Zulme ülfet

Zalimlere meyletmeyin. Aksi halde ateş size de dokunur. (Hûd Sûresi: 113)
Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin." (Bakara Sûresi: 2:41.)

Başörtüsüyle ilgili bir yazıya, şu ayetlerle başlamak istemezdim. Başörtü imtihanını geçtiğimizi söyleyip kızlarımızı, analarımızı, babalarımızı, yöneticilerimizi tebrik edici bir yazı yazardım. İmtihanı geçtiğimizi yazmak isterdim ve şu ayetle başlamak isterdim…
‘’ Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cennet vermek suretiyle satın almıştır. (Tevbe Sûresi: 111.)’’
Karşılığında cennet verilse de,’’seve seve’’feda edilen bir dünya var. Asrın dehşetliği hastalığına mağlup oldu bu yasak. Ve geçemedik imtihanı… Sâri olan ‘’dünyayı ahirete tercih’’hastalığına tutulduk… Ve bu yasağa itaat ettik.

Önce zulüm gelir… İnsanlar ayağa kalkar ve bir sürü tepki. En güzel tepki, fiilen göstermektir. İmtihanı yaşayan için,boyun eğmemektir. Baba ve ana için evladına destek olmaktır. Ve ona doğru yolu göstermektir. Ve idareci için, bu zulme destek olmamaktır. Birlik içerisinde boyun eğmeseydik asla yasak bu kadar büyümezdi.

Mağdurlar için;
En büyük zülüm insana vicdan azabı yaşatmaktır. Buna vesile olmaktır. Bu zulme boyun eğenler için ‘’mağdur’’diyorum. Çünkü vicdanlarıyla hesaplaşmaktan bile kaçacak kadar kötü hallere girdiler. Ama mağdur sözü daha çok okuyamayan için kullanılıyor. Bence onlar mağdur değil muzafferdirler. Bu bir imtihansa ki hepimiz öyle inanıyoruz. Bu imtihanda dünya menfaatini ahirete tercih eden kazanmıştır… İşin ülfet kısmına gelelim, ilk başlarda bir mücahede ruhu vardı. Coşku vardı azim vardı. Çünkü direnişle yasağın biteceğine inananlar vardı. Ve birçok kişi okulunu feda etti. Ama direniş uzun sürmeyince, inançlar yeisle tükendi. Ve artık açmamak normalleşti. Arabadayken iki örtülü konuşuyor. Biri diğerine diyor ki;’’okumayı savunmuyor’’ birinden bahsediyor. Ve karşıdan sert cevap. Nasıl savunuyor ama… Artık değil direnme, değil mahcubiyet, açmanın gereğinden bahsedip,bir numaraları savunucuları olduk… Geçen gene bir konuşma ve bir ses’’Saçmalık okumamak’’…Evet sizce ülfet peyda etmedik mi? Nerde o mücahidin sözler. İnsan önce zulme  tabi olur. Ve zamanla normal karşılar… Korkarım bir gün yasağı savunacak hale geleceğiz… Sükût ediyoruz artık çünkü.Bazen sükût sukuttur!

Yasakçıları dahi şaşırttık. Onlar dahi bu kadarını hesap edememişti. İlk İstanbul üniversitesine yasak gelince bile çekinmiştiler. Ve kırılan her zincire yenisini eklediler. Ve ehli hamiyeti dahi, müstebit yaptıracak kadar arttı bu yasak…

İdareciler için;
Yasaktan nefret etmiş dahi olsa. Kılını kıpırdatmadı idareciler… Çünkü öyle bir yayıldı ki. Tuhaf olan yasak değil de. Başörtülü çalışmak ve okumak oldu. Örtüyle idare etmeyi göze alamadılar. Ve istemeyerekte olsa ‘’ehli hamiyet’’dahi olsalar müstebit oldular. Ve kimisi ‘’dindar’’kimliğinden o kadar korktu ki, bir solcu kadar özgürlükçü olamadı. Gözler üstündeydi. Çünkü…

Ve şefkatini yanlış kullanan valideynler!
Bu asırda şefkatini yanlış kullanıp, musibetleri kader cihetiyle hak eden valideynler!
Asırların tabibinin sözü yeter!
“Şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. "Oğlum paşa olsun" diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa'ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor. Ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor; Cehennem hapsine düşmemesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak, o mâsum çocuğunu, âhirette şefaatçi olmak lâzım gelirken dâvâcı ediyor. O çocuk, "Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?" diye şekvâ edecek. Dünyada da, terbiye-i İslâmiyeyi tam almadığı için, validesinin harika şefkatinin hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder.’’(lem’alar201)
Dünyadaki gelecek korkusuyla, çocuğunun üzerine titreyen valideynler! Asıl gelecek ahiret değil midir? Endişe-i istikbalin şiddetli şekilde verilmesinin nedeni ahiret için değil midir? Dünyevi vaatlere inandığımız kadar Sadıkul va’dil eminin vaadine inanmıyor muyuz? Yoksa…

Ve ‘’bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’deyip susan vatandaşlar!
Bir şeairin kaldırılmasına karşı nasıl susarsınız. İnsan önce susar, sonra meyledebilir zulme dikkat!
 
Zalimlere meyletmeyin. Aksi halde ateş size de dokunur. (Hûd Sûresi: 113)
‘’Onlar dünya hayatını seve seve ahirete tercih ederler’’(İbrahim süresi3)
Nefsine muhalefet edenlere müjdeler olsun!

Not: Yazı çok sert gelebilir. Ama artık ülfetten başımızı kaldırmamız gerekiyor. Artık normal karşılamayalım. Me’suluz. Gafil kafaya bir tokmak gerek değil mi?...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.