Denizli’de beklenen müjde

1943’te Denizli bir haberle çalkalanır. Yüz yirmi altı talebesiyle Bediüzzaman Denizli Hapishanesine getirilmiştir. Gizli İslamiyet düşmanları günden güne genişleyen Nur dairesinden şiddetle rahatsız olarak çevirdikleri entrikalarla Üstadı, talebeleriyle birer cani gibi yakalayarak elleri kelepçeli Denizli hapsine sokmuşlardı. Hapishanede tam bir tecrit, kimseyle görüştürmeme, her türlü hakaret ve eziyetler vardır.
Baskı ve zulüm o derecededir ki; üstad “Eskişehirde bir ayda çektiğim eziyeti bu denizli hapsinde bir günde bana çektirdiler” Zalimler üstada ve Nur talebelerine idamlıklar gözüyle bakmakta ve etrafta idamlıklar havası estirmektedirler.

Üstada ve talebelerine İsnad edilen suç ; “cemiyetçilik, Risale-i Nur’larla halkı ifsad etmek, halkı hükümet aleyhine çeviriyor, inkılâpları kökünden yıkıyor, Mustafa Kemale deccal, din yıkıcı, süfyan diyor, Bunu hadislerle ispat ediyor.” Gibi bir sürü bahaneler ve planlarla itham edilerek Kastamonu’dan Denizli Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilir.
Risale-i Nurlarla bu milletin imanına hizmeti gaye edinen Nur talebelerinin sadece bu eserlerle iştigal etmelerinin cemiyetçilik manasına girmeyeceği, aksi halde belli çerçevedeki eserlerle iştigal eden ve meşgul olan bütün okulların ve mesleklerin ve kurumların cemiyetçilikle itham edilmelerinin gerekeceği bunun manasız olduğu uzun müdafaalarla ispat edilir.

Yine Risale-i Nur’ların bütün dünyayı hayır ve salaha sevk eden bir hakikatler manzumesi olduğu bu asır ve gelecek asır, İslam âleminin ve bütün insanlığın dertlerinin ilacı Risale-i Nurlar olduğu Mahkemelerde haykırılır, ilan ve ispat edilir.(Bu gün bu gerçekler gün gibi ortaya çıkmış bulunmaktadır. Dost ve düşman Risale-i Nur’un hakkaniyetini teslim etmekte ve bütün dünya onu okumaya ve anlamaya ve gerçek huzuru bulmaya çalışmaktadır.)

Bütün insanlığı ve insaniyeti alakadar eden ve iki hayatın saadetini mahfetmeye çalışan dinsizlik, imansızlık ateşini söndürmeye matuf ve milyonların imanını kurtaracak, nuruyla gelecek asırları kuşatacak ve dünyaya sulhu umumiyi getirmeye vesile olacak, Kur’an’dan süzülen ilmi, imani hakikatlerin, Mustafa Kemal gibi fani ve dünyadan alakası kesilmiş şahıslarla bir ilgisinin olmadığı ve olamayacağı izah ve ispat edilmiştir.

Ankara’da yüksek âlimlerden müteşekkil bir ehl-i vukuf, risaleleri satır satır tetkik olunur. Ve Ehli Vukuf tarafından“Bediüzzamanın siyasi bir faaliyeti yoktur, O’nun mesleğinde cemiyetçilik ve tarikatçılık mevcut değildir eserleri İlmi ve İmana dairdir, Risale-i Nur’lar Kur’an tefsiridir.”diye rapor verilir.
Neticede Bediüzzaman büyük bir müdafaa yapıyor. Nihayet Mahkeme 944 te 199/136 sayılı beraat kararını veriyor.

Bediüzzaman ve talebelerinin bir kısmı dokuz ay hapiste kaldıktan sonra beraat kararı üzerine tahliye edilirler. Üstadı bu arada zehirliyorlar. Şehit Hafız Ali (R.H) bahsinde anlattık.
Hasan Feyzi üstadla görüşmeye çalışır. Beklediğim Zat bu mudur? Ama hapiste görüşmek mümkün olamaz. Risaleleri inceleyen Mahkeme heyetinin zabıt kâtibi kendisinin mürididir. Kitapları bir bir kendisine getirir. Risaleleri okudukça gönlü ve gözü açılır. Hakikatlere kısmen vakıf olur. Okudukları müjdesini doğrulamaktadır. Mahkeme günlerini iple çekmektedir Hasan Feyzi abi. Görüştürmedikleri ve görüşmeye imkân ve fırsat vermedikleri üstadı, uzaktan görme imkânı bulacak mümkünse selam verip ona hürmetlerini ve bağlılığını ifade edecektir. Mahkemeye elleri kelepçeli sevk edilerek yolda götürülen Üstadla ilk defa karşılaşır ve selamlaşır.

Üstadın ciddi ve vakarlı yürüyüşü, feleğe baş eğmeyen dik bakışı, idamla yargılanırken bile ölüme meydan okurcasına sarsılmayarak dik duruşu ve etrafına tebessümle bakması, cübbesi ve sarığıyla Denizli caddesinde yürütülüp götürülmesi esnasında ki celadet ve şehamet-i merdanesi Hasan Feyziyi dilhun etmiştir.

Yürür üstadının arkasından, süzülür gözlerinden yaşlar, kalbi ağlar dili çözülür, kalemi çağlar.
“Kaldıramaz sana kimse el
Bağlıyoruz bizler sana candan bel
Dünyalara sensin ümit ve emel
Ey ziyayı rahmet-i alem Risale-i Nur.
 Sen ordu kurmazsın erle uşakla
Savaşmazsın öyle topla, bıçakla
Nurı-unla şu asrı tutup kucakla
Ey şimdi Rahmet-i Âlem Risale-i Nur.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.