Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Süleyman Soylu gitmemeli

Süleyman Soylu, genç bir siyasetçi... Dürüst bir çizgisi, temiz ve başarılı bir geçmişi var. İçimizden biri... Sevdiklerimizi seviyor, heyecanlandıklarımızla heyecanlanıyor... Mukaddeslerimiz, onun için de mukaddes.  Tam bir halk adamı, dedim ya, içimizden biri...

İlm-i sîmã ehlini yormayacak bir yüze sahib... Düşünceleri, dilinden önce, kar sularıyla beslenen bir bahar pınarının berraklığı içinde gözlerinden akıyor. Karşınızda her türlü yalana siyâsî taktik libâsı giydiren düzenbaz bir politikacı değil, inandıklarını sıralayan bir dost var. Mehmed Ali Bayar, “Parası olmayan bir çocuk!” demiş, Soylu için. Ne kadar doğru!.. Bir çocuk safvetinden haber veren tertemiz bir yüzü var Soylu’nun....

Ama Soylu, genç yaşında tırmandığı genelbaşkanlık zirvesinden sessiz sadãsız inmek istiyor. Sebeb: Mahallî seçimlerde elde edilen % 3,7’lik mütevazi netice. Eski emniyetçi ve yargı ile başı dertte Ağar’ın son seçimlerde % 5,4’e düşürdüğü partinin oylarının daha fazla düşmesi durumunda istifa edeceği, beyanıyla kendisini bağlayan Soylu, istifa etmekte kararlı görünüyor; istihbaratım da o yönde. Gerekli mi? Evet...  En azından Süleyman Soylu için, anlaşılabilir bir durum... Partililer engel olabilirler mi? Daha doğrusu, olmalılar mı? Soylu’nun dürüst çizgisini zedelemeyeceklerse, karnesini kirletmeyeceklerse, bunun nasıl bir zaruretten kaynaklandığını izah edebileceklerse; evet... Soylu’nun istifasına engel olmalılar...

Engel olmalılar... Zirã, demokratlıkla hiçbir alâkası kalmamış, her türlü derin çukurlara yatmış, her türlü kire bulaşmış en az bir düzine habîs hergelenin göz diktiği bir makamı boşaltmış olacak Soylu... Halbuki, Demokrat Parti an’ane ve çizgisinin devamına ihtiyaç var. Demokrasi, saltanat idaresi değildir; alternatif partilerin varlığı, milletin hür iradesine tecelli zemini hazırlamakla kalmaz, saãdet ve refahının da teminatı olur. Yoksa rakipsiz her partinin ãkibeti, kuvvete istinadla istibdada kapı aralamak, maddî ve mãnevî garata sebeb olmaktır.

Evet, Soylu istifa etmeli, zirã buna kendi kendisini mahkûm etmiş... Ama bu istifa, bir daha gelmemek için değil; ilk kongrede daha kuvvetli gelmek için olmalı. Sanırım Soylu’nun buna gücü de var. Zirã, bu partiyi küçülten Soylu değil, derin devlet ve Ergenekon’la, 28 Şubatçılarla işbirliği yapmakta, yãhût onlara rãm olmakta beis görmeyen selefleridir.  Soylu, sıfır noktasına gelmiş bir enkazdan, zor bir mahallî seçimde 3,7 gibi küçümsenemeyecek bir netice çıkarmıştır. Daha iyisi için kalıp, mücadele vermesi gerekir; gitmesi değil...

Soylu açısından elim ve yanlış olan, seçim sonrasında, bu partiyi tahrib edenlerden destek görmemiş olmaktan yakınması. Gaflet bu, Soylu’ya yakışmayacak bir gaflet... Herbiri bir menfaate satılmış, yãhût bir tehdidin esaretinde sıtma nöbetlerine yakalanmış, yãhût korkunun zebunu olmuş bu yüz kızartıcı kafileden parti için medet beklemek, cidden büyük gaflet.

Bugün darbe plãnlamanın suç olmayıp düşünce hürriyeti olduğu zırvasıyla amme efkârını iğfal etmeye çalışan Cindoruk mu partiye yardım edecekti? Yoksa 28 Şubat safahatında bütün geçmişini inkârla, bu mel’un devri alkışlayan  Demirel mi? Ya da, saflığı sebebiyle belki en temizi ama, derin devletçiler tarafından en çok kullanılmış olması hasebiyle de omuzlarında dehşetli bir vebãl taşıyan Çiller mi? Kim?..

Ağar, derseniz; hafazanallah!.. Susurluk’dan beri amme vicdan ve efkârının bu bir numaralı zanlısının bırakın partiye, kendisine faydası yok... Bir taraftan parti içindeki Ergenekoncu kanadı tasfiye edememekten yakınıp, öbür taraftan onlardan gelmeyen yardımdan yakınmak, garib bir tezãd... Anlaşılması güç bu tezãdı, seçim sonrasının panik havasına vermeye mecburuz... Başka izahı yok...

Bence Süleyman Soylu, sekarattaki  bir hastaya şifã ümidi olmuştur. Elde ettiği netice, hezimet değil, küçük de olsa bir kazançtır. Yapılması gereken, hastayı asırlık dertleriyle yeniden başbaşa bırakmak değil, milletin bağrından devşirdiği devalarla şifâ vermek, zehir zerkedenlerin hastabakıcılığından da halâs etmektir.

Evet, Demokrat Parti’nin bir Süleyman’a ihtiyacı var. Ama o Süleyman, Demirel değil, Soylu’dur. Süleyman Soylu, bugün istifa bile etse, kongre ile yeniden gelmeli ve daha çok çalışarak millete daha çok yaslanmalı... Kalırsa, bir yazar olarak, doğrularına, doğru; eğrilerine, eğri demekle kendisine destek vereceğimi beyan ediyorum... Bir siyãsetçi için en kötüsü, doğrularına da eğrilerine de, doğru diyen bir çevreye mahkûm olmaktır. Taahhüdüm küçümsenmemeli...
  
[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.