Bir kelime bir işlem

Genelkurmay eski Başkanı sayın  Yaşar Büyükanıt sorumluluk stersine girmişe benziyor. Görev süresi içinde   27 Nisan e-muhtırası başta olmak üzere  bazı anti-demokratik girişimlere seyirci kalmıştı. Hatta  bazı girişimlere öncülük  rolü üstlendiği şimdi kendi ifadelerinden de anlaşılıyor. Nitekim e-muhtırayı kendisinin yazdığını itiraf ediyor.Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyen yargı kararlarının istihsalinde ne kadar rolü oldu,  onu henüz tam  bilmiyoruz.

Asker bürokratların hayatlarında yaşadıkları en büyük sıkıntı, herhalde görevde iken kolayca kullandıkları emretme imtiyazını, emekli olduktan sonra  bir anda kaybetmeleri olsa gerektir.

Emretme yetkisini emeklilikle kaybetmiş bir generalin tavan yapmış çılgın tepkisini sayın Hurşit Tolon’nun bir müddet önce internete düşmüş telefon konuşmalarında dinlemiştik.  Sayın Tolon,  yargıya teslimine seyirci kalınmasını adeta isyan ediyordu. Muvazzaf haleflerinin kendisini  koruma ve kollamaları gerektiği beklentisini, telefonun öbür ucundaki muhatabına  şöyle haykırıyordu: “ açarsın valiye telefonu, “bu iş böyle olacak;  yoksa  sıkarım, kırarım onun ayağını” dersin,  şerefsizim gıkını çıkaramaz”.

Benimser veya benimsemezsiniz, şüphesiz bu da  bir kültürdür, bir  davranış kodudur! Emekli bir paşamızdan sadır olmuştur...

Sayın Büyükanıt’ın  geçtiğimiz günlerde  Mehmet Ali Bırant’ın 32. Gün Programında  sarf ettiği bazı sözler, tepki ve öfke dozu bakımından elbette sayın Tolon’un sözleriyle kıyaslanamaz. Fakat sayın Tolon’un telefondaki sözleri ne kadar tehdit ve öfke yüklüyse, sayın Büyükanıt’ın  bazı sözleri de  o kadar yanlış  ve hata yüklüdür.

Siz , bugüne kadar  sekiz yıl önce kurulmuş “AK Parti” adının, “Risale-i Nur Külliyatından bilerek alın”dığını iddia eden bir Allah’ın kulu gördünüz mü? Böyle bir bağlantıyı kuran duydunuz mu?

Ben ne gördüm, ne de duydum...            

Fakat sayın Büyükanıt, açılımı “Adalet ve Kalkınma Partisi” olan ve kısaltılmış haliyle “AK Parti” şeklinde   yazılan kuruluşun adının Risale-i Nur’dan alındığını iddia ediyor.Gerçi  bu iddiayı sayın Birand da yadırgamış olmalı ki, “yani” diyerek, sayın emekli Paşadan sözüne açıklık getirmesini istediğinde, emekli  baş kurmayımız “sanki ordan mülhem diye düşünürüm” diyerek, ilk sözündeki  şecaatten,  biraz ricat  etmiş.

Bir parti, ismini şuradan veya buradan alır, onun bileceği iştir. Fakat   “AK” kelimesinin, Risalelerde bir parti adı olarak  seçmeyi   gerektirecek kadar  sembolleştirildiğine ve  öne çıkarıldığına   ben rastlamadım. Altı bin sayfalık ve yaklaşık  beş milyar kelimelik  Risale-i Nur Külliyatını taradım, sayın Paşanın, “ ak kelimesi risalelerde  çok sık kullanılır” sözünün aksine, bu kelime, külliyatta bir elin  parmaklarını geçmiyor. Onun da birisi cami adı olarak, birisi de ak saçlı nitelemesinde geçiyor.

Sakın kimse,  sayın  Paşanın sarf ettiği bir kelime üzerine polemik açtığımızı zannetmesin. “Bir kelime bir işlem” oyunu da oynamıyoruz Açıklığa muhtaç soru şudur  : Sayın Büyükanıt,  AK Parti adının risalelerden alındığını söyleme ihtiyacını nereden duyuyor? Sayın Büyükanıt, bu sözü sarfederken keşke, maksadını ve ne demek istediğini daha açık ifade etseydi.

Risale- i Nurların,  partilere isim yetiştirmek gibi bir gündemi hiç bir zaman olmadı ve olamaz. Risaleler,  insanı, maddi ve manevi vasıflarıyla gelişmiş gerçek bir insan yapmayı  amaçlar. İnsanlara Müslüman kimlik kazandırma mesleğidir.Siyaset dışı bir sivil toplum hareketidir. Bu eserler, herkes için hayatı insanca ve müslümanca yaşamanın yol haritasıdır. Herkes, risalelerdeki  dersin muhatabıdır.

Risale-i Nur hareketinin  iman ve irfan hareketi olma özelliğini siyasi bir oluşum ve  bir eyleme dönüştürme çabaları bugüne kadar hiç eksik olmadı. Fakat bu iman ekolu, siyaset dışı bağımsız kimliğini herşeye rağmen korumasını bildi.

Sayın Büyükanıt’ın, böyle bir sözü sarfetmesindeki  maksadı henüz bilmiyoruz. Fakat  iktidar partisinin  adının Nur Risalelerinden alındığına ilişkin sözler, Nur  hareketini siyasetin içinde  ve taraf gösterme  olarak algılanmaya açık bir zaaf taşıyor.Bu imajı uyandırmaya kimsenin hakkı yok. Zira müellifinin ifadesiyle “ Nurların her dairede muhtaçları vardır.” Bu yüzden  risalelelerdeki iman dersi tahdit ve tekel altına alınmaz.

Herkesin faydalanmasına açık risale metinlerini , sayın Büyükanıt dahil, hiç kimsenin siyasi emellerine ve mesajlarına malzeme yapmaya hakkı bulunmamaktadır.

Moral Haber

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum