Suphi Türel'in Said Nursi'yi çocuklar gibi sevindiren yayını

Suphi Türel'in Said Nursi'yi çocuklar gibi sevindiren yayını

Üstad, Suphi beyi tebrik için yanına davet ediyor

Risale Haber-Haber Merkezi

İnebolu’da Bediüzzaman Said Nursi Kültür Evi'ni restore eden Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in babası Suphi Türel de, 1957’de Antalya’da Risale-i Nur neşriyatı yapmıştı... 

İleri Gazetesinin sahibi Suphi Türel’in arkadaşı Recep Unaz, Ağabeyler Anlatıyor-2 kitabında yayınlanan hatıralarını Ömer Özcan’a şöyle anlatıyor:

Üstadımız ziyaretçi kabul etmiyor

Antalya’dayız. Kayınpederimin arkadaşı Ömer Ağabey “Recep sen Üstadı ziyaret ediyorsun, bir de beraber gitsek?” dedi. “Tamam” dedim. Hazırlanıp gittik. Onlar hemen kapıya dayandılar. Ben biraz geride durdum. Zile basınca kapıyı Zübeyir Ağabey açtı. “Üstadımız ziyaretçi kabul etmiyor” dedi. Onlar hemen dönüverdiler. Ben ise daha evvel sık sık ziyarete gittiğimden ona güvenerek yavaşça baktım. Zübeyir Ağabey: “Recep Efendi Kardeşim seni de kabul etmiyor” dedi. Kapıdan kovulmuştuk, ama pencereden girmek lazımdı... 

recep_unaz.jpg(Recep Unaz)

Aklıma Mustafa Ezener Ağabey geldi. Rüştü Çakın ağabeyin yanındadır düşüncesiyle oraya gittim. Düşündüğüm gibi oradaymış. Ona: “Üstad beni kovdu, ne hizmet var” dedim. Bana dedi ki: “Hani sen Antalya’da gazeteci bir arkadaşım var diyordun ya. Sen ona git, Afyon Mahkemesinin beraat kararını gazeteden neşrettir…” dedi. “Tamam” deyip hemen döndüm Antalya’ya. 

ANTALYA İLERİ GAZETESİNİN SAHİBİ SUPHİ TÜREL ARKADAŞIMDI

Antalya İleri Gazetesinin sahibi Suphi Türel arkadaşımdı. Ona yazıyı hazırlayıp verdim. O da kabul etti. 

“Adnan Menderes’e açık teşekkür... Afyon Mahkemesinin beraat kararı vermesinde…” diye başlayan bir yazı hazırladım. Sanki beraat kararını Menderes vermiş gibi… Sonuna da: “Antalya Risale-i Nur talebeleri namına Recep Unaz” şeklinde yazdırdım. Haber gazetede aynen çıktı. Suphi Bey, beş-altı gazete de bana gönderdi. Gazeteleri Süleyman’a verdim, doğru Isparta’ya gönderdim. Süleyman, benim yanımda, dükkânda daimi bulunan bir arkadaşımdır. Zamanında Mekke’ye gitti. Orada bir lokanta açtı, fevkalade bir insandır. Bir kere de yayan olarak gitmişti Isparta’ya.

AMA NASIL SEVİNDİ ÜSTAD… HEM NASIL SEVİNDİ...

Ezener Ağabey sonradan bana dedi ki: “Zil çaldı, baktım Süleyman’ı gazetelerle görünce hemen içeri alıp yer gösterdim. Gazetedeki tebriki ve beraat kararını Üstad’a okumak için içeri girdim ve okudum. Ama nasıl sevindi Üstad… Hem nasıl sevindi... Tıpkı masum küçük çocuklar gibi sevindi. Bir ara ayağa kalktı, parmağını şöyle havaya kaldırdı: ‘Maşallah... Barekallah... Risale-i Nurların neşrini hiçbir yere müsaade etmiyorum. Antalya’nın neşrine müsaade ediyorum’ dedi.”

(Suphi Türel’in çıkardığı İleri Gazetesi 1957 yılında Risale-i Nur’dan Gençlik Rehberi ve Lem’alar kitaplarını tefrika etmişti.)

suphi_turel.jpg(Menderes Türel’i babası Suphi Türel)

SUPHİ TÜREL İLERİ GAZETESİNDE HEM RİSALE-İ NUR TEFRİKA ETTİ, HEM DE İKİ KİTAP TAB ETTİ

İşte ilk neşriyat Antalya’da bu şekilde olmuştu elhamdülillah. Önce Gençlik Rehberi, sonra Lem’alar tefrika edildi Antalya İleri Gazetesinde. Hutbe-i Şâmiye ve Gençlik Rehberi ise 1957’de matbaada kitap olarak tab edildi. Mahalli bir gazetedeki neşriyat bile o günkü şartlar içinde Üstad’ı çok memnun ediyordu. Çünkü gazeteler nurlardan dolayı hapis cezasından bahsediyor, tahliye ve beraat haberlerini vermiyorlardı.

O zaman neşrolunan eserler: Hutbe-i Şâmiye ve Gençlik Rehberi idi. Bu ikisi basıldı orada. Aslında daha yapılacaktı. Fakat matbaa düzgün değildi. Basılan eserlerde çok noksanlar yapıldı. Ne kadar uğraşsak hakkından gelinecek gibi değildi. Onun için sonradan vazgeçtik. 

ÜSTAD, HUTBE-İ ŞÂMİYE’NİN SONUNA KENDİ EL YAZISIYLA SUPHİ TÜREL’E DUA YAZDI

Üstad şu elimdeki Hutbe-i Şâmiye kitabının sonuna kendi el yazısıyla şu duayı yazmıştı:
“Bismillahirrahmanirrahim. Allahümme Yâ Erhamürrahimin. İsm-i Âzamın hürmetine… Bu Hutbe-i Şâmiye’yi altı bin nüsha bastıran; Tevfik ve Suphi ve Recep ve Mustafa’dan ahsen-i kabul ile kabul eyle. Ve onları ve mübarek yardımcılarını Cennet-ül Firdevs’te mes’ud eyle. Ve hizmet-i Kur’aniyede ve imâniyede dâima muvaffak eyle. Âmin… Âmin... Âmin... Said Nursi.” 

Burada Üstadımızın isimlerini yazdığı şahıslar şunlardır: 
Tevfik (Türel): Suphi Türel’in babasıdır, gazetede ekseri beraber olurlardı. 
Suphi (Türel): İleri Gazetesini çıkaran, şimdiki Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in babasıdır. 
Mustafa (Ezener): Isparta’da kitapçı dükkânı olan, şehre gelenlerin ilk uğradığı ağabeylerden birisidir. 
Recep (Unaz) ise benim.

hutbei_samiye_antalya.jpg

(Menderes Türel’in babası Suphi Bey’in tab ettirdiği Hutbe-i Şâmiye. Kitabın sonunda Hz. Üstad’ın yazığı duası var.)

SUPHİ TÜREL BENİ ANTALYA’DA NURCULARIN BAŞI DİYE ARAŞTIRIYOR

Antalya İleri Gazetesinin sahibi Suphi Türel Bey ile şöyle tanışmıştık: O, kendi ifadesiyle; Nurcuların başı diye beni araştırıyor. Maksadı da beni Demokrat Partiye celp etmek… Tabi onun yanına; bürokratlar, partililer, savcılar falan gelirdi. Ben kendisine rica ettim: “Ben ilk mektep mezunuyum, beni böyle toplantılara çağırma. Yakında askerden gelecek avukat bir arkadaşım var –Av. Gültekin Sarıgül o zaman askerdeydi- O gelince ben sizi tanıştırırım” dedim. Bu vesile ile tanışmış olduk. 

ÜSTAD SUPHİ TÜREL’İ TEBRİK İÇİN YANINA DAVET EDİYOR

İleri Gazetesindeki neşriyattan sonra Üstad Suphi beyi tebrik için yanına davet ediyor. O sıralarda da Antalya’da Tophane denilen yerde bir heykel meselesi çıkmıştı… Suphi Bey, İleri Gazetesinde devamlı bunun reklamını ve kampanyasını yapıyordu. “Bugün şu kadar para toplandı…” diye her gün yazıyordu. Hem Suphi Bey, İslami bir kimlikle de yaşayamıyordu… Tabi Üstad bunlara muttali oluyor... Bir taraftan da İleri Gazetesinde Lem’alar tefrika ediliyordu. Gerisini Suphi Bey bana şöyle anlatmıştı: 

ÜSTAD ELİNİ KALDIRDI; BİR TANE BU TARAFTAN, BİR TANE DE DİĞER TARAFTAN İKİ ŞAMAR VURDU Kİ...

Suphi Türel: “Sene 1957 veya 58. Üstad beni yanına davet etti. Ben de gittim. Bana: ‘Seni talebeliğe kabul ettim’ dedi. Sonra bazı ihtarlarda bulundu. Bir ara: ‘Sen hem Risale-i Nurları tefrika ediyorsun, hem de bu işlere giriyorsun’ diye şöyle elini kaldırıverdi. Ben hemen önündeydim. Bu yumuşak, zayıf ellerden bir şey olmaz diye boynumu şöyle önüne uzatıverdim. Üstad elini kaldırdı; bir tane bu taraftan, bir tane de diğer taraftan iki şamar vurdu ki; Allah seni inandırsın Recep Efendi gözlerimden ateş çıktı adeta… Sanki yıldızlar çıktı gözlerimden…” demişti. 

Suphi bunu anlattıkça ben hüngür hüngür ağlardım. Her zaman da anlatmasını isterdim. Üstad’ın dayağını yemeği ben de isterdim doğrusu. Demek ki kovulmakta da bir hikmet varmış. Bu neşriyata vesile oldu. Hatta Suphi, Üstadın dayağını yemeseydi bu kadar sağlam kalamazdı. 

SUPHİ BEYİN GAZETESİNDE ÇIKAN, ÜSTADIMIZLA ALAKALI BİR HABER, EMİRDAĞ LÂHİKASI’NDA

Suphi Beyin İleri Gazetesinde çıkan, Üstadımızla alakalı bir haber, Risale-i Nur’un içine, Emirdağ Lâhikasına girmiştir. Şöyle ki: 

“[İleri Gazetesi'nin 13 Nisan 1957 tarihli nüshasından alınmıştır:]
Üstad Bediüzzaman'ın uğurlu elleriyle yeni bir câmiin temeli atıldı.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî "3. Eğitim Tümeni" câmiine harç koydu. (Isparta hususî muhabirimiz bildiriyor.)
Isparta'nın geçen yıllarda teşekkül etmiş bulunan Üçüncü Eğitim Tümeni için yaptırılmasına karar verilen câmiin temeli, tertib edilen muazzam bir merasimle atılmış ve bu törene Isparta'da bulunan Risale-i Nur müellifi Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de davet olunmuşlardır. Büyük bir alâka ile karşılanan Üstad, törenden sonra uğurlu elleriyle temele ilk harcı koymuşlar ve dualarda bulunmuşlardır.” (Emirdağ Lâhikası II - 214)

231750.jpg

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum