Selahattin GEZER

Selahattin GEZER

Bediüzzaman ve vekilleri…

Öğrencinin okulda eğitim gördüğü öğretmenini sevmesi, sonraki yıllarda hatırlaması - anması diğer öğretmenlere aldığı tavırdan ya da onları kabul etmemesinden dolayı değildir. Ayrıca diğer öğretmenlerin emeğini tecrübesini yok saymak ve saygı göstermemek hiç değil. Bilakis gördüğü eğitime, üzerinde emeği olan kişiye nankörlük etmemesidir… Üstelik başka sınıfların öğretmenlerinden ödev alsa kendi öğretmeninin verdiği ödevden geri kalır. Her öğrenci kendi öğretmeninden ödev alır. Öğretmenin verdiği ödevi layığı ile yapan zaten bütün öğretmenlerin hedefine hizmet etmiş olur…

Her Müslüman bütün evliyaları, Allah dostlarını hayatlarını İslam’a adamış büyük insanları sayar ve sevmesi lazımdır. Bir gerçek daha var ki; eserleri ya da fikriyle kendi hayatına ışık tutmuş Kur’an’a sımsıkı sarılmasına vesile olmuş insanı bir başka sever, çünkü hayatına etki eden o olmuştur.

Her inananın hedefi; manevi huzur ve enerji yaşatan, her hakikati ilâhî buyruk olan ve başlara taç, gönüllere ilaç Allah kelamı Kur’an’ı daha iyi anlamak ve yaşamaktır... İhtiyaç şiddetli olunca, Allah, her asra takvayı esas almış,  dünyadan ve âhiretten el etek çekmiş manevi sahipleri gönderdi; hiç biride Kur’an ve sünnetten ayrılmadı.  Bu mübarek zatlar, yüksek imanla, Kur’an’dan elde ettikleri hakikatleri, başta kendileri yaşarken etrafındakilerin de yaşamasına vesile olmuşlardır…

Asırların en dehşetlisi ve iki büyük cihan harbinin - kıyametinin ölüm kusan bombaları ve mermileri sonunda alçakça atılan atom bombasının yaşattığı tahribat ve fenden felsefeden gelen dalalet, ayrıca her türlü imansızlığı bünyesinde barındıran Yirminci Asrı kendisi gibi çileli bir insan sırtına yüklendi ve yeniden İslam’ın ve imanın inkişafı için acılar dolu yola çıktı...

Her çilenin hedefi olmuş Bediüzzaman, bütün işkencelere rağmen, Kur’an’a şuurlu talebe olması ve ömrünü müdafaasına feda etmesi, Sünnet-i Seniyyeyi vazgeçilmez hayat tarzı görmesi, insanlığın imanını kurtarma davasından vazgeçmeyerek, iman hakikatlerini akılda şüphe koymayacak şekilde izah ve ispat etmesi ve bizlerin de imanına vesile olmasından dolayıdır bizim O’nu sevmemiz ve reçetelerini okumamız... Bize öğretmen olmuş ve onun dersi ile hayatımız aydınlanmıştır… Diğer öğretmenleri de sevmekle beraber davamıza ve ödevlerimize sımsıkı sarılmaya devam edeceğiz…

Bediüzzaman; ben öldükten sonra ne halleri varsa görsünler davasını bizlere bırakmamış. Hayatında Kur’an ve iman hakikatleri için nasıl en müdakkik şekilde hizmet vermiş ve yaşamak gayesi yapmış, vefatı sonrası içinde aynı heyecanı ve hassasiyeti göstererek vekiller tayin etmiş… Davasına inanan vekil bırakır. Ehli dünya bile temelsiz ve beş para ehemmiyeti olmayan davaları ve hedefleri için kendilerinden sonra birilerini düşünür, sonrasında ise el üstünde tuttururlar… Bazı insanları sırf babalarımıza dost oldukları için sevmemizi emreden bir inancımız var… En çilekeş bir dönemde, hiçbir sıkıntıya boyun eğmemiş, üstelik bizler o dönemde olsa idik, asla yerine getiremeyeceğimiz bir sadakatle, zulme uğramış Üstadımız’a hizmette kusur etmemiş ağabeylere sırf bundan dolayı muhabbet etmek bizimde sadakat sınavımız olacaktır... Nurların neşrinde ve en ücra köşelere yayılmasında hizmet etmiş ağabeyler, vekiller-varisler, zor zamanların civanmertleri olarak muhabbeti fazlası ile hak ediyorlar…

Bediüzzaman; nasıl sadeleştirme işine sıcak bakmamış ve aslının korunmasını vasiyet etmiş, aynı şekilde üstadın hizmette hareket tarzını yakinen bilen ve ruhlarına nakşeden mutlak vekil ağabeyler de vasiyetidir. Vasiyetin sadece bir kısmına canla başla sahip çıkıp, diğer kısmına sahip çıkmamakla gerçekten iman-i meselelerde her müşkülümüzü halleden üstadımıza gereken teşekkür yapılmamış olur.

Bir meselede herkes konuşacak ve söz sahibi olacak, iman ve Kur’an davasına ömür vermiş, çilesini çekmiş olanlar konuşmayacak; çok tezat ve hiç vicdani değil. Üstelik konuşanlar ve tavsiyede bulunanlar her türlü sınavı başarıyla vermiş, acıların tezgâhından sabırla geçmiş, ağır imtihanları sadakat ve ihlâsları ile bertaraf etmiş…

İman hizmetinde nurun etrafında pervane olmuş ağabeyleri tanımayacaksın, rahatta eserleri tanımış ve çilesini çekmemişleri baş tacı edeceksin... Vicdanı devreye sokarak bunu rahatlıkla kabul ediyorsanız bizde ederiz…

Haydi diyelim siz daha iyi anlıyorsunuz risaleleri ama unutmayın! Anladığınız Risale-i Nurları Allah’ın inayeti ile yazan Üstadımız ağabeylere kıymet verdi, bizlerin de amasız, fakatsız aynı değeri vermemiz gerekmez mi? Zaten sadece ağabeyleri de değil kendilerini Kur’an ve iman hizmetine adamış bütün nur talebelerini sevmemiz okuduğumuz hakikatlerin gereğidir. Bu eserler, sadece Allah’ın rızasını göstermiyor; sadakati, ihlâsı ve kadirşinas olmayı da gösteriyor. İman terakki ettikçe, sadakatte terakki ederse küffarın pençesinden daha çok insan kurtarırız…

Mum ışığı lüks lambasıyla yarış yapar ise gülünç duruma düşer... İman aynı zamanda haddi bilmektir. İman ve kuran hizmeti yapılırken şeytanlar da boş durmuyor… Bölüp parçalama işinde kıdemli olan şeytan, sürekli yeni hileler ile ehli imanı oyuna getirmeye çalışıyor… Risale-i Nurları neden okuyorsunuz ya da vekillik - ağabeylik meselesinde itirazlarda bölüp parçalamak için bir tuzaktır. İmanda terakki etmiş bir insanda zaten bu tuzakları görür.

Bir rivayet-i celî var: Resulullah (asv) buyuruyor: "Kıyametin kopmasına bir gün kalsa, Cenab-ı Hakk o günü uzatır; o zat (ahir zamanda gelecek zat, varis-i etemm-i Peygamberi) gelir, vazifesini yapar gider; sonra kıyamet kopar. O zattan sonrasında hayır yoktur." Demek "hayatınla hayatım devam edecek" buyurdukları zatların hayatta bulundukları devre nur-u hakikatın altın çağıdır.

Son söz: Vefat etmiş bütün ağabeylerimize yüce Allah’tan rahmetler dileriz… Hayatta olanlara özelikle Hüsnü Bayram ağabeyimize sağlıklı uzun ömür dileriz... İlerleyen yaşına rağmen Nurlar’a hizmeti hayran bırakacak gayrettedir. Eee ağabey olmak kolay değil. Zerreler ile yıldız ile Allah’ı ispat eden bir zat, hizmetine sıradan insanları vekil tayin etmez. Keşke ağabeylerin geçtikleri sadakat sınavından bizler de bütünlemeye kalmasak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum