Nimetullah AKAY

Nimetullah AKAY

Yangın Devam Ediyor…

Asrımızın imansızlık cereyanına karşı, telif etmiş olduğu Risâle-i Nur eserleriyle büyük bir mücadele veren Bediüzzaman Said Nursî, eserlerinin muhtelif yerlerinde iman kurtarmanın ehemmiyetini anlatmakta ve gençlerin imansızlık cereyanının tahribatına maruz kaldığını ifade etmektedir. “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya çalışıyorum. ” ifadesi büyük Üstad’ın iman kurtarma faaliyetine ne kadar ehemmiyet verdiğini göstermektedir.

Yine Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Zübeyir Gündüzalp, meşhur Afyon mahkemesi müdafaasında “Teessür ve ızdırap karşısında kalbden bir parça kopsa idi, ‘bir genç dinsiz olmuş’ haberi kaşısında o kalbin atom zerratı adedince param parça olması lazım gelir. ” ifadeleriyle imansızlığın insanlık için, hususan gençlik için ne kadar tehlikeli bir hal olduğunu samimi bir endişeyle dile getirmektedir.

Fitnelerin kol gezdiği bu zamanda iman kurtarma vazifesi en büyük bir vazifedir. Rabbimiz layık olanlara bu görevi bir ihsan olarak vermiştir. Başta Risale-i Nur talebeleri ve diğer bir kısım cemaatler zor şartlara rağmen iman kurtarma hizmetinde büyük vazifeler icra ettiler. Ancak karşıdaki şer odakları boş durmadı; iman kurtarma hizmetine engeller koymaya çalıştıkları gibi, gençliği değişik vasıtalarla dejenere etmeye gayret ettiler ve etmeye devam ediyorlar.

Şer odakları ‘moda’ ismi altında, biz Müslümanların inanç esaslarına aykırı olan birçok alışkanlıklarla gençliğimizi heva ve heveslerin zebunu yaptılar. Hayanın insanlık camiasından(özellikle nisa taifesinden) kaldırılması için her türlü ahlaksızlığı mübah gösterdiler ve ne yazık ki göstermeye devam etmektedirler. Bu durum insanlığın, hususan gençliğin imansızlık zehiriyle ölümcül bir hastalığa yakalanmasına sebep olmuştur.

İman kurtarma ve insanlığı ahlaksızlık çirkefinden kurtarma görevini yapma gayreti içinde olanların işi kolay değildir ne yazık ki. Son zamanlarda, okuduğumuz haberlerde, İmam Hatip okullarında bile İslâm’ın asıl rüknü olan namazı eda edenlerin sayısının istendiği seviyede olmadığını görüyoruz. Bazılarımız bu durumlarda hemen kendileri dışındaki yerlere suçu atıyorlar. Bu durumu siyasî malzeme yaparak, muhalif siyasetçileri suçlayanlar az değildir. Halbuki, herkes önce suçu kendinde aramalı.

Bizler kendi çocuklarımız başta olarak gençlerimize lisan-ı halimizle İslâm’ın güzelliklerini anlatabildik mi? Çocuklarımızın eğitimi söz konusu olduğu zaman, iyi bir mevki-makamdan önce, mânevî eğitimini düşündük mü? Bizler çocuklarımıza örnek olabilecek iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olabildik mi?.. Bu minval soruları arttırdığımızda, gençliğin bugünkü ciğersûz halinden bizlerin de sorumlu olduğumuzu vicdanımız bize söylettirecektir.

Ne yazık ki, Allah’ın bazı emirlerinin çiğnenmesi pahasına, çocuklarını makam-mevki için değişik mahfillere gönderen insanlarımız az değildir. Ve yine ne yazık ki, çoğumuzda çocuklarımızın maddî makam-mevkisi, mânevî eğitiminden çok önce gelmektedir. Hepimiz kendi vicdanımızda bunun muhasebesini yapalım… Göreceğiz ki, fertler olarak asıl suçlu bizleriz. Unutulmamalı ki, çocuklar temel dinî ve ahlâkî eğitimlerini öncelikle ailesinden almaktadırlar. Çoğunlukla çocuklar ailelerine birer ayna durumundadırlar. O aynadan kendimizi seyredelim isterseniz…

Diğer yandan, asıl vazifeleri iman kurtarmak olanların, bu görevlerini ihmal ederek, dünya siyasetleriyle uğraşmaları, bir kısım cemaatlerin büyük handikaplarıdır ne yazık ki. Topluma iman hizmeti dışındaki yanlış hareketleriyle kötü örnek olanların ise veballeri büyük olsa gerek. Toplumun nezdinde iman hizmetini yapanların imajına zarar verenler de, gençliğin bugün yanlış yerlerde olmalarının önde gelen sorumlularındandırlar.

Toplumumuzun büyük yanlışlarından biri de, herkesin her işle uğraşmaya çalışmasıdır. Bir kere, herkesin önce kendisine tevdi edilen görevi yapması lazım. Bilhassa iman-Kur’an hizmetini yapmaları gerekenlerin, bu kudsî hizmetlerine zarar verecek başka işler peşinde koşmalarının hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Çünkü dünyevî işlerle uğraşanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Nefis ve şeytanlara karşı mücadele edecek olanlara, imansızlık yangınını söndürmeye koşacak olanlara ise şiddetle ihtiyaç vardır. Bu göreve talip olanlar, ihlâs ve samimiyetle iman kurtarma hizmetine bütün mesailerini harcamaları gerekir. Yoksa hem bu dünyada hem de ahirette bunun cezasını, toplum olarak çekmemiz kaçınılmaz olacaktır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum