Sünnete uygun bir Cuma hutbesi nasıl olur?

Sünnete uygun bir Cuma hutbesi nasıl olur?

Hz. Peygamber (asm) hutbeye çıktığında çok defa heyecanlanır gözleri kızarır, sesi yükselir ve bir orduyu uyarırmışçasına

Cuma ile ilgili Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:

"Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağırıldığınız zaman hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alışverişi bırakın." (Cuma, 62/9).

Âyette sözü edilen zikr bilginlere göre hutbedir veya hutbe ile birlikte namazdır. Buna göre hutbe de cuma namazı gibi farzdır ve hutbe okunmayan cuma namazı eda edilmiş sayılmaz. (Molla Hüsrev, Dürerü'l Hukkâm, İstanbul 1307, 1, 138). Ayrıca ümmetin bu konuda icma'ı da bulunmaktadır. Çünkü Hz. Peygamber (asm)'den günümüze kadar, cuma namazları hutbeli olarak kılına gelmiştir.

Hutbenin cuma günü ve namazı için son derece ayrıcalıklı ve önemli bir yeri vardır. Hatta Hazreti Âîşe (ra)'den cuma namazının sırf hutbeden dolayı iki rekat olduğu rivayet edilmiştir. Hutbenin bir takım şartları ve edebleri bulunmaktadır. Bunlar sünnete göre belirlendiği için önce Hz. Peygamber (asm)'in hutbede izlediği yolu ve bazı hutbelerini bilmekte yarar vardır.

İlgili rivayetlere göre Hz. Peygamber (asm) hutbeye çıktığında çok defa heyecanlanır gözleri kızarır, sesi yükselir ve bir orduyu uyarırmışçasına sert bir edâ ile kıyametin yakınlığından ve mutlaka kopacağından söz ederdi. "Emmâ ba'dü" dedikten sonra "Sözün en hayırlısı Allah'ın kitabıdır, yolun en hayırlısı Muhammed'in yolu dur, işlerin en fenası uydurulup dine katılanlardır ve her bid'at sapıklıktır." derdi. Yine, "Ben her mü'mine kendisinden daha yakınımdır. Kim vefat eder de geride borç ve bakıma muhtaç çoluk çocuk bırakırsa bu bana aittir, benim borcumdur." buyururdu.

Hutbesine Allah'a hamd, sena ve şehadetle başlar ve yukarıdakilere benzer sözler söylerdi. Hutbeyi kısa okur, namazı uzatır, Allah'ı çok anar ve sözcükleri az, anlamı derin ifadeler seçmeye özen gösterirdi. "Kişinin hutbesinin kısa, namazının uzun olması, dinî anlayışının bir işaretidir." buyururdu.

Hutbede ashabına İslâm'ın esaslarını öğretir, gerektiğinde onlara bazı şeyler emreder, bazı şeyleri de yapmamalarını söylerdi. Nitekim hutbe okurken camiye giren adama iki rekat namaz kılmasını emretmiş, halkın omuzlarına basarak ilerleyen birisine de "böyle yapma, otur" demiştir. Bir soru sorulduğunda veya başka bir nedenle konuşmasını keser, soruya cevap verir, sözlerine sonra devam ederdi.

İbn Hişâm'ın nakline göre Rasûlüllah (asm)'in ilk hutbesi şöyledir:

"Hamd ü senadan sonra: Ey insanlar! Kendiniz için hazırlık yapın. Şüphesiz biliyorsunuz ki her biriniz ummadığınız bir anda ölecek, sürüsünü çobansız bırakacak, sonra da Rabbi, arada perdeci ve tercüman olmaksızın ona şöyle diyecektir:

"Sana Rasûlüm gelip dini tebliğ etmedi mi? Ben sana mal verip ihsanda bulunmadım mı? Sen kendin için buraya ne hazırladın?"

"Kul, sağına soluna bakar, hiç bir şey göremez. Sonra önüne bakar, cehennemi görür. Kim yarım hurma ile de olsa bu ateşten kendini koruma gücüne sahipse hayır işlesin. Bunu da bulamayan güzel söz söylesin. Çünkü bu sebeple bir hayır ondan yedi yüze kadar katlanarak mükafatlandırılır. Allah'ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun."

Yine İbn Hişam'a göre Hz. Peygamber (asm)'in ikinci hutbeleri de şöyledir:

"Allah'a hamd ve senadan sonra: "Sözün en güzeli Allah'ın kitabıdır. Allah'ın, gönlünü onunla (Kur'an'la) süslediği, küfürden sonra İslâm'a soktuğu Allah'ın kitabını diğer beşeri sözlere tercih eden kimse şüphesiz kurtuluşa ermiştir. O, sözün en güzeli ve en üstünüdür. Allah'ın sevdiğini seviniz, Allah'ı bütün gönlünüzle seviniz. Allah'ın kitabından ve Allah'ı anmaktan usanmayınız; gönüllerinize bundan bıkkınlık gelmesin. Çünkü bu, Allah'ın bütün yarattıklarından seçilip süzülmüştür. Allah ona "seçtiği amel", bu ibadeti yapanlara "seçtiği kul" ve sözler arasında "en iyi söz" adını vermiştir."

"İnsanlara verilenler arasında haram ve helâl de vardır. Allah'a kulluk edin ve O'na ortak koşmayın. Ona tam manasıyle saygı gösterin. Ağzınızla söylediklerinizin iyi olanlarında Allah'a sadakat edin, ilahî ruh ile aranızda sevişin; birbirinizi sevin, Allah kendisine verilen sözün bozulmasına gazab eder. Allah'ın selamı üzerinize olsun."

Müctehid ve bilginler gerek cuma hakkındaki hadisleri, gerek Rasûl (asm) uygulamasını göz önüne alarak hutbenin esasını teşkil eden rükünler ile, sahih bir hutbede uyulması gereken şartları ve hutbenin adabını tesbit etmişlerdir:

Hutbenin rüknü

Hutbenin rüknü Cenab-ı Hakk'ı zikirden ibarettir. Hutbe iki bölümden oluşur: Birinci hutbe Müslümanlara vaz ve nasihat, ikinci hutbe Müslümanlara duadır. Her birinde Allah'a hamd ve sena Allah'ın birliğine, Hz. Muhammed (asm)'in peygamberliğine şehadet ve Peygambere salavât vardır. Hanefi fakihleri "Allah'ın zikrine koşunuz." (Cuma'a, 69/2) âyetindeki hükmün mutlak olduğunu ve namazı da hutbeyi de kapsamına aldığını söylerler.

Hutbenin şartları

Vakit içinde olmak. Namazdan önce, hutbe niyetiyle cemaat huzûrunda okunmak (yani hutbe okunurken üzerine cuma farz olanlardan bir kişi bile olsun, cemaatın olması gerekir). Hutbe ile namaz arası başka bir şey ile kesilmemeli. (Molla Hüsrev, Düreru'l-Hukkâm, İstanbul 1307, 1, 138; İbn Abidin, Reddül-Muhtar, Terc A. Davutoğlu, İst, 1983111, 304 vd.).

Hutbenin sünnetleri

Hatip, hutbeye başlamadan önce minber tarafında bulunmak. Minbere çıktığında cemaate dönüp oturmak ve okunacak ezanı dinlemek. Hatibin huzurunda ezan okumak. Ezandan sonra, hatip cemâat karşısında her iki hutbeyi ayakta okumak.

Birinci hutbeye Allah'a hamd-ü senâ, "El-Hamdü li'llâh." ile başlamak

Şehadeteyni "Eşhedü en lâ ilahe... ve eşhedü enne Muhammedun..." okumak ve Peygambere salavat getirmek. Müslümanlara dünya ve ahiretlerine yarayacak, onları dünya ve ahirette saâdete kavuşturacak vaaz ve nasihatlarda bulunmak. Kâfirlerin zulmünden kurtarması için dua etmek.

Eûzü-Besmele ile bir âyet okumak. Hutbeyi ikiye ayırmak ve iki hutbe arasında az bir miktar oturmak.

İkinci hutbede de, evvelki hutbe gibi, hamdele, salvele ile başlamak. İkinci hutbede Müslümanlara mağfiretle afiyet ve cihad'ta başarılı olmaları için de dua etmek. Her iki hutbeyi kısa okumak. İkinci hutbede sesi kısmak. Hutbeyi, cemaâtin işitebileceği bir sesle okumak. Hutbe okunurken cemâat başka bir şeyle meşgul olmayıp yalnız hutbeyi dinleyecektir.

Hutbe anında söz söylemek veya söyleyene sus demek, ve yahut namaz kılmak tahrimen mekruhtur. Hutbede hazır bulunanların iki tarafa bakmaları da mekruhtur. (el-Fetâvâ'l Hindiyye, Beyrut, 1400,1,146, 147).

Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.