Tülay KARATEKİN

Tülay KARATEKİN

Çadırda ilk gün-Deprem yazıları II

Çadırda ilk gün, ilk gece… Ömrüme değişik bir üslupta yazılmış dizeler bunlar. O denli yabancı, o denli soğuk ve eğreti duruyorduk ki beyaz bez parçasının içerisinde. Koliler, battaniyeler, sobalar… Babamın üzerindeki kırmızı monta dair hiçbir anımız yoktu mesela, üzerimdeki lacivert hırka, annemin ayağındaki terlikler hiç biri bize ait değildi; çünkü izimizi de kokumuzu da taşımıyordu hiçbiri.

Çadırda ilk gün, ilk gece… Bu satırları, üzerinde hilal-i ahmer bulunan beyaz bir çadırın içerisinde yazıyorum. Yeni yaşam merkezimize alışmaya çalışıyoruz. Sadece kendi çevresini ısıtmakla meşgul bir elektrikli soba, bir somya, üzerinde iki battaniye, dört kişi ve çadırda geçirilmeyi bekleyen upuzun bir gece. Ve tabii ki soğuk, iliklere işleyen cinsten; öyle ki her şey buz kesmiş. Gözbebeklerimiz bile. Tek amaca yönelmiş gözlerimiz; oluk oluk kaygı akıtmakla meşgul bakışlarımız var.

Bu günlerde birbirimize daha sık bakıyoruz onu fark ettim, konuştukça da istisnasız hep o dehşetli ânı konuşuyoruz. Tekrar tekrar yâd ediyoruz, defalarca, her saat başı… Her seferinde babamın, ‘unutmaya çalışalım, kapatalım bu bahsi’ demesine rağmen bizzat kendisinin, aynı bahsi açması kadar karışık bir vaziyetteyiz. Yerde soğuk, havada soğuk, ağzımızdan çıkan buharların gölgesinde konuşuyoruz. Konuştukça, konuşuyoruz mevzu hep aynı… Kelimelerimizle sarmaya çalışıyorken yaralarımızı, destek alıyoruz sırtlarımızdan. 

Elektrikli soba, üç adet kırmızıçizgi,  çizgiler pullandıkça gözlerimizi yakan bir kızıllık yayıyor; çadırdaki gölgelerimiz de büyüdükçe büyüyor. Perde kırık beyaz, fonda soğuk, başrolde biz…

Neler öğretir bu ders bize, daha neler…
Ayakkabılarımızın çadırın dışında soğuktan yere yapışabileceğini, uyuduğunuz yerde buz kristalleriyle göz göze geldiğinizde ellerinizle onları yok etmeye çalışırken, içten içe sıcak bir odada uyumak istemenin şu an nasıl da imkânsız olabileceğini öğretir.
Size gönderilen yardımlar aracılığıyla yardımlaşmanın mahiyetini öğretir. Her yıl bir vasıta ile evinize uğrayan Kızılay’a yardım zarflarının içine bozuk paralar atıp geçiştirmemeyi öğretir. Hilal-i ahmer’in kaç tarihinde kurulduğunu öğretir; çünkü 1868’le açarsınız gözlerinizi.

Çadırda ilk gün ve geçirilmeyi bekleyen upuzun bir gece… Bardaksız su içmeyi, çanaksız yemek yemeyi öğretir. Yemek kuyruğunda beklemeyi, günlerce banyo yapmamayı, hazır sularla el yıkamayı öğretir.

Sadece yirmi beş saniyede eşyanın, aslında size ait olmadığını öğretir. Bir türlü sığamadığınız yüz elli, iki yüz metre karelik evlerinizin yerle yeksan olmasıyla on yedi metre karelik bez parçası içerisinde yaşamayı öğretir. Koridorsuz, antresiz, balkonsuz; fermuarlı yaşam merkezinizden adımınızı dışarı attığınız an toprakla temas etmeyi öğretir.

Hayat karşısında aslında ne kadar da gereksiz mevzulara içerlemiş olduğunuzu öğretir. Şikâyet etmemeyi, sızlanmamayı, şükretmeyi, sabrı ve en önemlisi de Yaradan’ın gazap sıfatını öğretir.

Evinizin direği babanızın, gözlerindeki umutsuzluğa korkuyla eşlik etmeyi öğretir. Tebessüm etmeyi unutmayı, geleceğe dair plan yapmamayı, sade ve sadece doğan günü yaşamayı öğretir.

Dünya üzerinde sahibi olduğunuz hiçbir şey sizin değil dostlarım uyanın! Turşular kurduk, odun kırdık, kömür yığdık, temizlik yaptık, duvarları boyadık, pencereleri yeniledik… Ne kadar da hazırdık aslında biz kendimizce kara kışa! Bütün planları yapmış, bütün hazırlıkları tamamlamıştık hâlbuki. Ama unuttuğumuz bir şey vardı ki; o da esas planın yukarıda olduğuydu.

Çadırda ilk gün ve geçirilmeyi bekleyen upuzun bir gece…
Gün gelir tüm acılar biter, insanlar ayılır, her şey unutulur, elektrikler gelir, sular ısınır, buzlar erir, ümit edilir, derken bahar gelir ve biz toparlanırız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum