Bediüzzaman: Birisi bir kitabı bitirse veya başlasa 'müftihâne' veya 'mahtumâne' vermek âdettir

Bediüzzaman: Birisi bir kitabı bitirse veya başlasa 'müftihâne' veya 'mahtumâne' vermek âdettir

Onun yazdığı Asâ-yı Mûsâ'nın tashihini bitirdiğim aynı vakitte, mahtumânesi olarak bu üzümün gelmesi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin EMİRDAĞ LAHİKASI-I adlı eserinden bölümler.)

Merhum Büyük Ali'nin tam vârisi ve tam bir sistemi ve merhum Abdurrahman'ın tam misli ve halefi ve mübareklerin pehlivanı ve kahramanı Küçük Ali'nin iki büyük ve pek güzel hediye-i Nuriyesini aldık. Fakat Zülfikar'ın âhirinde Hizb-i Nuriyenin parçası yazılmamış; o parçayı da o harika kalemiyle yazsın, bana göndersin.

***

Memleketimizde medrese talebelerinden birisi bir kitabı bitirse veya başlasa, bir tatlı veya yemek "müftihâne" veya "mahtumâne" diye vermek âdettir.

Aynen bu kaideyi Kâtip Osman'ın üzümünde gördük. Onun yazdığı Asâ-yı Mûsâ'nın tashihini bitirdiğim aynı vakitte, mahtumânesi olarak bu üzümün gelmesi, tatlı bir lâtife ve şirin bir hatıra-i hayat-ı medresiyye oldu.

Nurda şefkat esas olmasından, hanımlar o cihette ileridir ve Nurlara ciddî yapışıyorlar. Ben "kardeşlerim" dediğim zaman, hanım hemşirelerimi kardeşler içinde kastederim. Bütün mektuplarımda onlar dahi muhataplarımdır.