Haşmet BABAOĞLU

Haşmet BABAOĞLU

Üniversite ne işe yarar?.. Şimdi gerçekler!

Katsayıydı, sınavdı derken yine üniversite kapısındaki gençleri konuşmaya başladık.
Bana sorarsanız...
Yıllardır hep aynı şeyi yazıp söylüyorum: "Üniversiteye, çayının, kahvesinin ve arkadaşlığının tadını çıkartmak için gidin!"
"Devletlu büyükler" ve üniversiteler bu tavrıma bozuluyor!
Oysa "yüksek lise"lerin müfredat ve vize yorgunu öğrencilerine başka ne önerebilirim!
"Bilimsel sorgulama ve araştırma kültürünüzü geliştirin" desem, komik olacak!
Yok! Gittiğiniz üniversite hocasıyla, dersleriyle, ruhuyla gerçekten üniversiteyse, çok şanslısınız demektir. O zaman da önerim şu: "Bitirince ne olacağınızı unutun, hocalarınızın ve öğrendiklerinizin değerini bilin!"

***

Fakat hem gençlerden hem de ailelerinden sakladığımız bir gerçek var. Asıl mesele o!
Düşünün, çoğunluk niçin gidiyor üniversiteye?
Meslek edinmek ve mezuniyet sonrası iyi bir iş bulabilmek için, değil mi?
İşte tam o noktada durup bu tatsız gerçekle hesaplaşmaya başlamanın zamanı gelmedi mi?
Son yıllarda dikkatimi çekiyor.
Üniversiteye hazırlanan gençlere hangi bölümü seçeceğini sorduğumda genel olarak cevaplarda üç bölüm öne çıkıyor.
Birincisi... İşletme. (Birileri bu çocukları "İşletme okursan işletme sahibi olursun" diye kandırıyor mu?) İkincisi... Uluslararası İlişkiler. (Biliyorum, insanda bütün dünyayı avucunun içine alacakmış duygusu uyandırıyor bu bölümün adı ama ne gezer!)
Üçüncüsü... İletişim, medya. (Canlı bir iş hayatı umuluyor! Hatta kimse itiraf etmiyor ama beklentilerin arasında şöhret falan da var!)

***

Gelin, sadece iletişim fakülteleri açısından yaklaşalım olaya...
Bugün Türkiye'de 33 iletişim fakültesi var. Yeni öğrendim; açık öğretimde de yaklaşık 56 bin öğrenci iletişim sektörüne yönelik bölümlerde okuyormuş.
Prof. Dr. Ali Murat Vural bu tabloyu şöyle ortaya koyuyor: "Yaklaşık 62 bin öğrenci, istihdam olanakları son derece kısıtlı bir sektör için, büyük bir yarışın içine girmiş bulunuyor." (Mediacat. Mart 2010)
Bana sorarsanız, medya sektörü için "istihdam olanakları kısıtlı" demek bile pek iyimser bir değerlendirme sayılır. Yine Prof. Vural'a göre iletişim sektörünün talepleriyle mezun gençlerin niteliklerinin çakışması ancak yüzde 5-10 düzeyinde gerçekleşiyor.
Peki öteki on binlerce iletişim mezunu ne yapıyor, diye sormayın artık!
Bugüne kadar, karşıma geçip gözlerinin içi parlayarak "iletişim okuyorum Haşmet Abi, iyi mi?" diye soran gençler karşısında susup lafı geçiştirdim.
Ama siz deyin bakalım!..
Tatsız gerçeği gençlerden ve ailelerinden saklayarak daha nereye kadar gidebiliriz?
Üniversiteye odaklanmış eğitim-öğretim sistemimizin kendisi yanlış! Çok yanlış!

Sabah

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.