Muhakeme-i Akliye-II

Akıl; öğrenmeye müstaid ve meyyal, taharri-i hakikatte cevval, şuurdan ve histen süzülmüş şuurun hülasası insani bir latife, beşeri bir cihazdır. Bilinmeyeni bilinenle bilme, görülmeyeni görülenle görme, hadiseleri sebep ve neticeleri ile kıyas ve muhakeme edebilme özelliğine sahip olan akıl; kalbin müşaviri mesabesinde, ruhun da veziri makamındadır.

Hakka taraf, hakikate sarraf, mana okyanusunda keşşaf, asarda tecelli eden esmaya gavvas, insan için ehemmiyetli bir havas olarak var edilen akıl; kelami âyât Kur’an ile kevni âyâtı, yani kâinatı okuyabilen, aralarında alaka kurabilen, şer’i kitabın ayetlerini kevni kitabın şehadeti ile doğrulayabilen, maziyi muhasebe ile istikbale ait ihtimalleri muhakeme edebilen, tefrik, temyiz ve teşhis yapabilen bir kuvve-i insaniye olarak tarifi yapılmaktadır.

Akıl, dirayetini mantıktan ve muhakeme kabiliyetinden almaktadır. Bir mes’eleyi benzerleri ile kıyaslamak, efradıyla tarifini yaparak mana genişliğini kuşatmak, isabetli hükümlere ulaşmak ‘Muhakeme-i Akliyeyi’ gerekli kılmaktadır.

‘Muhakeme-i Akliye’; ulaşılan manaların, alınan kararların ekser insanlar tarafından kabulüne zemin hazırlamakta, yapılacak itirazları azaltmakta, varılan kararların doğrulanmasına yol açmaktadır. İmanî, içtimaî ve siyasî mes’elelere muhakeme-i akliye ile yaklaşmak, müzakere edilen mes’elenin hareket alanını açmak, dayanılan esasları sağlamlaştırmak, varılan hükümlerin ekseriya doğruluğuna sebep olmaktadır.

‘Muhakeme-i Akliye’; olanlar ile olması gereken ideal değerler arasındaki farkı ortaya koyduğu, varılması istenen seviyelerin vücuda gelmesine katkı sunduğu miktarda tutarlı olmaktadır. Evet bir akıl ne ölçüde muhakemeli olursa, yani ne kadar geniş bir bakış açısına ulaşırsa insan o ölçüde istikrarı yakalamakta, mevcuda iktifadan kurtulmakta, dünya ukba sıralamasında dengeyi tutturmaktadır.

‘Muhakeme-i Akliye’ nakıs, nazarlar ihatasız olduğunda imani esaslarda taklide ve taassuba sebep olduğu gibi, içtimai ve siyasi mevzularda bakış açısı daralmakta, Mehdiyetin ‘İman-Hayat-Şeriat’ vazife külliyetinin birbiri ile irtibatı kurulamamakta, ‘hayat devresine’ ait vazifeler ihmale uğramaktadır.

İmana dair hakikatlerin içtimai hayatı ilgilendiren kısımlarından kopuk yaşamak, ‘hayat devresini’ ait elzem faaliyetleri umursamamak, hakka taraftar olmanın getirdiği rahatlık ile rehavete kapılmak, hayatın her alanını kuşatması beklenen işlerin vücuda gelmesine mani olmaktadır.

Maddi mevzuları en ince detayına kadar araştırmak, dünyevi mes’elelere her yönüyle vakıf olduğu halde imanda taklitte kalmak, mevcuda iktifa ile yeni bilgilere kapalı taassup ile yaşamak muhakeme-i akliye’den uzaklığın emarelerinden sayılmaktadır.

Demek imani, içtimai ve siyasi mes’elelere ihatalı bakamamak, Risale-i Nurun isabetli tespitlerine vâkıf olamamak, taklide sebep olduğu gibi taassubu da doğurmaktadır. Taklidi kabuller ile taassup, hakka taraftar olmayı kolaylaştırsa da, hakikate taraf olmayı zorlaştırmaktadır. Evet, ‘Muhakeme-i Akliyeden’ uzak taassup ile âlûde taklidi kabuller, yakin nuruna ve imanda salabete ulaşmayı imkânsız kılmaktadır.

Elhasıl; ‘Muhakeme-i Akliyenin’ hayrı ve şerri tefrike ve teşhise müstaid, ifrata ve tefrite sebep olan fikirleri dengeleme (ta’dil) hasiyetine sahip, ehemmiyetli bir vasıf olduğu anlaşılmaktadır.

Taklid ve taassub sebebiyle muhakeme-i akliyeleri dumura uğrayan, tefrik, temyiz ve teşhis özellikleri noksan olan müslümanlar; itikadi, içtimai ve siyasi mes’elelere bütüncül bakamamakta, cemiyet hayatının gerçeklerinden uzakta yaşamakta, yani ayakları yere basmamakta, içtimai ve ahlaki sıkıntılara merhem olacak müşahhas ve müspet teşebbüslerde bulunamamakta, sınırlı ve klişe işler ile günü kurtaran faaliyetlerin dışına çıkamamaktadır.

Dini emirlerde mutaassıp, ‘muhakeme-i akliye’leri nakıs, bakış açıları ihatasız müslümanlara değil; nazarları ihatalı, idrakleri kavi, kıyaslamaları isabetli müminlere hayranız. İmani ve itikadi esaslar ile siyasi ve içtimai mevzulara ihatalı bakamayan, dostu düşmanı birbirinden ayıramayan, farkında olmadan batıla taraftar olan müslümanlardan bizarız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum