Yaptığımız ibadet bizi ahlaka, adalete taşıyorsa Allah kabul etmiştir

Yaptığımız ibadet bizi ahlaka, adalete taşıyorsa Allah kabul etmiştir

Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ramazan ile Ramazan bayramı ve Hac ile Kurban bayramının çağdaş dünyanın bütün değişim, dönüşümlerine karşı müthiş bir direnç gösterdiğini söyledi

Habertürk'ten Mehmet Akif Ersoy'a konuşan Görmez'in ilgili sözleri şöyle:

"HAC VE BAYRAMLAR DİRENİYOR"

Dünya hızla değişti. Kadim gelenekler çözülüyor. Dinler, inançlar, bayramlar. Modernleşme ve küreselleşme, dijitalleşme ile birlikte adeta tarumar oldu. Müslümanlar açısından baktığımızda iki gelenek buna muhteşem bir şekilde direniyor. Biri Ramazan ve Ramazan bayramı. Biri de Hac ve Kurban bayramı. Bu iki gelenek çağdaş dünyanın bütün değişim, dönüşümlerine karşı müthiş bir direnç gösteriyor. Bunlar bize hayat vermeye, süreklilik kazandırmaya devam ediyor. Neden iki gelenek hala çok güçlü? Birkaç sebep sayabiliriz. Tarihi, ilahi, manevi kökleri var. İnsanlık tarihinin başına kadar giden büyük tarihi var. İlahi ve manevi temelleri var.

"MÜSLÜMAN ASİMİLE OLMAMIŞSA"

İlahi ve manevi, insani boyutlar çok içiçe geçmiştir. İnanç, ibadet, ahlak boyutu, kimlik oluşturma boyutu var. Domuz eti yemeye başlamışsa müslümanlar azınlık oldukları yerde, Ramazan ve Kurban bayramında namaza katılmayı, bayram sevincine katılmayı terk etmişse yüzde 100 asimile olmuş diye tespitlerim vardı bu konuda. Müslüman nereye giderse gitsin, bu zamanlarda müslümanlığını hatırlıyor. Yardımlaşma boyutu var. Yetimin, fakirin, miskinin doyduğu boyut var. Bir de bu bayramlar kadar inancı, ibadeti, tarihi, ahlakı sevinç atmosfer boyutu var. Bununla İslam ümmetine süreklilik kazandırması sözkonusu. Bu iki gelenek de çok güçlü devam ediyor.

"ALLAH KABUL EDİYOR MU?"

Bazı insanlar diyorlar ki, 'şu kadar namaz kılıyorum, oruç tutuyorum ama Allah'ın kabul edip etmediğini bilmiyorum'. Ben de 'bilebiliriz' diyorum. Eğer yaptığımız ibadet ahlaka, adalete, erdeme taşıyorsa bilelim ki Allah kabul etmiştir. Namaz sizi fuhşiyattan, kötülükten alıkoyuyorsa, oruç takvaya götürüyorsa, kurban sizi kurbiyete götürüyorsa, Allah ile olan ilişkinizi gözden geçirmenize dönüşüyorsa. O kurbiyeti fakire, yetime, miskine dokunacak bir yola dönüştürüyorsanız, o takdirde kabul ediliyor demektir. Şekil önemlidir ama ruhunu yok eden şekilciliğe indirgenmesi, gayeyi yok etmesi en büyük tehlikelerden bir tanesi. Kurban tek başına sadece paylaşma değil. Kurbanın 100 gayesinden sadece bir tanesidir.

"SADECE YARDIMLAŞMA DEĞİL"

Türkiye son yıllarda kurbanını Afrika'nın pekçok fakir insanıyla, dünyanın pekçok coğrafyasında yaşayan fakirlerle paylaşmaya başladı. Benim önerim şu; bayramı tatile dönüştürüp, 10 kurbanı Afrika'da, 10 kurbanı Asya'da kestirip, ailesinin haberini olmadan kurban kestirmek doğru değil. Şekil şartları yerine geliyor ama ruhunu, kimlik oluşturan, tarih sahnesinde süreklilik kazandıran boyutu sadece yardımlaşma boyutu değil. Kurbiyet boyutu, Allah'la kurmaya çalıştığımız ilişki. Kurban bayramı namazı o kadar önemlidir ki. Her iki namazın da temelleri Kur'an-ı Kerim'dedir.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.