Asıl tehlike

İslam’ın merhamet iklimini, terör bataklığında kirletme çabalarının küresel operasyona  dönüştüğü bir süreç yaşanıyor.

Paralı askerleri ve silah yüklü tırlarıyla İslam coğrafyasına yıkılan “terör”, “İslamcı” etiketi takılarak, sömürge kapitalizminin çirkin yüzünü saklamada kullanılıyor.

Irak işgali için üretilen, henüz mürekkebi bile kurumamış “Saddam’ın nükleer silahları” yalanına, şimdi “İslamcı terör” iftirası uydurulmuştur.

“İslamcı terör”, küresel aktörlerin, biraz mezhep katkılı ve dünyadan toplanmış paralı askerlerle İslam dünyasına yönelik operasyonları meşrulaştırmada kullandığı sahte ve maymuncuk bir kavramdır.

İnsan kimliğini, şecaat, iffet ve hikmet üzerinde inşayı öğütleyen bir dine, “terör” etiketi takmak gerçeğe hakarettir. Bir insanın can güvenliğini, bütün insanlığın can güvenliğine denk tutan bir dini, “terör”le yaftalamak, insan görünümlü siyaset satanistlerinin safsatası olabilir.

Karıncayı dahi bilerek eziyet etmeyiniz” ifadesi bir Peygamber (asm) buyruğudur. Karıncanın can güvenliği bile İslam’ın kefaleti altındadır.

Çocuk, kadın ayırmadan masumların canını, karınca kadar değer vermeyen terörün kaynağı, Müslüman kimliğinde değil, küresel rant kavgasının vahşetinde aranmalıdır.

Çağdaş İslam mütefekkiri Bediüzzaman, “dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir” sözüyle, toplumlarda kaos ve şiddet üreten hareketleri İslam’ın kesinlikle yasakladığını söyler.

İnsani değerlerin aşınmasından ve kişilik tahribinden kaynaklanan sapmaların en belirgin göstergesi, küresel bir tehdide dönüşen nihilist, tahripçi ve terörist eğilimlerdir. Bunun kaynağı da çağdaş uygarlığın saldırgan vandalist ilkeleridir.

Terörün arkasındaki himayeci yüzlerini saklamak ihtiyacı bile duymayanlar, vekaletle yönettikleri terörü, petrol kuyularını kontrol ve silah pazarını kızıştırmakta kullanıyorlar.

Hz. Musa ve Hz. İsa, savunmasız masumları “öldürmeyeceksin” diyen kutsal mesajın taşıyıcılarıydılar. Bu gerçeğe rağmen Havra ve Kilise kurumları, siyasetin sömürge politikalarına, yüz yıllarca yardım ve yataklı ettiler. Bu dini kurumlar, masum siviller üzerinde işlenen, yayılmacı amaçlı cinayetleri çağımızda da tepkisizce seyre devam ediyorlar. Teröre seyirci kalmanın bedelini, ibadet halindeki yüzlerce masum Müslümana ödetmekle kalmıyor, Kilise basarak düzinelerce masum katliyle kendi toplumlarına da ödetiyorlar.

Dünyayı yutsa, fıtratı doymayan çağın insanı, kimliğindeki değer tahribatının onulmaz yaralarını, inançsızlığın yükü olarak, beyninde ve kalbinde taşıyor. Terör, artık belli bölgelere has bir felaket değildir. Yaygın, herkesçe kullanıma elverişli küresel bir afet aracıdır.

Yaşanan ağır tahribat ve hatta kişisel sorunlar sebebiyle kaybedecek bir şeyi kalmayanlar, her yerde kolayca terör yapar hale gelebiliyor. Terör, belli bölgeleri işgale yarayan araç olmaktan çıkmış, bütün toplumlar için ölüm kusan bir tahrip butonuna dönüşmüştür.

Yayılma ve işgal aracı yapılan terör, giderek onu kullananların elinde patlamaya doğru gidiyor. Bu yüzden terör yaşanan bölgelerden uzak olmanın verdiği güven duygusu artık anlamını kaybediyor. Kimlik bunalımından kaynaklanan ve kitlesel teröre dönüşen tehlike,  bir medeniyet bunalımı olarak Batı’nın sokaklarına, konserlerine ve kilise kapılarına da gelip dayanmıştır. Tehlikenin ayak sesleri korkutucu boyutlardadır.

Etkili, bütüncül tedbirler alınmazsa, birilerinin dünya cennetini, kör şiddet teslim alacaktır. Parçalanmış ailelerin, nikahsız beraberliklerin eseri olan, ana–baba görmemiş, görse de şefkatini tatmamış, refahtan payını alamamış, aklında ve kalbinde tutunacak dalı olmayan nesiller, o sahte dünya cennetini, cehenneme çevirmeye geliyorlar.

Asıl tehlike, çağdaş insanın kimlik sorunundadır. Küreselleşmenin çözüm bekleyen acil gündemi budur. Sokaktaki insandan, karar vericilere kadar, insanı, akıl, kalp ve ruhuyla bir bütün olarak merkeze almak gerekiyor. Cami, Kilise ve Havra gibi kutsalı olan çevreler başta olmak üzere, toplumların huzur ve güvenliği ile ilgilenen sivil–resmi bütün kurumlar, insan kimliğini, insaniyete yakışır değerler üzerinde yeniden inşa için küresel bir gündem oluşturmak zorundadır.

Aksi takdirde insanı ve insanlığı unutmanın bedeli hiç ucuz olmayacak. Ölüm üretmek için satılan silahların parası, gasbedilmiş petrol bile o bedeli karşılamaya yetmeyecek. “İslamcı terör” kavramı, asıl maksadı saklamak için uydurulmuş uluslararası nitelikte “canbaza bak”  sahteciliği olarak kalacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum