetlerini azami seviyede geliştirmeli. Meraklı olmalı. “Merak ilmin hocasıdır” gerçeğini bilmeli.

Hayatta önem ve öncelikleri doğru sıraya koymasını bilmek kişisel gelişimin konusudur.

Moral motivasyonu yüksek insan etrafına da pozitif enerji neşreder.

Her şeye karşı olan kronik muhalifle psikopatlar ruh hastalarıdır.

Kendini de başkalarını da zehirler.

Motivasyon aşk ve şevk demektir.

İşinde aşk ve şevkin zevkini bulamamış insan kendine de yaşadığı ortama da yüktür.

Bir insana moral ve motivasyon kazandırmak “kişsel gelişim”in konusudur.

İnsan her sahip olan potansiyelin açığa çıkarılması, kullanılması, işe yaraması için “kişisel gelişim”i insan-ı kâmil süreci olarak kabul etmelidir.

Dışarıdan ahkâm kesen bilmediğini bilmeyenlere itibar etmemelidir.

“Her şeyin iyisine bak” kaidesini hayat felsefesi olarak kabul etmek gerekir.

Kişisel gelişim kapsamına giren mümkün olan birden fazla alanda kabiliyetleri geliştirmek için uğraşılmalı. Hele bizim kuşak ihtiyarlar gurubunun alzaymır hastalığına yakalanmadan daha fazla alakadar olmalı.

Hayatının son dönemlerinde hayatı kendine de başkalarına da yük olmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum