Toplumun temel değerlerine saygılı gazete ve gazetecilik nasıl olmalıdır?

Gazeteler, insanlık tarihinde önemli bir yere sahip iletişim araçlarından birisidir. Basın ve medyanın ortaya çıkması ile birlikte vatandaşlar yönetimlere karşı bir takım taleplerini dile getirebilmişlerdir. Gazeteler, fikir hürriyetinin ve baskılara karşı durmanın simgesi ve yapıcı ve yıkıcı propagandanın önemli bir aracı olmuştur. Zaman zaman bazı otoritelere propaganda aracı olan gazeteler bazen de iktidarların halkı ikna edebilme araçları haline gelebilmiştir. Ülkemizin tarihinde de gazeteler oldukça önemli olayların içerisinde pay sahibi durumundadır. Öyle ki Osmanlı’da meşrutiyet ve hürriyet fikrinin gelişmesinden, Milli Mücadele’nin Anadolu’da örgütlenmesine kadar, Cumhuriyet’in benimsetilmesinden, demokrasinin yeniden inşasına kadar, darbelerin topluma kabul ettirilmesinden, demokrasiye yeniden geçişe kadar her önemli hadisede basın ve medya hatasıyla ve sevabıyla büyük bir rol üstlenmiştir. Bu nedenle gazeteler, topluma yön veren fikirlerin üreticisi olan fikir adamlarının yuvası ve seslerini duyurdukları mecralar haline gelmiştir.

Dördüncü kuvvet olarak basın ve medya
Dünyanın hemen hemen her yerinde basın ve medya, yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü kuvvet olarak bilinir. Her ne kadar basın ve medya erkinin anayasada kuvvetler ayrılığında konumundan bahsedilmemiş ise de yine de bu gücün manen varlığını devlet ve millet olarak hissetmek mümkündür. Basın ve medyanın gücünü bu anlamda yabana atmamak gerekir. Basın ve medyanın var olan bu gücü yerinde zamanında, kontrollü ve doğru kullanılırsa devlet ve milletin bir nevi hakemi rolünü üstelenerek adaletin ve dürüstlüğün yayılmasına katkıda bulunacaktır. Aksi takdir bu güç yanlış amaçlarla kullanılırsa devletleri ve milletleri hatalı mecralarda sürüklemesi mümkündür. Bahsetmiş olduğumuz önemli bu gücün nasıl kullanıldığını hataları ve sevapları ile irdeleyerek, doğrulara nasıl hizmet etmesi gerektiğini gelin bir tahlil edelim.

Öncelikle bu mesleği icra eden gazeteciler yani ediplerin nasıl olması gerektiğini Bediüzzaman şu şekilde veciz olarak ifade etmektedir: ‘Gazeteler iki kıyas-ı fâsid cihetiyle ve haysiyet kırıcı bir neşriyat ile ahlâk-ı İslamiyeyi sarstılar. Ve efkâr-ı umumiyeyi perişan ettiler. Onlara dedim ki:Edipler edepli olmalı; hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten bitarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i halisa tanzim etmeli. Halbuki, siz iki kıyas-ı fasitle, yani taşrayı İstanbul'a ve İstanbul'u Avrupa'ya kıyas ederek efkâr-ı umumiyeyi bataklığa düşürdünüz. Ve şahsi garazları ve fikr-i intikamı uyandırdınız. Avrupa’nın hissiyatı İstanbul’da tatbik olunmaz. Akvamın ihtilafı, mekânların ve aktarın tehalüfü, zamanların ve asırların ihtilâfı gibidir. Birisinin libası, ötekinin endamına gelmez. Demek Fransız Büyük İhtilali, bize tamamen hareket düsturu olamaz. Yanlışlık, tatbik-i nazariyat ve mukteza-i hali düşünmemekten çıkar. [1]

Gazetelerin esas vazifesi topluma yön veren ve hürriyetin savunucusu olmalıdırlar. Gazeteler toplumun genel kabullerine ve inançların uygun olarak şekillenmeli, neşrettikleri fikirlerin, toplumun genel fikrini tarafsız olarak yansıtmalıdırlar. Gazetecilerin fikirlerinin ‘kalb-i umumi-i müşterek-i milletten bitarafane’ şeklinde çıkması gerekmektedir [2].

Şiddetin rasyonelleştirilmesi gayretleri
Çok sıradan insanlar bile şiddetli davranış uygulayabilirler, özellikle günümüzde, fıtraten zayıf olan kadına şiddet sıradanlaşmaya başlamıştır. Medyada sunulan haberlerin şekli bunun tuzu biberi olmaktadır, adeta şiddeti uygulayanın veya uygulanan kişinin birebir yaşadıkları milletin gözünün içine baka baka harfiyen magazin malzemesi gibi sunulmaktadır. Bu da ne yazık ki suça yatkın olan bazı insanların iştahını kabartarak şiddetin değişik yöntemlerinin formülünü vermektedir.
Bununla beraber toplumda kötülüğünde sıradanlaşması gayretleri yine bazı medya araçları tarafından pompalanmaktadır.

Abartılı haber başlıkları
Gerek TV’de gerek internet haber sitelerinde başlıklara bir göz attığımda çoğu zaman atılan başlığın abartılı olduğuna şahit olurum. Okuyucunun ilgisini çekmek ve açıp okumasını uyandırmak maksadıyla veya reyting dediğimiz izleme ve tıklama sayısı beklentisi içinde olmak maksadıyla da olsa haber başlıkları bazen maksadını aşacak duruma gelebilmektedir. Örneğin, aslında artçı bir deprem haberi verecekken ‘büyük deprem!’ başlığı ile nerede, ne zaman, kaç büyüklüğünde olan bir depremden ziyade zihinleri geniş alana çekmek maksadıyla insanlara sürekli korku pompalamak mümkün hale gelmiş olabiliyor. Bazen çekici olsun diye başlıklar gereğinden fazla abartılabiliyor. Bunun da okuyucuyu negatif yönde etkilediğini bilmek gerekir.

Magazin haberciliği, masa başı, kes yapıştır
Bazen haber bulamayan gazeteciler magazin haber peşine düşerler, bazen de iş olsun torba dolsun diyerek önüne gelen başlıkları kes yapıştır yaparak masa başı haber üretenlerde vardır. Bazı gazeteciler ünlü kişilerin peşine takılarak mutlaka yazı üretmek isterler. Bu şekilde yaklaşım sergileyen gazeteciler bazı ünlülerin kişilik haklarını ihlal ederek onların nefretini kazanabilirler. Haberin sağlamlığına ve kaynağına bakmadan, irdelemeden, teyit etmeden haberi yayına vermek aynen yaydan çıkan oka benzer. Geri dönüşü zor olabilir. Kes yapıştır kolay olduğu için bazen bir haber farklı başlıklarla art arda verilince hep aynı cümle ve paragrafla karşılaşmak okuyucunun dikkatinden kaçmayabilir ve usandırabilir.

Batılı tasvir cahilin cesaretini artırır
Haberiniz yalan olmasa da, ahlaken yayınlanması gerekmeyen bir haberi üstelik abartılı bir şekilde vermek ‘batılı tasvir safi zihinleri idlâl eder’ vecizesinin yerinde bir tespit olduğu ve bunun yanında cahilin cesaretini artırarak hırsıza bir nevi yol göstermeye de neden olacağı açıkça ortadadır.

Haberin tüm detayları
Multimedya araçlarının gün geçtikçe gelişimi ve bant hızlarının artışına paralel olarak video yayınları TV’lerde ve haber sitelerinde tüm ayrıntılarına kadar görüntülü verilmektedir. Görüntü yetmiyormuş gibi bir de bununla birlikte alt yazılı görsel, metin ile birlikte görsel de verilmektedir. Bir katilin birini nasıl öldürdüğünden tutun, nasıl azmettirildiği, ne ile öldürdüğü, olayı nasıl planladığı, nasıl kaçtığı, nasıl teslim olduğu, teslim olduktan sonraki karakolda vermiş olduğu ifadeleri yerli yerince anlatılmaktadır. Bu tarz haberleri seyredince yetişkin bir birey olarak bizim de içimizi germektedir. İnternet ve haber siteleri herkese açık olduğundan yediden yetmişe tüm bireyler bu haberlere ulaşabilmekte ve bir şekilde olumsuz olarak etkilenmekte olup hiç haberimiz olmadan zihnimizin arka planında psikolojik travmalar ve yaralar meydana getirmektedir. Özellikle İntihar olayları hakkında, haber çerçevesini aşan ve okuyucu veya izleyiciyi etki altında bırakacak, özendirici nitelikte ve genişlikte yayın yapılmamalıdır. Olayın ayrıntılarından ve uygulanan yöntemin tarifinden kaçınılmalı, olayı gösteren fotoğraf, resim veya video yayımlanmamalıdır.

Mahremiyet ve masumiyete dikkat etmek
Haberlerin bir kısmında görüyorum ki mahremiyete pek fazla önem verildiğini söylemek mümkün değildir. Bir cinayet haberini ele alacak olursak: ilgili tüm detaylar orta yere serilmekte, maktülün ve geride kalan yakınlarının mahremiyetine aldırış etmeden tüm detaylar sergilenmektedir. Bunun yanı sıra zanlının suçlu olup olmamasına da pek fazla önem verilmemektedir. Esas suçlunun bulunması beklenmeden, oldum olasıya duyulanlar anlatılmaktadır. Burada kişinin masumiyet ve mahremiyet haklarına riayet edilmesi önemlidir.

Yanlı, yanlış ve yalan haber
Birçok gazete patronları siyaset ve devlet işlerinde taraf tutmaktadırlar. Bazen iktidara bazen muhalefete yakın duran gazete yönetimleri, tarafı olduğu siyasilerin noksanlarını ve hatalarını görmezlikten gelirken muhalif tarafın en ufak bir hatasını büyüterek karşı tavır alabilmektedirler. Yandaş medya diye tabir edilen bu tutum gazetecilik ilkeleri ile bağdaşamaz. Bazen yapılan bir haber öyle hal bir alabilir ki onun yanında taraf olmak hafif kalır. Yalan haber dediğimiz de zaten budur. Buna da tevessül eden gazeteciler az denecek sayıda da olsa vardır.

Reklam kokan haber
Bir haber yapalım da en azından şunların bir reklamını yapmış oluruz. Reklam veremeyecek durumda olan bir firma veya siyasi teşekkülün reklamını yapmak yerine haberini yapmak ta bazen reklam yerine geçebiliyor. Burada önemli olan, hedef kitlenin merakını uyandırmayı başarmaktır. Al gülüm ver gülüm misali bazen reklam yerine haber siparişi de verildiğini gördüğümüz oluyor. Gazeteci, bir haberin yayımlanması veya yayımlanmaması karşılığında maddi veya manevi çıkar peşinde koşmamalıdır.

Reklam verene taraflı yaklaşım sergilemek
Reklam deyince gazetecilerin gelir kaynağı akla gelir. Kamu veya özel teşebbüste herhangi bir işletme veya kurum bazen reklam verince iyi olur vermeyince hedef tahtasına konur. Reklamınız yoksa siz ağzınızla kuş yakalasanız bile pireniz deve, deveniz pire olabilir. Bu nedenle bazı yöneticiler en başta koltuğuna geçer geçmez yerel medya ile iyi ilişkiler içinde olmayı tercih eder. Reklam veren bir kurumun kusurları da bu şekilde görmezlikten gelinebilir.

Haber başlıkları bazen isyan mesajı taşıyabiliyor
Özellikle kar ve yağmur yağdığında ‘yollar kara mahkum oldu, kara kış kapıya dayandı, yağmur esir aldı, ölüm onu hayattan kopardı, kara çarşamba, gibi deyimler insanın bir kul olarak Rabbine isyan çağrışımında bulunduğunu hatıra getirmektedir. Bunun dışında daha birçok değişik haber başlıklarında; feci, dehşet, felaket, esaret, mahkum, kriz, rekor, iftira, taciz, aldatma, tokat, kan dondurucu, akıl almaz, kulisler bu iddiayı konuşuyor gibi negatif tesir veren kelimeleri görmek mümkündür.

Habercilikte internet ve sosyal medyanın gücü
Bazı TV ve internet medya siteleri akıllı telefon üzerinden WhatsApp haber hattı ile habere daha kolay ulaşabilmektedir. Her bir vatandaş isteği anda haberini görsel veya yazılı olarak anında gönderilmektedir. Bununla beraber Youtube haber kanalları da artık revaçta diyebiliriz. Bir gazeteci olarak illaki de bir medya şirketinde çalışmanıza gerek olmadan home ofis evinizden veya işyerinizde kuracağınız basit bir stüdyo ile gazetecilik yapmak mümkün hale gelmiş durumda.

Basın emekçileri
Gazeteciler gece gündüz dur durak demeden, bayram seyran demeden haber geçmek durumundadır. Gazeteci olarak sahaya iner, röportaj yapma durumunda kalırsanız veya bir felaket mahallinde canlı yayında haber geçmeniz gerekirse işiniz zor demektir. Gazeteci bu kadar zorluklar içerisinde bir yandan haber yazacak, bir yandan çekim yapacak, bir yandan ulaşım işini görecek durumda olabilir. Bu kadar özverili çalışmanın yanı sıra çalıştığı işte hakkını alamayan, sosyal güvenceden yoksun olan gazeteci arkadaşa sıkça rastlamak mümkün. Özellikle yerel medyanın bu konuda sicili pek te düzgün değildir. Uzun vadeli çalışma prensibi ile iş vaat edilen gazeteciler birkaç aylık denemeden sonra maalesef işten çıkarılarak yerine yeni bir kurban aranmaktadır.

Gazete patronları neden çok sık değişiyor acaba?
Personeli kısa sürede değişen bir işletmenin tabii olarak patronu da bundan nasibini alacaktır. Gazeteler pek isim değiştirmezler. Genellikle el değiştirmeye meyillidirler. Bununda değişik nedenleri olabilir. El değiştirme nedenleri arasında; taraf medya olarak devam etmede zorluk çekme, okuyucu tabanını kaybetme, işletmeyi verimli olarak yönetememe, reklam pastasından payını alamama, tarafsız ve ilkeli yayın yapmada ısrar etme, borsada prim yapan işletmesini fırsat bilerek devretme, parayı kolay kazanan zengin birini bulup satış gerçekleştirme yanında siyasal iktidara yakın duran birisine satış gerçekleştirme olarak ele alınabilir.

Arşivlerden kütüphaneye
Her yapılan bir haber ve röportaj, her yazılan bir makale mutlaka o gazetenin arşivinde yerini almaktadır. Okuyucular gerek gazetenin internet sitesinde ve gerekse Google’da arama butonu ile istediği habere ve bilgiye rahatlıkla ulaşabilir. Bu nedenle yayınlanan bilgilerin yazılan makalelerin, yapılan haberlerin tamamının arşivlerde durduğunu dikkate alarak yapılan yayıncılıkta çok dikkatli davranmak gerekmektedir.

Yayın yasakları ve RTÜK
Bazen bir olayın haberi üzerinden o habere savcılık kanalıyla alınacak bir karar neticesinde yayın yasağı gelebilir. Eğer devletin hak ve hukuku söz konusu ise veya kişilik hakları söz konusu olduğunda bunu da gazeteci olarak normal karşılamak ve panik yapmamak gerekir düşüncesindeyim. RTÜK tüm basılı ve görsel medyayı 7/24 saat ilkesine göre izlemekte ve kayda almaktadır. Gazete yönetimini ve çalışanlarını zor durumda bırakacak haber ve yazılardan kaçınmak gerekir.

İnternet gazetecilerine de basın kartı
Basın kartı, normal günlük basılı yayın yapan işletmelerde çalışan gazetecilere verilebildiği gibi internet medya çalışanlarında verilmelidir. Bu konuda eşit davranılması gerekmektedir.

Haber mi? Suç duyurusu mu?
Basın ve medya bir haberi yayınladığında, eğer o haber ilgili şahıs ve kurum kusurlu ve kabahatli olduğu kanaati oluşmuşsa ve bunda kamu yararı olacağına kanaat getirilirse yargı bunu bir suç duyurusu olarak kabul ederek ilgili kişi veya kurum hakkında soruşturma açılabilir. Bu da basın ve medyanın gücünün bir göstergesidir. Haber oluştururken bu tarz yaklaşımlar kamu yararına olsa da yine de ilgili kişi ve kurumun masumiyeti ve mahremiyeti göz önünde tutularak adalet ilkesi ve dürüstlükten taviz verilmemelidir. Her gazeteci her önüne gelen haberi bir suç duyurusu gibi yayınlamamalı, yargı da bunu bir suç unsuru olarak kabul edip girişimde bulunmamalıdır. İlgili konu hakkında yeterli ve dikkatli incelemeler sonuncunda yargı soruşturma izni vermelidir.

Gazeteler kendi misyon ve vizyonundan uzaklaşırsa
Her gazetenin veya medyanın genel ilkeler doğrultusunda kendine göre belirlemiş olduğu bir misyon, vizyon ve temel değerleri vardır. Gazeteler yönetimleri ve patronları aracılığıyla temel değerleri paralelinde varlığını sürdürür ve misyonlarını yerine getirirler. Temel değerlerinden uzaklaşan gazeteler okuyucusunun gönlünden ve gözünden düşer. Tirajı da buna bağlı olarak gün be gün azalır. Günün birinde o da kapanmaya ve iflas etmeye mahkum olur. Bu nedenle gazete yöneticileri ve patronları bir gazetenin esas yörüngesini belirleme gücünü ellerinde tutan kişilerdir, okuyucuların ve müdavimlerinin manen üzerinde hakları vardır. Okuyucu kitlesinin isteklerine ve temel değerlerine bağlı kalarak hareket etmelidirler.

Doğru duruş sergilemek
Her zaman ve zeminde nabza göre şerbet vermek yerine, daima diklenmeden dik durmak, mazlumun yanında olup zalimin karşısına dikilmek, şartlar ne olursa olsun doğru habercilikten şaşmamak, ekmeksiz kalmayı tercih ederek hürriyetinin elinden alınmasına mani olmak bir gazetecinin veya bir habercinin ilkesel değerleri olmalıdır.

İlkeli yayıncılık nasıl olmalıdır?
1. Doğru siyaseti takip etmelidir.
2. Muhtelif ilimleri dikkate almalıdır.
3. Faydalı faaliyetleri nazara almalıdır.
4. Sosyal problemlerin çözümüne yönelik bir neşriyat yapmalıdır.
5. Fıtri meyilleri uyandıran bir yayıncılık yapmalıdır.
6. İla-yı kelimetullahı esas alan bir yayıncılık hedefi olmalıdır.
7. Basın hür ve rahat bırakılmalıdır.
8. Vatandaşın nabzını tutabilmelidir.
9. Halkın sesi, gözü ve kulağı olmak.
10. Gündemi tutabilmek ve yakalamak, gündem oluşturabilmek.
11. Haklı kamuoyu desteği oluşturabilmek.
12. Güvenilir kaynak ve belgeye dayanmak.
13. Yanıltıcı ve yönlendirici haberlerden sakınmak.
14. Yalan ve yanlış, iftira, karalama kokan haberleri yayınlamamak.
15. Taraflı yayından kaçınmak.
16. Masumiyet ve mahremiyet ve kişilik haklarına riayet etmek.
17. Kamuoyunu yanlış yönlendirmekten kaçınmak.
18. Ahlak, fazilet, adalet ve doğru istikametten yana haber yapmak.
19. Gazeteciler efkâr-ı umumiyenin yalancı tercümanı olmaktan kaçınmalıdırlar.
20. Gazeteler kin, garaz ve düşmanlık hislerinden uzak durmalıdırlar.
21. Gazeteciler haberlerini doğru, tarafsız ve etik bir şekilde sunarak okuyucuların güvenini kazanmalıdırlar.
22. Gazeteciler, doğru ve güncel bilgiler sağlamak için araştırmacı olmalıdırlar.
23. Gazetecilerin itibarlarını korumaları ve okuyucuların güvenini kazanmaları için doğru, tarafsız ve etik davranışlar sergilemeleri gerekir.
24. Gazeteciler, haberlerinde insanlar arasındaki farklılıklara saygı göstererek ve empati kurarak, haberlerini daha iyi bir şekilde sunmaya gayret etmelidirler.
25. İyi bir gazetecilik doğruları yazabilmek ve doğruları aktarabilmektir.
26. Gazetecinin temel görevi, gerçekleri nesnel bir biçimde, çarpıtmadan, sansürlemeden aktarmaktır
27. Gazeteci, demokratik değerlere ve insan haklarına aykırı yayın yapmamalıdır.
28. Gazeteciler, tekzip ve cevap hakkına saygı gösterilmelidirler.
29. Gazeteci, ırka, milliyete, etnik kökene, cinsel kimliğe, cinsel yönelime, dile, dine ve mezhebe yönelik ayrımcılığı teşvik edecek yayın yapmaktan kaçınmalıdır.

30. Gazeteci, mesleki saygınlığa gölge düşürecek türden etkinliklerden ve görevlerden uzak durmalıdır

[1], [2]: Divan-ı Harb-i Örfî, Bediüzzaman Said Nursi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum