Yahya Aleyhisselam ve şefkat mesleği

Hazreti Musa Aleyhisselam’a dokuz ayet veya mucize verilmiştir. Bazıları ise Hazreti Musa’ya dokuz mucize ve ayet verilmesine mukabil, Kıpti toplumuna da dokuz musibet ve felaket verildiğini ifade etmektedir. Kimi yorumcular ve müfessirler keza Yahya Aleyhiseslam’a da dokuz özellik ve ayet verildiğini belirtmektedirler. Bunlardan birisi, şefkat ismine ve mesleğine haiz olmasıdır. Yahya Aleyhisselam’a verilen üçüncü ayet ve hasiyet ise hanan yani şefkat özelliğidir. Hunuv, şefkat, hanan da müşfik insan demektir. Kadının özelliklerinden birisi müşfik olmasıdır. Elbette erkeklere de şefkat duygusu verilmiştir lakin bu onda kadınlar kadar gelişmemiştir ve galip bir vasıf değildir. Şefkat kadınlarda galip bir duygudur bundan dolayı erkeklere şefik ismi verilse bile şefika bir sıfat olarak ancak kadınlar hakkında kullanılmaktadır. Şefkat şefik anlamında erkekler için isim olabilirken şefika bütün kadınlara şamil ortak bir sıfattır.

Hazreti Yahya Aleyhisselam’a has bazı özellikler vardır. Bunlardan birisi hanan sıfatıyla taltif edilmesidir. Araplar nostalji karşılığında hanin derler. Hanin aynı zamanda özlemdir ve beşerin ortak duygusunu terennüm etmektedir. Beşer ayrıldığı cennete geri dönebilmek için hep figan ve ahu enin eyler. İnsan cennet nostaljisi içinde yaşar. Hanan da Allah’ın Hazreti Yahya Aleyhisselam’a fıtri olarak armağan ettiği ve verdiği eşsiz bir hal ve makamdır. Diğer peygamberler için bu sıfat en azından bu vurguda kullanılmaz. Allah, Yahya Aleyhisselam’a muhabbetini ilka etmiştir. Tabir caizse özene bezene yaratmıştır.  Bu anlamda, Yunus Emre ve Mevlana gibiler de Yahya Aleyhisselam’ın muhabbeti üzerine kaim ve onun kademi üzerinedir sair olmuşlardır.
*
Yahya Aleyhissalam’ı ferdi ferid kılan hasiyet ve özelliklerden birisi de ‘hasur’ sıfatıyla muttasıf  olmasıdır. Hasur olmasının birçok manaları olabilir. Lakin tercih edilen anlamı ziyadesiyle afif ve iffetli olmasıdır. Hatta Peygamberlerden ‘zelle’ sadır olur mu olmaz mı meselesi tartışmalı olmakla birlikte hiç günah işlemeyen peygamberlere misal Hazreti Yahya gösterilmiştir. Zira, tam bir münzevi ve sufi hali ve hayatı yaşamıştır. Hazreti İsa gibi bekar kalmış ve kadınlara uzak durmuştur. Kimileri bunu fazilet değil de eksiklik makamında görse de kazın ayağı öyle değildir. Allah onu bu fıtrat üzerine yaratmış ve kitabında da bu vasfıyla zikretmiş ve övmüştür. Allah ruhbaniyeti öngörmese ve vazetmese de istisnaen bazı kullarını rahip suretinde yaratmıştır. Bunlardan birisi Hazreti Yahya diğeri de Hazreti İsa’dır (İkinci gelişindeki haliyle alakalı farklı rivayetler vardır). Dolayısıyla bu peygamberler fıtraten hususi yaratılmışlardır. Bunlar tamim edilmeyen ve edilmesi gerekmeyen özel sıfatlardır. Fıtri olarak bu sıfat istisnaen Yahya Aleyhisselam gibilere yakışırken yapmacık ve taklit düzeyinde kalanlara yakışmamaktadır. Bundan dolayı, Muhammed Beyumi Mehran, Hazreti Yahya’yı bu nadir sıfatlarından dolayı ‘fez/eşsiz’ olarak nitelendirmiştir. Dolayısıyla Yahya Aleyhisselam dünyada melekuti veya semavi bir surette yaşamıştır.
*
Yahya Aleyhisselam’ın bir başka özelliği de, Ürdün Nehri kıyılarında yabani nebatat ve bitkilerle beslenmesi ve kefaf-u nefs etmesidir. Bu anlamda, İslam sufilerinden Abdulkadir Geylani de gençliğinde Dicle kıyılarında benzeri bir biçimde yabani bitkilerle beslenmiş ve böylece riyazat yapmıştır. Yaşantısının her boyutuyla birlikte Yahya Aleyhisselam mülki değil meleküti bir hal ve hayat sürmüştür.

Günümüzde Bediüzzaman da Yahya Aleyhisselam’ın sünnetlerine en fazla ittiba eden ulema arasındadır. Onun ahvaliyle bezenmiş ve hallenmiştir. Yahya Aleyhisselam’ın ‘fez/eşsiz’ olarak nitelendirilmesine mukabil Bediüzzaman yaklaşık benzeri bir anlama gelen ‘Bedi-üzzaman’ kelimesiyle anılmıştır. Merhum Cabir Rızk da Hasan el Benna için ‘reculü’l fez/eşsiz adam, bedii adam’ tabirini kullanırdı. Keza Bediüzzaman da mesleğini şefkat üzerine bina ve tesis etmiş ve bu yönüyle Hazreti Yahya’nın (Aleyhisselam) hanan sıfatına liyakat kazanmış ve bunu tevarüs etmiştir.

Keza Bediüzzaman, Hazreti Yahya’nın kadınlara mesafeli hasur/afif sıfatına da varis olmuştur. Ulema veresetü’l enbiya olduğuna göre, ulemanın enbiyanın makamlarına varis olması inkar edilemez ve verasetin şanındandır. Bediüzzaman şiddet mesleğine mesafe koymakta nasıl ki Adem’in iki oğlundan Habil’in izinden ve yolundan gitti ise şefkat mesleğinde de Yahya Aleyhisselam’ı takip etmiş ve onun mesleğine varis olmuştur. Keza barınağı ve yiyeceği onun gibi yabani dağlar ve bağlar olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum