M. Maruf ÖZÜLKÜ

M. Maruf ÖZÜLKÜ

Suriye'nin arkasında ne var?

Suriye olayını Esed'in iktidar kavgası olarak görmek ve diğer aktörlerin rolünü bu çerçevede değerlendirmek bizi doğru sonuçlara götürmez.

Suriye olayı Ortadoğu'daki yeni cepheleşmelerin gövde gösterisiyle başlamıştır.
Kavganın sözde adı Suriye'dir ama gerçek adı Ortadoğu'da yeni güçlerin alan kapma-kaptırmama  mücadelesidir.

AB destekli Okyanus ötesi müdahaleye karşı Rus-Çin ittifakının karşı karşıya geldiği ortamda Türkiye ile İran'ın karşıt duruşları ve lokal olarak Kürt coğrafyasında Barzani-PKK denklemi gibi vaziyetler birbiriyle bağlantılı durumlardır.
İsrail'in güvenlik sorunu gerekçesiyle geliştirdiği manevraları da ayrıca sayalım.
Yani Suriye üzerinden geliştirilen kavga burasıyla sınırlı değil.

Bu saatten sonra Esed, iç ve dış kankalarına rağmen inadı bırakıp geri adım atar mı?
Rusya, İran ve Çin peyki de Esed'i ucuz fiyata satmaz.
Esed, bu peykin bölgede varolma-olmama figürü oldu.
Ama çıkarlar karıştığında ittifak cephelerinde savrulmalar başlayabilir. Irak'ın devrik başkanı Saddam Hüseyin için perde gerisinde yapılan Rusya-Amerika pazarlıklarının bir benzeri Suriye'nin
Esed'i için gerçekleşir mi?
Esed sonrası için önlerini görseler; mesela ihvan tarzı dindar bir yönetimin, daha açık ifadeyle; yeni bir Mursi'nin başlarına bela olmayacaklarına emin olsalar, belki bu pazarlıklar sonuç vermeye
başlayacaktı.

Bizdeki İmralı görüşmelerinin de bu olaydan bağımsız geliştiğini söylemek mümkün değil. Eğer gerçekleşebilirse bu olayın hayırlı ilk gelişmesi belki bu sulh hadisesi olacak. Barzani'nin bu süreçte nasıl aktif bir rol oynayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

İran-Türkiye ilişkilerine gelince, Esed meselesinde gerginleşen iki tarafın diplomasiyi işletme çabalarına dikkat etmek lazım. Bu çabaların hayırlı sonuçlar vermesini ve salip çizmelerini Şam'a
sokmadan bir hal yolu netice vermesini dileyelim.

Bütün bu iç içe girmiş dairelerin güç dengelerinin bizi; yani ülkemizi, yani komşularımızı, yani İslam alemini, yani İnsanlık dünyasını nasıl bir sonuca getireceğini bilmiyoruz.
Ama ümit ettiğimiz bir şey var. Nihai netice, yani akibet, inşaallah hayr olacak.
Nasıl olacak kim kime saldıracak kaç can verilecek bilmiyoruz. Ama inşallah bu en az zayiatla en az kurbanla neticelensin.

Bu kara kışın artık daha fazla sürmeyeceğini, cemrelerin düşmeye başladığını biliyoruz ve diyoruz ki...
Bütün ideolojiler kusmuğunu kustu.
Bütün ırkçılıklar zehrini döktü.
Bütün canavarlıklar vahşetini ortaya koydu.
"Sulh u umumiyi arayan beşer" ses verirse...
Yani "beşer bütün bütün yoldan çıkıp başına bir kıyamet koparmazsa"
Artık bahar gelecek.
Suriye'de şer görünen ve içimizi yakan vahşetin altından bir ümit, bir
diriliş ve bir kendini bulma neticesini, niyaz ediyoruz.
İstibdatların keyfiliklerin son bulduğu meşveret ve şuranın İslam
aleminde vücut bulduğu İslamiyet'e layık doğruluğun yükselişe geçtiği
dönemlere yakınızdır inşallah.
"Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum