Basirane işler tesadüfü reddediyor-20

Bu kâinatın gidişatına baktığımızda, muntazaman yapılan bütün bu işler mutasarrıfının, her şeyi bilerek yaptığı ve görerek tedbirini gördüğü anlaşılıyor.
En son astronomi bilgilerine göre Güneş sistemimizin, Samanyolu ile birlikte galaksimizin en emin yerine, zihayatların yaşamasını sağlayacak zararlı yoğun ışınlardan uzak bir bölgesine yerleştirilmesinden, ta en küçük bir küçük bir zihayata, ta hadsiz, çekirdek ve habbelere ve nutfe tohumlarına kadar hiçbir şeyin o muhit nazardan gizlenemeyerek her şeylerinin yerli yerinde, kâinatla münasebetleri dikkat alınarak ona göre tanzim ve tefriş edilerek intizamı hakimane ile yapıldığını müşahede ediyoruz.

Güneş sistemimizin ve gezegenlerinin vazifelerini görebilecekleri şekilde, büyüklük ve küçüklüklerine göre yörünge ve muhtelif dönüş hızlarına göre tedbirlerinin görülerek yaratıldıklarını, teshir edildiklerini görüyoruz.
Milyonlarca bitki ve ağaçların hiç birinin hiçbir şeyi unutulmayarak, karıştırılmayarak, diğer nevilerle münasebetleri gözetilerek, her cihaz atlarının yerli yerinde yapıldıklarını görüyoruz.

Hadsiz bitki ve ağaçların biri birlerine münasebetleri içinde, bulundukları iklim şartlarına ve hizmetlerine göre, münasip ve uygun bir şekilde, yaprak, çiçek ve meyvelerinin görerek tedbir edildikleri anlaşılıyor.
Hava, su, toprak ve sair unsurları bibi birlerine imtizaç ettirilerek, biri birin noksasınını ikmal ettirerek, biri birlerine muavenet ettirildikleri anlaşılıyor.

Bütün eşya özellikle bütün canlıların pek çok ihtiyaçları, çok değişik istekleri vardır. O ihtiyaç ve istekleri ummadıkları ve bilmedikleri yerden münasip ve uygun bir zamanda onlara verilmesi, bütün onları gören ve ihtiyaçlarına ilmiyle, kudretiyle cevap vere bir zatın müşahedesi altında olduklarını gösteriyor.

Hiçbir mimar çizdiği bir bina projesinde, görmeden bakmadan, kapıyı, pencereyi, tuvalet ve banyoyu, mutfağı rastgele tesadüfü olarak onları projeye yerleştirebilir mi?
Hangi marangoz görmediği binanın mutfak ve kapılarını hatasız yerleştirebilir. Hangi usta bakmadığı görmediği, civatayı, vidayı gelişi güzel rastgele bir anahtarla tornavida ile açabilir.

Hangi fabrikada dişi veya erkek parça görülmeden ona uygun karşıkı parça yapılabilir. Bütün bu biri biri ile münasebet işler eşyanın aynı anda ihata edilmesi ile hepsinin birden görülmesi ile yapılabilmesi mümkün olan işlerdir.
Her zihayatın ruh ve manevi fıtratına uygun münasip bedenlerinin görülüp biçilerek, vücutlarına giydirilerek yaratıldıklarını görüyoruz.

Her zihayatın yaşadığı çevre şartları görülerek ve bilinerek ona uygun aza ve cihazlarla teçhiz edildiklerini gözümüzle görüyoruz.
Nasıl ki denizaltı su altında, karada veya havada seyredecek bir vasıta, kara ve hava ya göre münasebet ve vazifeleri gözetilerek yapılıyorsa aynen öylede; Sularda yaşayan balıklara yaşayacağı cihazlar, suda rahat seyredeceği şekilde yüz ve yüzgeçler ve pullu libaslar takılırken, karada ve havada yaşayanların ihtiyacı olan el ve ayaklar ve sair uygun cihazlarla ona göre tefriş edilerek yaratıldıklarını gözümüzle görüyoruz.

Her bedenin bütün yönleri bilinerek ile aza ve cihazlarının yerli yerine ve biri birinin vazifesini tamamlayacak şekilde, münasip şekil ve vaziyetlerde uygun büyüklüklerde münasip yerlere görerek hakimane yerleştirildiklerini görüyoruz.
Vücudun hücrelerinden, onlara girip çıkan ölçülü maddelerden tut ta sair alet ve cihazlara ve bulundukları yerlerde, vücudun tümüne fayda sağlayan yaptıkları hassas vazifelere kadar dakik bir nazarla yaratıldıkları anlaşılıyor.

Mesela insan vücudundaki iskelet kemiklerinin bitişik yerlerine, mafsallarının manidar pekiştirilmelerine kemik ve azaların şekil ve miktarlarına ve bulundukları yerlerine ve gördükleri nazik ve hikmetli mükemmel vazifelere ve bu insan bedeninin diğer canlılarla ve kâinatla münasip ve mütenasip ve uygun münasebetine bakalım.
Acaba şu insanı yaratan Zat’ın, o insanın bütün ihtiyaçlarını, kâinatla olan münasebetini ve vaziyetini bilen ve gören kâinatı ona hizmetkâr edecek tedbiri hakimane gören, bir Zat’ı Zülcelâlin bilmesinin ve görmesinin neticesi olduğu güneş gibi akıllara görünmüyor mu?

Çift yaratılan ve hayatiyetlerinin devamını tanzim eden hikmet kanununa bakalım. İki ayrı bedende biri birinden habersiz gelişen sperm ve yumurta programlarının biri birini tamamlayan mahiyetlerine ve dişi ve erkeğin biri birine ünsiyet eden biri birisiz olmayan hakimane özelliklerine bakalım.
Zihayat, dişi ve erkek mahlûkatın vücutlarındaki biri birine olan münasiplik, bu uygunluk, bu denklik bu muvafakat, bu biri birini tamamlar şekilde yaratılmaları, ışığın güneşe işareti gibi bir Basir-i Mutlakı göstermiyor mu?

Bir saatin içerisindeki çarklar gibi, Hadsiz mahlûkatın vücutlarında, mucizane nazik ve ince sanatların bir hedefe doğru  hizmet etme vaziyetlerinin şehadetiyle, her şey nazarında olan bir Zat’ın eseri sanatları olduklarını aşikâre gösteriyor.
Her şeyin kusursuz hüsnü sanat üzere yaratılması her şeyi bilen ve her şeyin her şeyini gören bir Zat’ın Nazarı tedbirinde olduklarını ispat ediyor.
Her bir zihayatın hususan insanın ilk evveli hilkatinden ta kıyamete kadar gelen ve gelecek olan emsallerinden farklı sima ve özelliklerde yaratılmaları gösteriyor ki bütün bu enva’lar nazarında olan ezel ve ebed sultanı her şeye basiri mutlak bir Zat’ı Zülcelin nazarı şuhudundadır.

Demek her bir şeyde özellikle zihayatlarda öyle harika bir nakış, öyle akılları hayrette bırakan mucizevî bir sanat var ki onu öyle yapan, öyle mükemmel manalı nakşeden bütün eşyayı görür ve bilir ve sonra yapar ve yapan o olacaktır.
Demek bütün bu kâinatı, içersindeki bu şeyleri, zihayatları onların yaşadığı ortamları, hepsini birden, ihatalı bir gözle göremeyen, bilemeyen ve onları yapmaya muktedir olamayan bir tek şeyi yapamaz.

Kör tesadüf kâinatı, yıldızları görüyormu? Kör tesadüf canlıları, yaşadıkları iklim şartlarını ve hayat şartlarını görüyor mu? Bilhassa insanı görüyor mu,? İnsanın yaşadığı dünyayı görüyor mu? İnsanın nelere ihtiyacının olduğunu görüyor ve biliyor mu? İnsanın dünyaya ve içersindeki nimetlere, bitki ağaç ve hayvanlara olan ihtiyacını görüyor mu?
Ey görmeden kaldığı evin kapısını bile bulamayan, bir çiviyi çakamayan, karanlık bit yerde iki adım bile atamayan göz sahibi insanlar siz söyleyin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.