Ali Göllü abiyi yolcularken...

Ölüm, hayatın sahibini bize hatırlatan, derinden düşündüren, yaşatan ve hissettiren bir hakikat. Ruh bedenden ayrılıp ebed yolculuğuna devam edince, bu dünyada beşeri görevlerimiz defin, dua ve sabır ile kabullenip kendimizi de o yolculuğa hazırlama ibreti ile bizi sarsıyor. 

Böylesi elem ve üzüntü karşısında, Hazreti Yakup (as) gibi her mümin acısını ve kederini Rabbine şikayet eder. Şikayet O'na olmalı, O'ndan olmamalı. Çünkü tevhid ve teslimin iman tecellisi ve takdire rıza bunu gerektirir.

70'lı yılların teyp kasetinde rahmetli Akif Hoca'nın sesi ile hala kendini dinlettiren ikaz edici bir levha vardır dünyamda. Yunus'a ait bu veciz şiiri tekrar okudum Ali abiye bu satırları yazarken.

Dünya Kimseye Kalmaz
Bir misafirhanedir
Arifler ana dalmaz
Bilir ki efsanedir

Ne ekersen biçersin
Döktüğünü içersin
Bir gelirsin bir geçersin
Gerisi bahanedir

İnsanlıktan sen çıkma
Dost kazanmaktan bıkma
Gönül yap ama yıkma
Çoğu bir kaşanedir

Çoğu bir kaşanedir
İyilik yapmaktır kârın
Kalır ancak o varın
Öleceksin sen yarın
Anla bak dünya nedir.

Zaten "Dünya denilen diyar-ı gurbette medar-ı teselli dostlar" olmasa, rikkatli ve firkatli hayatın zeval ve kayıplarını nasıl dindirebiliriz?

Rahmete kavuşan Ali abi, bize bu düşünceleri yeniden hatırlattı ve dünyada bizi bize geçici misafir kılan Rabbimize aitliğimize dair ikaz vesilesi oldu.

Nasihat olarak ölüm hep yanıbaşımızda ve bizi kendisine yakınlaştırıyor sürekli.

Ali Göllü ağabeyimiz, Maraş'ın kahraman bir evladıydı. Baba ocağı Göksun ilçesiydi. Yakın il Kayseri'de öğrencilik hayatının ardından öğretmen olarak mezun olunca diğer arkadaşları gibi mesleğini icra edecekti. Ama o öğrenci kalmayı tercih etti. Nur talebesi olarak hayatını ulvi davasına adadı.

Gençlerle, eğitimleriyle, Risale-i Nurların neşriyle alakadar oldu. Sabır ve sebatla hayatının gündemi ve iştigali bu oldu. 

12 Eylül gibi darbelere maruz kaldı gençliğinde. İçtimai çerçevesi ve iradesi bu dönemlerde pekişti. Gerilimli şartların fırtınaları içinde elbette gerginlikler yaşadı. Sıkıntıların bu kıskacında hizmetlerine devam etti. Sarsılmadı. Takatince insanı ve toplumu anlama çabası içinde istikbale dönük gençlere zaman ayırdı.

Sakin, gözlemci ve düşündüklerinin muhakemesi içinde sorgulayan bir arayışın nefis muhasebesi içindeydi. Rahat gibi göründüyse de rahat bir hayatı olmadı. Meşakkatli demlerinde ağabeyleri ve ailesinin desteği hep ona moral oldu.

Çoğu zaman yollardaydı. Vakitsiz kalkan otobüsler ona aşinaydı. Tevazu ile gittiği hizmet mekanlarında yeni dostluklar edinirdi. Zihnindeki cehdin içindeydi. Sohbetlerimizde, dertleşmelerimizde, müzakerelerimizde ve muttali olduğumuz süreçlerde bunları fark edebiliyorduk.

15 yıl önce şahs-ı manevi sistemi çalışmalarındaki gayreti ve sonrasında Kayseri'de bir tiyatro salonunu tutup gün boyu seminer, soru ve cevaplarla müzakere kapısını ardına kadar açık tutmasını sağlayan ortak akıl arayışını, istişaresini unutmak mümkün mü?

O dönemde ağır bir ameliyat geçirmişti. Geçmiş olsun sadedinde aramıştım. Çok duygusaldı. Ameliyat masasında narkoz öncesi en hayati anında şahs-ı manevi sisteminin inşasını düşündüğünü ve onu herşeyden önce o anda yaşadığını çok hasbi ve hala etkisinde olduğu hastalığın o günkü safiyeti ile paylaşmıştı.

Sahip olduğu zeka, algı ve gayreti ile pekala Kayseri'de bir ticaret erbabı olabilirdi. Başka rahat edeceği dünyevi tercihler yapabilirdi. Hem de böylesi sanayi şehrinde. Ancak O Risale önceliğini hayatının merkezine koydu. Bu tercih tek başına bir kıymet, asalet ve her faniye nasip olamayacak bir istihdamdı. 

İmkansızlıklara rağmen gündeminde kalmak ve o çırpınışı sürdürmek hayatı ve şahsını farklı kılan bir haletti. Avantajlı telkinlerin ve zaman zaman ilke ile fırsatlar arasında tercih yapmaya zorlayan şartlar altında meşakkate talipli olduğuna şahidim. Az ve zayıf demlerde bu tutumlar inanma ölçeğinin bedelleridir. İşte Ali abimiz de böyle geçti bu dünyadan.

Bir kaç defa ziyaretçisi olan kalp rahatsızlığı bu defa nöbet devrindeydi. Allah gani gani rahmet etsin. Bundan sonra dua ve helallik dönemi.

Ailesine, muhtereme eşine ve cennet çocukları üç evladımıza başsağlığı diliyorum. Rabbim sabır versin.

Ahiret yurduna geçeceğimiz bu gölgelik dünyadan gölgemizin çekileceği ana kadar duamızla, ortak hizmet şuurumuzla hep manevi hediyeler göndereceğiz Ali ağabeyimize. O da bize rahmani teselliler gönderir inşallah.

Üstadın Hafız Ali abinin vefatındaki nurani diyalog ifadeleri bunlardı. Bizden onlara manevi hediyeler onlardan da bize rahmani teselliler...

Hep gidiyoruz bir adım daha.. Erken gidenler karşılayacak bizleri. Bir gün öncesi rahmet-i rahmana kavuşan Turhal'in melek abisi Dursun Gök ağabeyimize de dualarımızı gönderelim inşallah. 

Ömür sermayesini ahiret azığı olarak kullananlara ne mutlu. Bugün Kayseri’de ahiret dostları ile buna şahitlik edeceğiz inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum