Zalimler İçin “yaşasın cehennem”

“Ülkemizde, 4653 faili meçhul cinayet mevcut olduğu” haberini okuyunca, inanınız ki çok şaşırdım. Adeta aklım kilitlendi. Birkaç dakika başka bir şey düşünemedim.
Öyle yâ; ülkemizin her köşesine kadar ulaşan güçlü bir yargı sistemimiz var.
Tonlarca para ödediğimiz MİT kadromuz var.
Milyonlarca kişilik kadrosu olduğu bilinen, gizli ajanlarımız var.
•Böylesine ciddi bir kadro ile tek bir faili meçhul kalmaması gerekirken, 4563 faili meçhûl cinayet (yani, katili bilinemeyen veya üstü örtülmüş cinayet) niçin ve nasıl olabilir?...
Acaba böylesine güçlü kadroların içinde, çeşitli entrikalarla ört-baslar, yargıya müdahaleler, sinsi ve gizli oyunlar, rüşvetler, kayırmalar veya birtakım istismarlar mı oluyor?...
•Keşke bu endişelerimizde yanılmış olsak!
Ama ne yazık ki, ETÖ’NE müdahaleler ve faillerin İTİRAFLARI maalesef ortada!...

Yakın çevremizde ve medyada izlediğimiz kadarıyla, polisimizin her gün, binlerce olayın ardından yakaladığı failler, ya birilerinin emriyle (!) salıveriliyor. Ya da Hâkim karşısına çıktıktan kısa bir zaman sonra, Ergenekon Terör Örgütüne kol kanat geren bir zihniyet ve malûm derin güçler tarafından beraat ettiriliyor veya salıveriliyor.
10’uncu Cumhurbaşkanı A. N. Sezer bile yanıltılarak, bir sürü örgüt elemanının af edildiği ve salıverildikten sonra da, askerlerimizle çatışırken öldürüldüğü veya yakalandığı çokça yazıldı… (Bkz.: İnt. Google, ‘Necdet Sezer’in Af listesi’.)
Bu çirkin tezgâh öyle makamlara sirayet etmiş ki, insanın inanası gelmiyor.
TSK şemsiyesi altındaki JİTEM’den ve bazı paşalardan tutun da, yüce yargı mensuplarının, hattâ önceki Cumhurbaşkanı makamının, maalesef birçok ciddi kurum ve makamın da adı karıştı.
Şu durumda, masum ve mağdur vatandaş ne yapabilir ki?
Hani; “anamı döven kadı (hâkim), ben kime şikâyet edeyim?” şeklinde şâyi olmuş atasözünü hatırlamamak ve hak vermemek mümkün değil…
Bu hamur çok su götürür.
Bendeniz konunun bu yönünü uzmanlarına bırakarak, çok önemli olan fakat genellikle gözden kaçırılan bir başka yönünü ele alacağım.
*******
•İşte şu keşmekeş asrımızda görüyoruz ki, zalimler zulümleriyle, mazlumlar ise çektikleri ıstıraplarla inleyerek, haklarını alamadan göçüp gidiyorlar.
İşte 1993 başbağlar katliamı. Bu olayla ilgili 100 saldırgan içinden sadece 20 kişi yakalandı ve 18’i salıverildi. 100 saldırgandan, sadece iki kişi mi suçluydu? Perde arkasındaki câniler, ellerini ovuşturarak başka katliam planları ile baş başa kaldılar…
İşte Sivas katliamı, 1 Mayıs 1977 Taksim katliamı, 1978 Maraş katliamı, işte Dersim katliamı. Mardin Bilge köyü katliamı ve daha niceleri!...
Diğer yandan Çin’in Sincan’ında yüzlerce, Küdüs’te, Tunus’ta, Irak’ta binlerce, Afganistan’da, Bosna’da, Hiroşima’da ve daha nice beldelerde zulümler sürüp gidiyor.

Bunların (ülkemizdekilerin) yarısından çoğu, sırtını devlete dayamış zihniyetler tarafından işlendiği de dillere destandır. Son günlerde faili meçhuller ilk defa MALÛM olmaya başladı. Ergenekon soruşturmaları derinleştirildikçe, JİTEM merkezli bir kara delik su yüzüne çıktı çıkmasına, fakat ana muhalefetten tutun da HSYK ve AYM’DE de rahatsızlıklar başladı. Hattâ AYM başkan yardımcısının ve eşinin ismi çokça geçiyor...
Bu olayları, doğrusuyla-eğrisiyle benden çok daha iyi takip edenleriniz var.
Bendeniz, detayını ferasetinize havale ederek, şu can alıcı sorumu soracağım:
—Açıkça görüldüğü gibi, çoğu zaman zalimler zulümleri ile mazlumlar ise çektikleri ile burada hakkını veya intikamını alamadan ÖLÜP GİDİYORLAR. Bu nasıl adalet?...
•Oysa tüm Kâinatı kusursuz bir şekilde, sapan taşı gibi evirip-çeviren, ilmi ve KUDRETİ her şeye yeten, sınırsız merhamet sahibi ve mutlak ÂDİL olan Allah c.c. bu olayları da elbette görüyor. Madem gerçekler böyle, bu zulümlere ve haksızlıklara NİÇİN MÜDAHALE ETMİYOR?...

Bu sorunun cevabını da bu dünyanın ve Âhiret âlemin HÂKİMİ’NDEN dinleyelim.
•Sûre 14, Âyet 42.: Ey Resûlüm: Sakın ola ki Allah’ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz zannetme; ancak O, gözlerin dehşetten dışarı fırlayacağı bir güne kadar, onları cezalandırmayı ertelemektedir.
•Sûre 21. Âyet 35.: Her canlı ölümü tadacaktır. Biz, sizi sınamak için gâh şerle, gâh hayırla imtihan ederiz. Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz.
•S.37, Â.22 ve 23.: Yüce Allah meleklere şöyle emreder: “O zalim müşrikleri, yoldaşlarını ve Allah'tan başka putlaştırdıkları nesneleri toplayın ve hepsini doğru Cehenneme sevk edin!...”
•S.40, Â.52.: O dehşetli günde zalimlere; özür dilemeleri de, mazeretleri de hiçbir fayda vermez. Onlara lanet vardır, onlara yurdun kötüsü (Cehennem) vardır.
•S.42, Â.45.: …Gerçek şu ki zalimler, EBEDÎ bir azaba mahkum olacaklar…

Madem gerçekler böyle, hiç üzülmeye ve endişe etmeye gerek yok. Zaten, Kıyamet ve Âhiret de çok uzak değil. “ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM…”
*******
•İlericilik, yani ileriyi görmek; hayatın sadece dünya ile ilgili bölümünü görebilmek değil, mutlaka gidilecek olan Âhiret âlemlerini görüp, tedbir almaktır.
Sûre 6, Âyet 27.: Onlar ateşin karşısında durdurulduğunda; “Ah n'olurdu, dünya’ya bir daha geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini inkâr etmesek, müminlerden olsak!” dedikleri zaman, onları bir görsen. Neler olacak neler!... ( Kur’ân meali: Prof. Dr. Suat Yıldırım)
29.S./64.A.: ..Âhh keşke bunları bir bilselerdi!...

Moral Haber

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum