Emin Talha KARAMUSA

Emin Talha KARAMUSA

Türkan Saylan’ın ardından…

Geçtiğimiz günlerde uzun süren kanser tedavisinin yetersiz kalması sonucu vefat eden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan’ın vefatı birçok tartışmayı ve yeniden gündeme getirmiş oldu.  Öncelikle sevenleri açısından cenaze töreninin 19 Mayıs gününe denk getirilmesi hem anlamlı hem de katılım açısından yine sevenleri açısından fırsat olmuştur.

Diğer yandan, bir tıp doktoru olan ve başarılı bir cildiyeci olarak tanınan Türkan Saylan’ın geniş kamuoyu tarafından tanınması Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanlığı döneminde olmuştur. Başkanlığı döneminde basın ve iletişim firmalarıyla birlikte düzenlediği eğitim kampanyalarıyla sağladığı büyük miktarlarda gelirlerle ve dağıttığı eğitim burslarıyla kendini duyurmuştu.  Bursların verilmesi sırasında etik olmayan ve adı çağdaş olmasına rağmen çağdışı uygulamaları yapan bir dernek olarak Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin adının duyulmaya başlanmıştı.  Türkan Saylan’ı asıl meşhur eden konu ise “PKKlılara burs verirken başörtülülere burs vermediği” eleştirileri olmuştu. Bu eleştiriler karşısında Türkan Saylan bir röportaj sırasında eski bir deyimle “mazereti suçundan büyük” bir ifşaatta bulunarak başörtülüleri casuslukla suçlamış, bunu da “Prensiplerimiz var!” şeklinde savunmaya çalışmıştır.

Benim Türkan Saylan’da takdir ettiğim noktalar yok değildir. Saylan, kendi davasına tam inanmış ve sadakat göstermiştir. Bu uğurda çağdaş ve demokratik olarak kabul edilen normları da çiğnemekten çekinmemiştir. Hem de bunu adını “çağdaş yaşam” koyduğu bir dernek vasıtasıyla yapmaya çalışmıştır. Yani, kendi yaşam tarzını çağdaş görürken diğerlerini ötekileştirerek çağdışı ve medeniyet dışı gördüğünü ifade etmek istercesine yapmıştır. Benim değerlendirmeme göre kaybetmeye başladığı yer burasıdır. Kendinizden başkasını ötekileştirdiğiniz, yok saydığınız, bana benzemezseniz illegal sayılırsınız demeye başladığınız yerde demokrasiden, haktan, hukuktan bahsetmek mümkün olamaz. İddialar doğru ise inançları gereği başlarını örten kızlarımızı PKK sempatizanlarından, yani; vatanımızı bölmek isteyenlerden daha büyük bir tehlike olarak algılamış ve bunu başkalarının da algılamasını sağlamak için elinden gelen her şeyi üstün bir gayretle yapmıştır. Öyle ki burs almak için müracaat edenlerin aileleri, kendileri çok ince bir şekilde incelenmekte, inançları sorgulanmakta, başörtülülere özellikle verilmemesine dikkat edilmekte, namaz kılanların burs alıyorlarsa bile kesilmesi hususunda hiçbir şefkat gösterilmemektedir. Yine burs verilen talebelerin sosyal faaliyetler adı altında faaliyetlere katılmaları ve bu faaliyetlerdeki aktivasyonları dikkatle incelenmekte ve bursun devamı buna bağlanmaktadır. Yani, okumak için büyükşehre gelen, ekonomik bakımdan yetersiz öğrenciler burs alırken bir nevi inançlarını deklare etmek mecburiyetinde bırakılmışlardır. Bu ise Anayasa’nın 24. Md.sinin (…dinî inanç ve düşüncelerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç, düşünce ve kanaatlerinden ve bunları değiştirmekten dolayı kınanamaz, suçlanamaz ve farklı bir muameleye tâbi tutulamaz.) amir hükümleri açıkça çiğnemekten çekinilmemiş, ayrıca, inançlarından dolayı kınanamaz ve farklı muamele uygulanamaz hükmü olmasına rağmen  inanç nedeniyle açık bir farklı uygulama yapılmıştır.

Tüm bunlar yiğidin hakkını yememizi gerektirmiyor veya Türkan Saylan’ın beğeneceği ifadeyle “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” kaidesi gereğince onun kendi davasındaki sadakatini görmemizi engellemiyor. Son nefesini verirken mealen “vazifemi yaptığımı düşünüyorum artık gönlüm rahat ölebilirim” şeklindeki sözleri hepimiz için ibretlik olmalıdır. O hal ile hallendiğimizde biz de kendimiz için, geride bıraktıklarımız ve öbür tarafa götürmemize müsaade edilenleri şöyle bir karşılaştırdığımızda Türkan Saylan gibi “vazifemi yaptığımı düşünüyorum artık gönlüm rahat ölebilirim” diyecek durumda olmalıyız.
 
Bir iş veya davada ki başarı o davanın sahiplerinin ihlası ile doğru orantılıdır. Allah rızası için yola çıkıp, Allah’ın emrini yaşamaya çalışan kulların başarısı yine Allah izini ile olacaktır. Bu konuda Risale-i Nur’da geçen “Çünkü samimî bir ihlâs, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet, ihlâs ile kim ne isterse Allah verir..” düsturunu fiili duanın hikmetini davasına sadakat göstermenin hikmetini her zaman hatırlatıyor. 

Türkan Saylan yaptığı çalışmalarda olsun, burs vermekte yaptığı ayrımcılıkta olsun, ilk harekat noktası benim değerlendirmeme göre sevgi ve şefkat değil, nefret ve korku olmuştur. Zira, eğer sevgi ve şefkat olsaydı sizinle aynı paralelde hizmet götüren, eğitim kurumları açan ve burs veren hayır severler için en fazla karşınızdakini sportmenlik duygusu içerisinde rakip olarak görebilirsiniz. Fakat, benzer faaliyet gösteren vakıf, dernek ve sivil toplum örgütlenmelerini karanlık yuvalar olarak görüyorsanız, burs verdiğiniz öğrencilerin inanç, kimlik, kıyafet veya subjektif kirterler üzerinden denetim yapıyorsanız,  sizin hareket noktanız maalesef nefret ve korku olacaktır. Dolayısıyla, sevgi ve şefkat temelindeki bir hizmet halesinin ulaşabileceği potansiyelin çok azı ile yetinmek zorunda kalırsınız. 

Diğer bir durum, bunları yaparken kendi mesleğini güzel görmesi bir hakkı iken, diğer bütün meslekleri(faaliyetleri)  kötü ve düşük görerek, iyi ve güzelde yarışmak fırsatını en baştan kendi tercihi ile kaybetmiştir. Böyle yaparak, kendi yaşam biçimini yani kendi kafasındaki “çağdaş yaşamı” mağdur öğrencilere dayatmak için öğrenci burslarını kullanmış ve bunu da savunmuştur. Halbuki, tüm gençleri kucaklamayı seçmiş olsaydı, bu gün Türkiye’de yalnız belli kesimlerinin sahiplendiği bir kişi değil, herkesin sahiplendiği birisi olabilirdi. Bu birçok alanda ihtisas yapmış, vakıf ve dernek kurmuş, birisine herhalde daha yakışırdı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum