Hüseyin ÖZTÜRK

Hüseyin ÖZTÜRK

Sürgün edilenler

Bir soruyla başlayalım. “Sürgün edilenler mi hayırla, Fatihalarla, dualarla anılıyor, yoksa sürgün edenler mi?” Tabii bu soru, Müslümanlık hissiyatıyla yaşayanlaradır. Böyle bir hissiyatı içinde barındırmayanlar sorunun muhatabı değildir. Geçelim.

Ertuğrul oğlu Osman Gazi; 1258’de Ertuğrul Gazi ile ilk tohumları ekilen, kıtalara, adalara, güneyden kuzeye, doğudan batıya, yeni bir nizam, adalet, insan hak ve hürriyetleri getiren Osmanlı Devleti’ni, 1299’da hareket eden her canlıya ilan etmişti.

Bu ilandan 625 yıl sonra Osmanlı Devleti’nin hükümdarlığına son verilmiş; kadın, kız, çoluk çocuk, hizmetçi, özürlü, ihtiyar demeden, bütün hanedan paramparça edilerek sürülmüş ve “vatansız” yazan kimlikleriyle perişan bir şekilde yaşamalarına sebep olunmuştu. Böylesi utanç verici bir manzarayı, dünyada başka bir devlet ve millet yaşamamıştır.

1299’da devlet başkanı olan Ertuğrul oğlu Osman Gazi’den 710 yıl sonra Osmanlı hanedanının son üyesi Ertuğrul Osman Osmanoğlu, “İşte Osmanlı yaşıyor” diyen mesajıyla devlet bakanlarının omuzlarında uğurlandı ve cennetmekân dedesinin yanına defnedildi.

Türkiye nasıl da değişmiş. Osmanlı’yı sürgün ederek, mallarına mülklerine el koyup, istemediklerini de haraç mezat satanlar, halk adına yaptıklarını iddia ederken, millet ikna olmamıştı, sadece çaresizdi. Halkın ikna olmadığını Ertuğrul Efendi’nin cenazesi bir kere daha gösterdi. Eğer sürgüne halk onay verseydi, cenaze böyle görkemli olmazdı.

Kuruluşundan 625 yıl sonra Osmanlı’ya sürgünü reva görüp, cenazelerine bile tahammül edemeyenlerin, bugün toplum nezdinde zerre kıymetleri var mıdır? Sürgün edilenler, geçmişini ve atasını inkâr etmeyen yüce milletimizin kalbinde yaşamaktadır ve yaşatılacaktır.

Ya sürgüncü cezacıların hali nicedir? Halkın özden severek kabul ettiği kaç kişi sayabiliriz? Dünya milletleri arasında; “zorla güzellik olabileceği” hususu sadece bizim milletimize dayatılmıştır. “Zorla güzelsin, zorla kahramansın, zorla iyisin, zorla asilsin” baskısı ile hükümdar olunmaz. Son Osmanlı’nın cenazesi bunu da göstermiştir.

Evet, 710 yıl sonra Ertuğrul Osman Osmanoğlu’nun naaşı, devlet bakanlarının ve halkın omuzlarında taşındı ve dedesinin haziresine defnedildi. Nereden nereye. Bir zamanlar devlet adına sürgün edilenler, bugün devlet tarafından sahipleniliyor, dualarla, Fatihalarla, tekbirlerle uğurlanıyor, vatandaşlıkları veriliyor, hakları iade edilip, baş tacı oluyorlar.

Tabii bu arada merhum başbakanlarımızdan Adnan Menderes ve Turgut Özal’ı da hayırla yad etmeliyiz. Bugün iktidarın sahiplendiği gibi geçmişte onlar da atalarına sahip çıkmışlardır. Hatta CHP’liler o gün de bugün de aynı şirretliklerine devam ettikleri için, sırf CHP ile malum “sülük medya” ortalığı fitne ve fesada boğmasın diye sultan hanımları gizlice İstanbul’a getirtmişler ve masraflarını kendi ceplerinden karşılamışlardır.

Ertuğrul Osman Osmanoğlu ise devlete küskün olmamasına rağmen, 2004 yılına kadar vatandaşlığa müracaat etmemiş, 2004 yılında hükümet yetkililerinin ısrarı ve yakın ilgisi münasebetiyle vatandaşlığa geçmiştir. Ertuğrul Osman Efendi ve bütün Osmanlı şehzadeleri ile sultanları; “Bir gün vatanımıza döneriz” umuduyla, en kötü şartlarda dahi dinlerinden ve dillerinden vazgeçmemiş, hep Türkçe konuşmuşlardır.

Şükürler olsun ki, Ertuğrul Efendi’nin cenazesi, babası Burhanettin Efendi’nin cenazesi gibi ortada kalmadı. Burhanettin Efendi öldüğünde yine CHP zihniyetliler devlet üzerinde tahakkümlerini sürdürmüş ve bu sebeple Burhanettin Efendi’nin cenazesi Türkiye’ye kabul edilmemiş, Suriye’de defnedilmiş. Hiç olmazsa Ertuğrul Efendi’nin naaşı İstanbul’da toprağa verildi.

Bu da neyi gösteriyor aziz dostlar; Türkiye’nin iyi yönde çok değiştiğini gösteriyor. Osmanlı’nın sürgün edildiği yıllarda Sultanahmet Camii de sürgünden nasibini almış, sırf Osmanlı düşmanlığından dolayı sonraki yıllarda atların yemlendiği yer olarak kullanılmış. Bugün son Osmanlı’nın cenazesi Sultanahmet’ten büyük bir halk kitlesi ve devlet bakanlarıyla birlikte kaldırılıyor. Az şey mi Allah aşkına.

Bu arada şu hatırlatmayı yapayım. Ertuğrul Osman Efendi ile ilgili haberlerde büyük sürgünde yurt dışına gönderildiği yazılıyor ve konuşuluyor. Hanedan sürgün edilirken, Ertuğrul Osman Efendi ve ağabeyi Fahreddin Efendi, Viyana’da tahsilini sürdürmekteymiş. Dolayısıyla onlar sürgün anını yaşamamışlar. Ama sürgün edilen Osmanlı hanedanına mensup oldukları için 2004 yılına kadar vatansız olarak yaşamışlardır. Yine şükretmek lazımdır ki, millet olarak bu utançtan da kurtulduk.
Vakit

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.