Bu sese kulak verin

Anarşi ve terörü ortadan kaldırmanın sadece silahla olmayacağı 25-30 senelik tecrübeyle anlaşılmıştır. Hem teröre karışan insanlar, hem de terörü ranta çevirmek isteyen çeşitli gruplar var. İnsanlar niçin başkasını öldürür? Niçin başkasına zarar verir? Niçin gencecik insanların ölümlerine seyirci kalır? Bunun sebeplerini iyi araştırmak gerekir. Bunun sebeplerini ve çözüm yollarını bulmadıktan sonra, terörün bitirilmesi mümkün değildir. Yani sivrisinekleri öldürmekle baş edemezsiniz. Bataklığı kurutmak gerekir. Sivri sineklerin doğup büyüdüğü, beslendiği bir ortam var. O ortamı değiştirmek gerekir.

Artık devleti idare eden insanların, yıllardır silahla halledilemeyen bu konuya biraz da bu açıdan yaklaşıp bu konudaki teklifleri ciddiye almalarının zamanı gelmiştir. Her geçen gün maddi ve manevi zarar artmakta, nice vatan evlatları şehit olmaktadır. Terör ile, savaşı birbirinden ayırt etmek gerekir. Terörle savaş taktikleriyle baş edilemez. Bu da tevile yer bırakmayacak şekilde açığa çıkmıştır artık.

Bu ülkede son yüzyıldır bir ses yükseliyor. Ama kimileri bu sesi kısmaya çalışırken, kimileri yok etmeye çalışıyor. Bu sesi duyması ve kulak vermesi gerekenler ülkeyi idare edenlerdir.

Bu ses, 1960 yılında vefat eden vatanı, milleti için her türlü fedakarlığı yapan ama yine de tam olarak anlaşılamayan Bediüzzaman Said Nursi’nin sesidir. Eserleriyle ülkemizin insanlarına, idarecilerine ve idare edilenlerine mesajlarını vermeye devam ediyor. Milyonlarca insan, bu sesi duyuyor. İstifade ediyor. Ama topyekün bir dönüşümü sağlayacak güçte olanlar bugüne kadar nedense hep kulaklarını tıkadılar bu kudsi sese.

Ne diyor bu ses?

Bu ses diyor ki, bizim düşmanımız üçtür: Cehalet, fakirlik ve ihtilaf. Cehalet kavramı açılması gereken bir kavramdır. Cehalet burada okur yazar olmamak manasında değildir. Cehalet, insanların Yaratıcısını bilmemesi, dinin emirlerine ve yasaklarını bilmemesi, onun cahili olmasıdır. Bugün ülkemizin zenginliklerini hortumlayanların hangisi üniversite eğitimi almamış. Dağa çıkan teröristlerin çoğu üniversite mezunu. Bu yüzden cehaletten kasıt, insanların Rabbini bilmemesidir. Bu ülkede insanlar dinden uzaklaştırılmak için her şey yapıldı. Ve kabul edelim ki, ekilen bu dinsizlik tohumları acı meyvalarını hala veriyor.

Bunun için Bediüzzaman’ın cehaletten kurtulmak için önerdiği şey derhal uygulanmaya konmalıdır. Anarşiyi önlemek için devlet bu sese kulak vermelidir. Buna göre, insanlara üniversitelerde sadece fen bilimlerinin eğitimi verilmemelidir. Bu eksik olur. Hem din ilimleri hem fen ilimleri okutulmalıdır. Çünkü sadece fen bilimlerini okuyan insanlar, Rablerini tanımayan, dinlerini öğrenmeden yetişirlerse, hileci ve şüpheci olurlar. Zekidirler. Ama zekalarını sahtekarlık için kullanırlar. Devleti dolandırmak için kullanırlar. Aynı zamanda Rabbini tanımayan, din ilimlerini öğrenmeyen insanlar merhametli olmazlar. Çünkü onlar, “Merhamet edilmeye merhamet edilmez” hadisi-i şerifinin anlamını bilemezler. Çünkü onlar, “Haksız yere bir insanı öldürmek ve bozgunculuk yapmak bütün insanları öldürmek gibidir” ayetinin manasına göre hareket edemezler. Sadece fen ilimlerini okuyan kimseler, başkalarının hakkına hukukuna hürmet etmeyi de bilemezler. Haksızlık ve zulüm onların vazgeçilmez nitelikleri olur. Bunlar güvenilir bir insan da olamazlar. Çünkü onlar, dinin prensiplerini bilmediklerinden, “Müslüman elinden ve dilinden başkaların güvende olduğu kimsedir” Peygamber fermanın manasından mahrumdurlar. Sadece fen ilimlerini okuyanlar, haram ve helalin ne olduğunu bilmezler ve bu yüzden helal olanı yapıp, haram olandan uzaklaşayım diye bir kaygıları olmaz. Yine sadece fen ilimlerini okuyanlar, Allah’a itaat etmediklerinden kullara da, ülkenin kanunlarına, nizamlarına da uymayı akıllarının ucundan bile geçirmezler. O halde bu konularda cehaleti fen ilimlerinin yanında din ilimlerini öğreterek gidermek mümkündür. Merhametli, şefkatli, güvenilir, saygılı, itaatkar insanlar ancak Rabbini, dinini bilen insanlardan çıkar.

Diğer taraftan, ülkemizin anarşi, terör ve kargaşaya sürüklenmesinde yoksulluğun önemli bir rolü vardır. Yoksul insan, istismara en çok müsait olan insandır. Bu yüzden kalkınmadan nasibini almamış bölgelerimizle ilgili projelerin ciddi bir takiple bir an önce uygulamaya sokulması gerekir. Doğu ve güneydoğu ile ilgili ayrılan paraların, daha önceleri olduğu gibi birkaç kişiye gitmesi engellenmelidir. Yatırım için kendilerine para verilen kimseler gerekli yatırımları Güneydoğu ve doğuya değil Akdeniz ve Ege sahillerine yaptılar. Bunlardan da kimse hesap sormadı. Bu yanlışlık bir daha yapılmamalı. Bölgedeki işsiz insanların iş imkanına kavuşturulması, istihdam sağlanması için ciddi yatırımlar, ciddi takip şartır. Diğer taraftan fakirliği önlemenin bir yolu da zekat ve sadakalardır. Toplumuzun şuurlu Müslümanları zekat ve sadakalarıyla terörün tuzağına düşecek gençlerimize ulaşmalı, onlara Allah için yardım elini uzatmalıdır.

Son olarak, bizi hançerleyen, teröre zemin hazırlayan unsurlardan birisi de ihtilaftır. Asker, sivil ve sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar aynı hedef üzerinde birleşmelidir. Her kafadan bir ses çıkarsa mücadele etkili olmaz. Bir de toplumun fertleri arasındaki ırk farklılıklarını körükleyenlere prim vermemek gerekir. Devletin ırkçılık çağrıştıran politikalardan derhal vazgeçmesi gerekir. Bu ülkede yaşayan herkes  vatandaştır. Dini, siyasi görüşü, ırkı farklı olabilir. Bunun yenmenin de tek çaresi yine fen bilimleri eğitiminin yanında din bilimleri eğitimidir. İslamiyetin cahiliye ırkçılığını ortadan kaldırdığını, arabın arap olmayana, Türkün Türk olmayana hiçbir üstünlüğünün olmadığını, üstünlüğün Allah katında ancak “takva” ile olduğuna inanmayan insanların bu fikirden vazgeçmeleri mümkün değildir. Bu yüzden liselerde din dersi saatleri mutlaka artırılmalı, üniversitelerde her bölümde mecburi din bilimleri dersi konulmalıdır. Hem de bu, üniversite tahsili boyunca öğretilmelidir.

Bunlar vatanını ve milletini seven bir insan olarak benim tecrübe ettiğim, faydalandığım ve samimi olarak dile getirdiğim düşüncelerimdir. Okullarda değil de, çeşitli yerlerde üniversitede okurken din bilimlerini öğrenen, rabbini Tanıyan insanların merhametli, saygılı, güven veren, insanlara zulmetmeyen, terörü bulaşmayan, itaat eden insanlar olduğunu gördüm. Lütfen araştırma yaptırınız. Eğer haklı çıkmazsam geliniz bana her türlü cezayı veriniz. Buna razıyım.
 
[email protected]

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum