Birinci Sözü anlayabildik mi?

“Risâle-i Nûr’un künhüne ben bile vakıf olamadım” der Bediüzzaman Hazretleri… “Künh” kelimesi, “içyüz”, “kök”, “öz” gibi anlamlara geliyor ıstılahta.

 

Risâle-i Nûrların müellifi olan Bediüzzaman, bu eserlerin iç yüzüne tam manasıyla vakıf olamadığını söylüyorsa, herhalde bizler de bugüne kadar anladıklarımızla yetinmemek, bu eserlerin değişik mana tabakalarını keşfetmek için tefekkür yolculuklarına çıkmak zorundayız.

 

Tam da bu niyetle ve nazarla, “Besmele”nin önemini anlatan Birinci Söz adlı eserin ilk cümlesine baktığımızda, karşılaştığımız mana tabakalarının çeşitliliği adeta başımızı döndürür, hayretten hayrete düşürür bizi.

 

Risâle-i Nûr eserleri Kur’ân-ı Hakim’in sonsuz mana tabakalarına doğru seyahat eder her cümlesinde. Bir keşşaf dalgıç gibi âyetlerin derinliklerine dalan her cümle, içinden geçtiği Kur’ânî anlam okyanusunun yaldızlarıyla yaldızlanır, renkleriyle boyanır ve kokularıyla kokulanır her seferde.

 

İşte Risâle-i Nûrlarda görünen bu anlam zenginlikleri ve güzellikler zâti değil, şems-ü’ş şumus yani güneşlerin güneşi olan Kur’ân-ı Kerim’in revnekdâr, parıltılı, mücella yansımalarıdır.

 

Risâle-i Nûr’u anlamayı öğrenmek demek, bu eserlerin ayna olduğu Kur’ân-ı Kerim’i de nasıl anlayabileceğimizin ipuçlarını öğrenmek demektir.

 

Adeta bir ön hazırlık yapar gibi, Kur’an tefsiri olan bu eserleri anlamaya çalışarak okuyanlar, onu anlama yöntemlerini iyice öğrendikten sonra, Kur’ân-ı Kerim’in derinliklerinde saklı anlam hazinelerine doğru yolculuğa rahatça çıkabilirler.

Biz de bu yazımızda, Kur’ân-ı Kerim’i anlama yolculuğuna, Birinci Söz adlı eserin ilk cümlesiyle başlayacağız. Öncelikle “Birinci Söz” adlı Risalenin, “Bismillah” hakikatinden bahsettiğini hatırlayalım.

 

Bismillah, neden Birinci Söz’dür peki? Üstelik Birinci Söz’ün ilk cümlesinin ilk kelimesidir Bismillah… İlk cümleyi tekrar hatırlayalım o zaman: “Bismillah her hayrın başıdır.”

Demek ki Sözler, yani Risâle-i Nur eserleri de oldukça hayırlı eserler ki daha ilk kelimede “Bismillah” ile başlıyorlar. Kâinat yani “olanlar” Kâf-Nun fabrikasının bir eseridir. Yani bütün varlıklar “Kün!” sözüyle varlık sahnesine çıkma emrini almışlardır.

 

Kevniyat, kâinat gibi kavramlar, “kün!” (Ol!) sözünden türetilmiş kavramlar oldukları gibi, aslında kâinatın varlık kökeni de “Büyük Patlama” dedikleri “Kün!” hitabı olmaktaydı.

O halde Birinci Söz, her zaman için Allah’ın sözüdür. Çünkü O, “ol!” demeden hiçbir şey olmaz. İncil’de geçen, “Başlangıçta söz vardı” ifadesi de böyle bir hakikati gözler önüne serer aslında.

 

Bismillah ise, “Allah’ın bütün isimleriyle” bütün kevniyatı bağlayan bir bağ gibidir. Kadîr-i Hakîm “ol!” kelamıyla vücud-u hâriciye sevk ettiği varlıklara, esmâ-yı hüsnâsının tecellisiyle bir harici vücud elbisesi giydirir.

 

İşte “Bismillah” bu manada da her hayrın başıdır. Tam da bu noktada 13. Lem’a’da geçen bir ibare bu birinci cümleyi de açıkça tefsir eder:

“Adem şerr-i mahz ve vücud hayr-ı mahz olduğunu, ehl-i tahkik ve ashab-ı keşif ittifak etmişler.”

 

Vücud, hayr-ı mahz olduğuna göre, birinci cümlede geçen “hayr” kelimesi “vücud” kelimesini de karşılayan bir kelimedir.

O halde bu ilk cümleyi, “Bismillah her vücudun başıdır” olarak da anlayabiliriz. Yani “Esmâ-yi Hüsnâ, bütün mevcûdların başıdır, o isimler tecelli etmeden o varlıklar var olamaz” Bu manayı destekleyen 32. Söz’ün Birinci Mebhas’inde geçen şu ibarelere dikkat edelim:

“Bütün mevcûdâtın hakaiki, bütün kâinatın hakikati, esmâ-i İlâhiyeye istinad eder. Herbir şeyin hakikati, bir isme veyahut çok esmâya istinad eder.”

 

Görüldüğü gibi, Sözler adlı eserin sonu da başı da birbirine ince anlam bağlarıyla bağlanmıştır. Risâle-i Nûr’un farklı farklı yerlerdeki izahları birbirini açıklar niteliktedir.

Bismillah, (Allah’ın isimleri), her hayrın yani hayr-ı mahz olan “vücudun”  da başı olduğuna, bütün mevcûdât da Allah’ın isimlerine istinad eder. 

 

O halde beşerin esmâ-yi hüsnâya dayanan bütün işleri de vücûdi olmaktadır. Kâinattaki isimlerin tecellilerini inkâr eden küfür ise en büyük şer olduğundan vücûdî değil ademîdir.

Risâle-i Nûrlar, esmâ-yi Hüsnâ hakikatine daha başlangıçta “Bismillah” ile dayandıklarından vücûdidirler. Üstelik iman hakikatlerini ispat etmek sırrıyla Vâcib’ül Vücuda istinad ederler.

 

Lemalarda denildiği gibi “Bâkinin âyineleri bir nevi bekaya mazhar” olacağı için, varlığı zorunlu olan “hakiki vücuda” kapsamlı bir âyinedarlık yapan Risâle-i Nûr adlı eserler de orijinal kelime ve harfleriyle aynen muhafaza edileceklerdir.

 

Bütün Risâlelerin başı da Birinci Söz’dür. Risâle-i Nûr Külliyatı, Sözler adlı eserden doğmuştur ve genel olarak bütün Nur eserlerine Sözler denir. Bu mânaya uygun olarak Risâle-i Nûr eserlerinin “hayırlı” eserler oldukları da ortaya çıkar:

Evet, beş on sene hem imanını, hem başkalarının imanlarını kurtarmak niyetiyle zevkli, tatlı, hayırlı, kudsî bir hizmet ve yüksek bir ubudiyet-i fikriye yüzünden beş on ay zahmet çekmek, medar-ı şükür ve iftihardır. (13. Şua)

 

Bismillah her hayrın başıdır, cümlesinde Cenab-ı Hak’kın isimlerinin tecellisiyle var olan her varlığın yaratılma hikmetinin de “hayr” olduğu anlatılır.

Onuncu Söz’de “Hayr-ı mutlaktan hayır gelir, Cemîl-i Mutlaktan güzellik gelir, Hakîm-i Mutlaktan abes birşey gelmez” denilir. O halde esmâ-yi hüsnâdan gelen her şey hayırdır.

 

On İkinci Mektup’ta da  “Halk-ı şer şer değil, belki kesb-i şer şerdir” denildikten sonra şu hüküm ortaya konur: “İşte, kâinattaki şerlerin, zararların, beliyyelerin ve şeytanların ve muzırların halk ve icadları şer ve çirkin değildir; çünkü çok netâic-i mühimme için halk olunmuşlardır.”

O halde “Bismillah her hayrın başıdır” cümlesi, “esmâ-yi hüsnânın tecellileriyle var olan tüm mevcûdât, şer için değil “hayır” için var olmuşlardır” anlamını da ihtiva etmektedir.

 

Başımıza gelen sıkıntılar, hastalıklar, zorluklar, işte tam da bu manaya uygun olarak “Esmâ-yi Hüsnâ”nın farklı farklı renklerle, parıltılarla, yansımalarla tecelli etmesi anlamına gelir.

15. Lema’daki şu ifadeler bu hakikati açıkça ortaya koymaktadır:

“Cenâb-ı Hak, insana giydirdiği vücut libasını san'atına mazhar ediyor. İnsanı bir model yapmış; o vücut libasını o model üstünde keser, biçer, tebdil eder, tağyir eder, muhtelif esmâsının cilvesini gösterir.”

 

Bismillah her hayrın başıdır, ifadesi bu hakikate de işaret ederek, başımıza gelen olayların aslında Rabbimizin isimlerinin tecellileri olduğunu göstererek haksız şekvamızı da izale eder.

Bu arada cümledeki “baş” kelimesi de anlamlı bir şekilde seçilmiş ya da seçtirilmiş bir kelimedir. 

Bismillah hakikatini her suresinin başında beşere talim eden Kur’an-ı Hakim, Kün kelamına dayanan kâinat kitabında yansıyan esmâ-yı Hüsnâ tecellilerini en güzel anlatan ilahi kitaptır.

 

Kur’ân-ı Kerim, esmâ-yı hüsnâyı o kadar güzel ortaya koyar ki, neredeyse her ayette Cenab-ı Hakkın bir ya da birkaç ismini gösterir.

Bu yönüyle Kur’ân-ı Kerim, şu sahâif-i arz ve semâda müstetir künûz-u esmâ-i İlâhiyenin keşşâfı olarak belirginleşmiştir.

 

O halde Kur’an-ı Kerim hayr-ı mahz olan mevcûdâtın da başı hükmündedir. Eğer kâinatın başı, aklı, kafası olan Kur’an-ı Kerim gitse, mevcûdât ne hâle gelecek? Bediüzzaman

Onuncu Söz’de şöyle anlatır:

Eğer Kur'ân gitse, kâinat divâne olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyâreye çarpacak, bir Kıyâmeti koparacak.

Bu bir tek cümlede, daha pek çok anlam tabakası var elbette. Risâle-i Nur’u yine Risâle-i Nurla anlamaya çalışırsak eğer, hayatımızı nurlandıracak hakikatlere ulaşabileceğiz o zaman.

 

Elbette bu eserleri, mâna-yı harfiyle yâni Kur’ân-ı Kerim’i daha iyi anlamak için okuyacağız. Çok bilenlerin değil de, ilmiyle âmil olan ihlaslıların kurtulduğunu unutmayarak, hayatımızın her anına “Bismillah” ile başlayacak, sonsuzluğa da “Bismillah” ile adım atacağız, inşallah! (OD)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum