Yılanlar Bizi Isırırken Sinekleri Kovmakla Meşgulüz

Evet geçen günlerde (ismi lazım değil) psikoloğumsu bir zat-ı asgar, başörtüsüne bazı laflar etti. Videoda adam kendi görüşünü açıklıyor ve “bana göre” diyordu. Konuşmaları toplumsal zarar açısından çok düşük seviyedeydi. Resmin büyüğünü göremeyen bizim sözde cengaver güruhtan peşpeşe kınamalar geldi. Tepkiler sosyal medyaya yansıyınca kendi içlerindeki menhus fikirlerini yaymaya bir mecra bulan Türk Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği de sözde kınama mesajları yazdılar.

Adı geçen dernekler olay başörtüsü ile ilgili olduğu halde cinsel yönelim, cinsel kimlik ve toplumsal cinsiyet gibi kavramları normalize edecek şekilde bir metin yayınlayarak sözde başörtülülere destek çıktıklarını ifade ediyorlardı. Asıl bu iki derneğe çok büyük tepki göstermek lazımdı. Büyük bir oyun oynanıyor. Hepimiz de seyrediyoruz. Bırakın adam kendi fikrini söylesin. Böyle küçük kişileri büyüterek gündeme getirmek doğru bir yaklaşım değil.

Şimdi asıl mevzuya, başka bir oyuna gelelim. İslami oyunlar.

Konya’dayım. Her tarafta afişler var. İslami oyunlar… İslami Dayanışma Oyunları… Arkadaşlar whatsapptan paylaşımlar yapıyorlar, çocuklarıyla gidenlerin bazıları fotoğraf çekip profil resmi yapıyor. Bu arkadaşlarımın çoğu dindar insanlar. İçinde neler var bilmiyordum… Açıkçası merak da etmedim. Ta ki Medine’de bulunan çok değer verdiğim ilim adamı Prof. Dr. Hasan Karsen’in bir paylaşımını görünceye kadar… Mesajında “yeni bir din mi icat edildi” diye yazmıştı. Videoyu tıkladığımda geldiğimiz içler acısı durumu gördüm. Evet yılanlar bizi ısırırken biz sinekleri kovmakla meşgul oluyoruz. Zihninizi bulandırmamak için videonun içeriğinden bahsetmeyeceğim. Fakat yakında depremlerin olacağından emin olabilirsiniz. Kastamonu Lahikası’nda Sakarya’daki depremin manevi sebeplerine baktığınızda ne dediğimi anlayacaksınız.

O zat-ı asgara gösterdiğimiz tepkinin onda birini İslam kisvesine bürünmüş bu gayr-i İslami oyunlara ve onları düzenleyenlere göstermedik. Milletimize yapılan bu menfur ve menhus sinsi saldırıyı göremeyerek büyük bir heyecanla paylaştık. Veya “neme lazım” diyerek sessiz kaldık. Unutmayalım sessiz kalmak tasdik manasındadır. Umumi musibet umumi hatanın neticesidir.

İslami dayanışma oyunları, İslami oyunlar, her ne derseniz deyin bu, kalbimize saplanan bir bıçak, bize yedirilen bir zehirdir. Eğer oyunlar İslami ise neden dereceye giren bayan takımlarına Diyanet İşleri Başkanımız ödülleri kendi eliyle dağıtmıyor? Her ne oynuyorsanız oynayın fakat İslamiyetin ismini lekedar etmeyin.

Evet inandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız. Yaşantınız bir süre sonra fikir şeklinde kendini gösterir.

Bir zamanlar her günahı tatmış ve sonuna kadar bataklığa saplanmış bir okul arkadaşıma bazı hakikatleri anlatmaya çalışmıştım. “Haklısın ben tövbe ettim” demiş ve “artık filan gazeteyi okuyorum” demişti. Evet tamamen şer hesabına işler yapan ve magazin ekleri barındıran dini görünümlü gazete abonelik işi bir İslami cihat vazifesi olarak görüldüğü için onu okuyan kişi de kendince hak yola geldiğini düşünüyordu. Benzer şeyleri Türkçe Olimpiyatlarında da gördük. Bir kısım genç neslimizi böyle heba ettiler. Yavaş yavaş dejenerasyona uğrattılar fakat dini ve milli isimler kullanıldığı için belli kesim dışında kimse farkına varmadı. Şimdiki nesil de dini ve İslami dayanışmayı bu şekilde öğrenirlerse vay halimize…

Teemmel…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
8 Yorum