‘O hem Hakîm’dir, abes iş yapmaz’

Bu yazının başlığı olarak iktibas edilmiş olan kısa cümle, Risale-i Nur Külliyâtı’ndan “Sözler” adlı eserde, Üçüncü Söz’de yer almaktadır. O cümlede Allah’ın isimlerinden biri olan “Hakîm” kelimesinden, manâsı da çok kısa olarak verilmek suretiyle bahsedilmektedir.

“Kelâm Terimleri Sözlüğü”nde (Bekir Topaloğlu-İlyas Çelebi) ise, Allah’ın “Hakîm” ismi hakkında bu yazının başlığı olan iktibas edilmiş kısa cümledekinden biraz daha geniş manâsıyla şöyle denilmektedir:

HAKÎM. İyileştirmek amacıyla bir şeyden menetmek; düzeltmek; hükmetmek manâlarına gelen hükm masdarından türemiş olup “hikmet sahibi” demektir. Esmâ-i hüsnâdan biri olarak ‘bütün emirleri ve işleri yerli yerinde olan’ diye açıklanır. Hakîm doksanbir âyette Allah’a nisbet edilmiş, Tirmizî ve İbn Mâce’nin doksan dokuz ismi içeren rivayetlerinde de yer almıştır. Kur’an’da kullanıldığı yerlerde yine doksan dokuz isimden olan azîz, alîm, habîr, vâsi’, alî hamî ve tevvâb kelimeleriyle birlikte zikredilerek manâ ve muhteva zenginliği kazanmıştır.”      

Allah’ın “Hakîm” isminin varlık âlemindeki tecellîleri sayılamayacak kadar çoktur; biz burada onlardan sadece birinden kısaca bahsetmeye çalışacağız.

* * *

Allah’ın “Hakîm” isminin varlık âlemindeki tecellîlerinden biri de, belki cahil birçok insan tarafından hakîr, kerîh, çirkin, sebeb-i vücudu anlaşılmaz ve sanki lüzumsuz olarak yaratılmış gibi zannedilen ve hattâ günlük konuşma dilimizde bazıları tarafından sarfedilen “Sülük gibi yapışmak” cümlesinde olduğu gibi, kendisi küçümsenen ve adı hakaret amacıyla kullanılan bir hayvanla alâkalıdır.

”Hayatta en hakikî mürşit fendir” yanlış cümlesini körü körüne benimseyip kabullenerek, tedavi maksadıyla sülük kullanılmasına dair Sünnet-i Seniyyeyi de hakîr görmek cür'etine teşebbüs edenler, tıp ilminde en ileri ülkelerden biri olan Amerika’da sülüğün “tıp harikası” olarak ilân edilmesi karşısında acaba ne diyeceklerdir?

Bugün, Amerika’nın birçok hastanesinde binlerce sülük kullanılmakta ve bu hastanelerin en meşhur doktorları dahi “Sülük olmasaydı ne yapardık?” demektedirler!

Tarihin çok eski çağlarından beri hacamat (kan almak) vasıtası olarak başvurulan sülük, Resulullah (asm) tarafından da kullanılmış ve tavsiye edilmiş olduğuna göre, bunun elbette hikmetinin ve faydasının olabileceği düşünülmelidir.

Yakın geçmişe kadar sadece “kan almak” işlemlerinde tedavi maksadıyla kullanılmış olan sülüğün, hâlen modern tıbbın bilhassa mikrocerrahî sahasında da fevkalâde mühim vazifeler yapabileceği anlaşılmış bulunmaktadır.

Mikroskop altında yapılan ameliyatlarda, sülükler bir cerrahın en ideal yardımcısı olmaktadır. Çok ince damarların birleştirilmesinde ve buradan kan deveranının temininde sülükler, hem damarları birbirine yapıştırıcı ve hem de damarlardaki tıkanıklığa mâni olucu rol oynamaktadırlar.

Bu şekilde, bir kaza neticesinde kopan çok küçük çocukların parmaklarını bile, sülükler yardımıyla yapılan ameliyatlarla başarılı bir şekilde yerine bağlayabilmek mümkün olmaktadır.

Bu mevzuda yakın bir geçmişte dünya medyasında yer alan bir haber de şu olmuştu:

“Amerika’da, bir köpeğin saldırısına uğrayan 19 yaşındaki genç bir kızın kopan kulağı sülük yardımıyla yerine dikildi.

Olay Amerika’nın Rhode Island şehrinde gerçekleşti. Pitbull cinsi köpeğin saldırısına uğrayan 19 yaşında bir kız kolundan yaralandı ve sol kulağı koptu. Plastik cerrahi uzmanları, kopan kulağın yeniden dikilmesine imkân vermeyecek şekilde çok fazla hasar aldığını söylediler. Uzman cerrah Dr. Stephen Sullivan;

‘-Normalde kopan bir kulak plastik cerrahlar tarafından yerine dikilebilir ama, vücuttan ayrılan parçanın bıçak gibi düz bir kesik yerine köpek ısırığı ile parçalanmış olması, durumu zorlaştırır’ şeklinde açıklama yaptı.

Rhode Island hastanesinde genç kızı ameliyat eden doktor Sullivan, kopan kulakta mikroskop ve aşırı hassas cihazlar kullanarak 0,3 mm çapında bir atardamar buldu ve kulağı bu atardamarla kızın başına mikroskobik dikişlerle tutturdu.

Kulağa temiz kanı taşıyan atardamarla bu şekilde bağlantı yapan doktor, kirli kanın toplanacağı toplardamar bulamadığı için, farklı bir çözüm üretti ve kulakta biriken kirli kanı temizlemek için sülük kullandı. Dr. Sullivan;

‘-İnsan vücudunda, damarlar yeniden yapılabilmektedir. Biz sülükleri, toplardamarlar yeniden oluşana kadar, geçici bir kan tahliyesi yöntemi olarak kullanacağız’ dedi.

İki haftadan uzun bir süre düzenli olarak hastaneye giden kızın dikilen sol kulağına sülük uygulanarak, oksijensiz kirli kan çekildi. Bu süreçte kulakta yeni damarlar oluşmaya başladı ve sülük tedavisi aralarla uygulanmaya devam edildi. Neticede, kulakta gereken bütün damarlar yeniden teşekkül etti ve sülük tedavisine son verildi. Geriye belli olmayan ufak bir yara izinin kaldığını açıklayan Dr. Sullivan;

‘-Kulak kopması hasta için bir ölüm-kalım meselesi değil ama hayat kalitesini artırmak adına çok önemli. Bu operasyon ve sülükle tedavi sayesinde, onun başına böyle bir kaza geldiğinin farkına varılmasının imkânı yok’ şeklinde açıklama yaptı.

Bugüne kadar bu olay gibi tıp literaturüne geçen kulak dikilmesiyle ilgili sadece 50 başarılı operasyon bulunuyor. Bunun sebebi de, kulakta bulunan damarların çok ince ve küçük olması.

2004 yılında Amerika Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) kan ile beslenen sülüklerin sağlık sektöründe kullanılabileceğini onaylamıştı.”

* * *

Bu vak’a sadece “tıbbî bir vak’a” değildir. Bu vak’a çok sayıdaki başka emsalleri gibi, Allah’ın “Hakîm” olup abes iş yapmayacağının delillerinden biri halinde onu değerlendirebileceklerin bilgi ve istifadelerine bir tabib vasıtasıyla sunulan  delillerden biridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum