Süpürge dinlensin

Annem-2

Annem hiçbir zaman elektrik süpürgesi ile evi bir seferde süpürmemi istemezdi. Bir odayı süpürünce “süpürgeyi kapat dinlensin biraz” derdi…

Kendisi ile inatlaşıp şimdi onunla inatlaştığım her konuda olduğu gibi haksızlığımı idrak ettiğim konulardan biri idi bu da.

“Acaba maksadı beni dinlendirmek miydi?”

Hayır

Çünkü bütün makinalar ve televizyon için de annemin tatbikatı bu yönde idi. “Anne bu makine insan mı ki yorulsun?” derdim. Onun cansızları da içine alan şefkati elbette akılla anlaşılabilecek değildi.

Hiçbir zaman çamaşır makinasına iki defa art arda çamaşır koymaz ve koydurmazdı. Çamaşır makinasının lastiği zarar görmemesi için de 60 dereceden daha yüksek ısıda çamaşır yıkamazdı. Zaten kaba kiri olan hiçbir şeyi makinaya atmaz elinde önce kaba kirini yıkar gerekirse bir iki gece çamaşır suyunda bekletirdi. Kullandığı makinaların bile işini kolaylaştırandı annem.

Bulaşık makinasını da iyice dolmadan çalıştırmaz ve yüksek derecede yıkamazdı. Zaten kaba kirlerini güzelce yıkar sonra dizerdi bulaşıkları. Hem beraber olduğu insanların hem kullandığı aletlerin işlerini her daim hafifletirdi.

Makinalara ve eşyalara kıymazdı da kendi emeğini zerre kadar esirgemezdi…

Annemin misyonu “her şeyin ve herkesin yükünü hafifletmek ve bunun için daim çalışmak” idi. Buna karşın kimsenin kendi işlerini hafifletmesini talep etmezdi hiçbir zaman…

Küçük büyük, layık veya değil hiç ayrım gözetmeksizin herkese daim hizmet ederdi. Kendisine ise asla hizmet ettirmezdi. Küçük kızının hizmetini bile talep etmedi hiçbir zaman. Ona küçücük bir hizmet etsem “vah vah şu kızın çektiği eziyetlere bak” derdi.

Kendisi hiçbir zaman istemezdi de buna rağmen ona çay getirip ayağının altına ağrıyan dizleri dinlensin için puf koyduğumda “eh iyi, Aziz Misafir ettin beni” derdi…..

Ne güzel bir tabir…. Risale-i Nur’u çok okumuşluğu yoktu, esasen okuması da kuvvetli değildi fakat “aziz misafir” kavramını kullanırdı.

Okuması yazması zayıf olmasına rağmen defterleri vardı annemin. Meşakkatle de olsa bazı tesbihleri bazen yemek tariflerini yazardı. Çantasından küçük defteri ve kalemi eksik olmazdı. Ben de her halde ondan öğrenmiştim defter kalem ile gezmeyi.

Babam dışarı çıkar çıkmaz televizyonu kapatır “televizyon dinlensin” derdi…

Etrafındaki insanlar da onun daim hizmet eden ve misafirlikte bile gençler varken sürekli hizmet edişini kanıksamışlardı. Kendisine hizmet etmek şerefi pek nadir kişilere nasib olurdu…

Kendisine hürmet etmeyenlere de hiçbir zaman tepki göstermezdi annem. Hatta kabalık edenlere…

Hizmet ve hürmetin beklenen değil verilen bir şey olduğunu yaşayarak bana gösterdi. Tabi bana da abdesthaneye girince kapıda bıraktığım terliklerimin yönünü, çıkınca kolaylıkla giymem için, çevirmeye varana dek hizmet ettiği için annemdeki hizmet aşkından en çok nasiblenen ben oldum…

İnsanların çoğu hizmet ve hürmetin muhatabı olmayı istedikleri, sevdikleri ve kendilerine hizmet edene hizmet etmek gereği duymadıkları için anneciğim daim hizmet ve hürmet etmekle beraber çok hizmet ve hürmet görmedi……

Bu bana biraz dokunuyor da ona hiç mi hiç dokunmazdı. Talebi yoktu çünkü. Bense herkesin anneme hizmet ve hürmet etmesini arzu ederdim. Buna kendim ne kadar muvaffak oldum tartışılır elbette. Sürekli size hizmet etmek için çabalanan birine hizmet etmek hiç de kolay değil..

Ahh anneciğim senin gibi olamadım ben….

Olamam da

Sendeki o yüksek ahlak

Çokların “enayilik” sandıkları asalet öyle kolay elde edilir bir şey değil. Seninki son derece fıtrî idi zaten. Sonradan öğrenilen bir şeyin bu kadar kararlılık ve süreklilik ile uygulanabilmesi çok büyük bir gayret ve himmet ister.

İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür ya..

Annem de vefat edeceği gün koca bir tencere aşure pişirdi, meğer misafirlerini ağırlayacakmış… gayet sağlıklı idi. Mutfakta uzun zaman geçirdikten sonra oturma odasında uzanmıştı. Babam yanında idi ben de salonda çalışıyordum. Babam “annene bir bak garip bir horlama sesi geldi” diyince hemen gidip baktım…sonrasını “Annem Öldü” yazımda paylaşmıştım.

Annemi tanımayan ne çok insanlar dualar ettiler ve vefatından sonraki hizmetleri de öyle suhuletli oldu ki. Yaşarken olduğu gibi vefatında da kimseleri yormadı. Ben bile anlamadım misafirler nasıl ağırlandı, onların hizmeti nasıl görüldü.

Annem… süpürgeyi bile yormayan güzel annem. Hakkını helal et, biz senin için yorulamadık. Sen ise “sevap olur kızım” diyerek muhatabın ihtiyaç ve talebine bakmadan ettiğin bütün hizmetler inşallah umduğundan çok daha büyük sevaplar olarak seni karşılar ve karşılamıştır annem…

Sen gibi ehl-i hizmet olmak ne büyük şeref ve saadet. Sen gibi ettiği hizmetleri daim “sevap olur” diyerek teşekkür beklemeden hatta hakaretlere aldırmadan devam ettirtmek ne büyük himmet annem…

Bana Nur Talebesi nasıl olunur sualinin canlı cevabı olduğun için teşekkür ederim anne. Rabbime senin gibi bir ananın evladı olduğum için hamd-ü senalar olsun. Ve sana layık olamayışımı Rabbim affetsin, hepimizi mağfiret etsin.

Senin gibi asil, senin gibi şefkatli, senin gibi hizmet ehli, senin gibi mütevazi, senin gibi dünya metaına önem vermez, senin gibi insanların taktirini beklemez ve tahkirine ehemmiyet vermez bir annem olduğu için Rabbime minnettarım annem… himmet et ki sana layık olabileyim annem…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.