21. köye doğru revan

Geçen yazımız dokuz köyün duraklarını ve tariflerini vermişti. “Onuncu köye hazır olun!” başlığıyla davet yapmıştı. Her köy, bizi temsil eden bir coğrafya,bir mekan,bir yerleşim ve kültür havzasıdır.

Yeni yüzyılın köyleri ise artık kent sayılır. Yeni köyler, eski adetlerle birlikte kurulmalı. “Eski köye yeni adet mi?” sorusuna  ise peşinen “Evet” diyoruz.

Hem  köyün eskimeyen adetleri olacak, hem de köyün yeni ihtiyaçlarına göre düşünülecek. “Mazi+hal+istikbal” aynı şeritte kadimliğin bir ispatı olacak.
Her köy, yeni şekliyle bir proje demek artık. Köykentler olacak. Köyde zamanla teknoparklar bekliyorlar bizi.

Köy, organiktir. Hormonlu büyümelere daha kapalıdır. Ama köy, sadece “Bizim köy”den  ibaret değildir. Ya da “Bizim köy” bütün köylere bedel değildir. Çünkü her köyde ayrı bir tezgah, ayrı bir kumaş, ayrı bir desen işliyor tekstil alanında. Varın sağlığı, bilişimi, eğitimi, genomiyi, nükleer tıbbı v.s. siz düşünün. Ve makro plandan mikroya binlerce alt disiplini tasavvur edin.

Köyde, küçük el sanatları ve işlemeler, sanayi tipi kurumsal büyümelere geçti. Öküzle sürülen tarla yok artık. Traktörler işbaşında. Pulluklar gelişti, çeşitlendi. Römorkların markaları ve kapasiteleri değişti. Mibzer, patoz, sokulu diye adlandırdığımız zirai aletler bile nostaljik nerdeyse. 

Ürün desenleri çoğaldı. Çiftçi pratiği ile mühendis teorisi bir araya geldi. Çiftlikler lisanslı olmaya, hayvanlar numaralanmaya ve cinsiyetlerle türler korunmaya alındı.

Bir dönemin meşhur iddiası hayat buldu: “Şehirde olan köyde de olacak.” Ve oldu.
İşte biz yeni köyler kurmaya, eski köyleri yenilemeye, proje üretmeye, hafızamızı tazelemeye ve yeryüzü kampusunda fikir ve projeksiyonlarımızı  köy köy, mahalle mahalle, ev ev işlemeye, dokumaya, anlatmaya, yazmaya, inşa etmeye ve üretmeye devam edeceğiz. Ve hepsinde bizi karşılayan taçsız kral ve kul var: İnsan.
İnsan/suret-i rahman.

Buyurun, bu günlük onuncu köyümüzden devam edeceğiz. Yol uzun, yolcu çok Allah’a şükür. Araçlar da bereketli. Ve insanlar hareketli.

10-Bu projemizin mimarı, yazımıza katkı yapan “Ebulemin” rumuzlu okurumuz. Yorumunu aynen aldık.
İşte düşündüğü köylerden onuncusu:
“Ondan da önce
Ebulemin
“İsmail bey ondan da önce tesettür risalesi derneği kurulmalı ve yanlış telakki edilen tesettür meselesine ciddi el atılmalıdır. Artık Üstadımızın tesettür risalesi de yazdığı ve evvela nur talebelerinin bunu okuyup hazmetmesi gerektiği kanaatindeyim. Üstadımız kadın hakkında Lemeat ne buyurmuş bu meselede de artık kafa yormamız gerekmektedir. Gerekirse bu mesele üzerine makaleler araştırmalar yapılmalıdır.”

Size bir katkı yapayım. Birkaç aydır “Hanımlar Rehberi ekseninde Kadın” konulu bir çalıştayın alt yapısı Risale Akademi bünyesinde çalışılıyor. İlgili hanım kardeşlerimiz  ilk çalıştayı organize aşamasındalar.

Tesettür üzerinde akademik makaleler çoğaltılmalı. Meşru, sivil ve kariyerle kazancı olan bir zeminde hanımların bütün gündemleri bir bir risale eksenli akademik ve sonrasında uygulanabilir projelerle hayata mal edilmelidir.

11-Yine yorum yazan eskimez bir dostumun ruhunu yansıtan kardeşlik özlemleriyle teklif ettiği bir köy isteği var:

“yeni bir bina projesi
Mustafa Biçer
"O şehrin her tarafında bu iki kısım saraylar var. Sordum dediler: “O kapısı şenlik ve içi boş saraylar, kâfirlerin ileri gelenlerinindir ve ehl-i dalâletindir. Diğerleri, namuslu müslüman büyüklerinindir.” Sonra bir köşede bir saraya rast geldim. Üstünde “SAİD” ismini gördüm."
Bence bu alıntının alındığı kısımda işari anlamda "namuslu müslüman büyüklerinin" yakışır orijinal oldukça kullanışlı bir saray/bina projesi var. Bu proje ayni zamanda şeairi de üzerinde göstermektedir. Bu işte anlayan inşaat mühendislerinin dikkatine sunmak istedim.”

Mustafa beyin bu fikri, acilen ayrı bir proje grubunu gerektirmektedir. Çevre mühendisi, mimar, iç mimar, endüstri mühendisi, dershane eğitimcisi, psikolog, ilahiyatçı, sosyolog ve güzel sanatlardan oluşan bir ekip, farklı ölçeklerde proje taslakları hazırlayabilmeli.

Endüstri mühendisi endüstriyel toplumu sosyologla beraber düşünürken, psikolog ise mekanların ve fonksiyonların risaleye göre psikolojisini dikkate alacak. Mesela çocukların ders odası ile gençlerin ve yetişkinlerin ders odaları aynı olmamalı. Dekorundan, ders okuyanına ve tasarımından estetiğine kadar. Haliyle mekana, fonksiyonlar şemasına göre anlam ve ruh verilmeli.

Hamiyeti, parası ve arsası olan herkes bina yapabilir. Ama içinde insan binası yapmak çok estetik, şefkatli bir tasarım ve akıllı bir bina hüviyetinde insanı saran, hüsn-ü münezzeh bir sanat dilini mekana dokuyan “Multi girdi ve multi çıktı”sı olan tefekkürü yaşatmalı.

Evet bu mevzunun çalıştayı Risale Akademi bünyesinde gündeme alındı bile. Kardeş ve ilgili bütün kurum ve kuruluşlarla diyaloga geçilecek. Ve bu bir davettir. Çalışması olan ve dershane modellerinin fiziki oluşumuna ve inşasına katkı yapmak isteyen bütün teknokratlara ve diğer disiplin uzmanlarına duyurulur.

Bu vesileyle, ”N.Efşan” rumuzlu dostumuza da selam verme vakti geldi. Çünkü onbirinci köyü hazır.
İşte yorumcumuzun metni:
“Onbirinci köye yolcuyum.
N Efşan
Aziz dostum, maşalallah okudukça açılıyor ve güzel mi güzel yazılar yazıyorsunuz. Sizi ruhu canımla tebrik ediyor başarılar niyaz ediyorum. Ancak sınırlamanıza hayır diyorum Çünkü on degil çok köylere gitmemiz gerktiğine inanıyorum. Dualarımla.”

Evet şimdilik yirmibirinci köyümüze doğru yola devam edelim.
Buyurun gaye-i hayalinizi süsleyen köyünüze doğru revan olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum