Suad Alkan ve şiiri-2

Alkan'da serbest şiir biçimi var ama iç kafiye oldukça bol kullanılmış. "Kül" şiirinde olduğu gibi. Ş ve N sesleriyle yarım, tam kafiyelerle iç ahenk güzel bir uyum içinde armoni oluşurmuştur. "Sen, ben, dikleşen, düşen, bölen; geçen, yerleşen, tüten, devletleşen, mavlişen, yeşilleşen, seğmen." (Kül. S:59-60)

Alkan'ın şiirleri alışılmamış bağdaştırmalar ve anlamsilimsel sapmalar açısından hayli münbit bir arazidir. "İçsizleşmek, behçeleşmek, nağmeleşmek, gülleşmek. Harp güvercini, gün düşü, yaz südü, yaz öyküsü. Bahara ayarlı kanatlar, karanlığı yasaklayan şiir, küpküçücük, gözün cebi, yeşil duygu, istirahat skandalı, ahret südü, mihnet kayalıkları. Öksüren deniz, güneşten süzülmüş baldamlası çocuklar. Örümcek seyahati, karınca gezisi, gözlerin cenaze marşı dinlemesi, gül dansı..”

"Sürgün" başlıklı şiirinde kafiye, dizelerin sonunda değil ortasında kullanılmış. "Eşimden, yaşımdan/ayalden, hayalden/dernekten, gerdekten, sevaptan, cevaptan, ovamdan, obamdan." (Sürgün.S:74.)

Ayrıca bu şiirde "Ses ses ses sen ve ben..!" ses yinelemesiyle yankı yaparak etkisini kulaklarda bırakmayı başarmış. Şair modern serbest şiir biçiminde yazar, iç kafiyeler her yerde vardır dedim. Lakin kafiyeperest değildir. "Sürgün" şiirinde kafiyeler cümle sonunda değil ortalarında bir tahtarevalli gibi ritmik bir türbülans oluşturur.

"Simetri" şiiri, Alkan’ın hayatının özeti ve değerler felsefesinin süzülmüş balı gibidir. "Bal damlası, üzüm denkleri. Altın damlası çocuklar" (Öksüren Deniz S.34) dediği muhassala yani. Simetri şiiri, Geleneksel hece vezinli bu şiir. Kısa ama ritm ve musiki açısından, veciz söylemiyle bana göre en güzel ve en manalı şiiridir. Hemen ezberletir kendini ve dilimizden düşmez.

Bir nesne ki
Mir'atındır
Herkesteki
Akislenen
Güzelliğin-
den bir lem'a.
Sen'den südur
eder gene
Sana rücû'.
"  (Simetri S:73)

Alkan kimi şiirlerinde altın ve gümüşten çokça bahseder. Bilindiği gibi şiir bir üst dil sayılır. Günlük konuşma dilinden farklı bir yapıya sahiptir. Kuyumcudaki altın ile şiirdeki altın farklı makamlarda olduğu gibi, bir simyacı/kimyagerin yanında ve nezdinde de altın farklı bir konumdadır. Dilbilimciler ve anlambilimciler altın kelimesini şiirde görünce şairin neyi kastettiğine eğilirler. Çünkü şair hem kendisiyle, hem bir başkasıyla hem de dünyayla farklı anlamlarda kurduğu ilişkiyi yalınlıktan karmaşıklığa ilerleyen bir görünüm içinde sunar bizlere. Anlam katmanları iç içe açıldıkça derinlere gider. Her katmanda başka başka anlamlara baktırır insanları, başka başka biçimlerde algılar ve kavramlarla;  çağrışımlar ve imajlarla yeni yorumlara yelken açtırır. Artık şiir dünyasına girilince, çözümleme, kavrama ve açıklama süreçleri başlar. Kabaca söylersek her şiir gibi okuma, eleştiri, yorumlama, çözümleme yöntemleriyle ele alınır.

Şiirdeki lafız (sözcük) yani gösterge aslında mutlak, değişmez bir dünyanın izdüşümünü zihinlerde kavram (Mana/Anlam) oluşturarak bizlere bir ileti sunar. Lafiz ve mana bir aynanın iki tarafı gibidir. Biribirisiz olmuyor. Nitekim Alkan buna değinir. "Aynanın arkasıyım.." diyerek.

Bilindiği gibi dilde düz anlam ve yan anlamlar da vardır. Düz anlam bir nevi neyi fotoğrafladığımızı, yan anlam nasıl fotoğrafladığımızı ifade eder.Neyi nasıl söylediği hususu şairin özgün ve orijinal olup olmadığının da göstergesidir.

Şiir sanatından bahseden kitaplarda çokça verilen örneklerdendir. "Gemi su içinde hareket etti." Bu düz anlatımdır. Ama şiirdeki üst dil istiare ve mecazlarla dünyamıza renk katar. Saban demirinin toprağı yara yara gitmesinden yola çıkarak şairler" Gemi suları yara yara gitti" derler. Burada saban demirinin toprağı yarmasının altındaki "Güç ve kuvvet" kaynağının da gemiye yüklendiğini hemen farkederiz. Şiir dili sembolleri, resim gibi sunar bizlere. Mesela "Kuş ve zeytin" iki nesnedir. Ama ağzında zeytin dalı olan kuş, barış simgesidir. Bunun kökeninde Nuh tufanının olduğu, yani telmihin yattığını da unutmamalıyız.

Elma yasak meyveyi çağrıştırır. Cennetten çıkmayı, aşkı, günahı, vb. simgeler. Alkan’ın kullandığı "Çiçeğe Dönen Yaz Südü" şiirindeki süt imgesi için önce kaynağa inmek gerekir. Anne sütü, keçi sütü, incir sütü, arı sütü. Beyazlık, saflık, duruluk anlamlarıyla beraber bizim kültürümüzde içki ve şarabın zıddıdır. Miraçta sunulan şarap ve süt nesneleri içinde Peygamberimizin (asm) sütü tercih etmesi telmihleri de eklenirse "çiçeğe dönen yaz südü" kelamının büyülü atmosferine girmiş oluruz. "Dönen" Gerund'ı dönüşen anlamına da gelir. Alkan dönen yani yönelen ile yetinmeliydi. Ama şiirde dönüşeni de kullanarak kendini deşifre etmiştir. Bu işi (yorumu ve yapı sökümü) okuyucuya bıraksa daha uygun olurdu bence. Fakat bu tür hatalar şairin kalitesine çok da zarar vermez

Şiir dili, dinsel ve felsefi olduğu kadar kültürel mitlere ait figürleri çok kullanır. Semboller dilidir. Yılan, dağ, altın, deniz, bal, kuş, ağaç, yağmur, mey, şarap süt, yatak, ev, gökyüzü, güneş, ay ve yıldızlar...

"Gölge" şiirinde Yunusvâri "Bana seni gerek seni" ifadelerini çağrıştırır. Ahmet Cahit Zarifoğlunun "Acz" şiirindeki temayı da buluruz bu şiirde. Ama tamamen Alkan’a özgü uslup ile tabii..

"Kabul etmez misin beni
Has bir bendenin yerine
Bana gerek değil senin
Nasıllığın niceliğin
Dilim varmıyor demeğe,,"   (
Gölge. s:61)

"Martı ve Gül" şiirinde orijinal bir zıtlık, derinlik, fiziksel olduğu kadar metafiziksel bir keşif yapar.

"Geceleri aynaların ardından
Hep seni seyrediyorum.."   (
Martı ve Gül .S: 68 )

Divan şiiirinden, tasavvuf dünyasından iyi kotarılmış,Risale bazlı şahane ifadelerle mest eder bizi..

"Gel" şiiri 1961 de yazılmış bir aşk şiiri..Ama ne kadar da edepli, zarif ve nâif bir söylem secilmiş, hayran kalmamak elde değil. "Dünya Hali" Vahdet-i Vücud ve Vahdet-i Şühudu bir kalemde özetlerken  2016 yılında yazılan "Dünya Hali" şiiri 1986’da yazılan "Simetri" şiirinin yeni bir açılımı ve farklı bir söylem biçimidir bana göre.

Cazibe "şiiri anlam önceliklidir ama romantizmi ve estetiği asla geri plana atmayan bir deyiş ve diziliş özelliği vardır..(S:41)

Şairler dildeki bazı tabirlere hayran kalırlar ve iyi bir kelime avcıları oldukları için ellerindeki bu altın değerindeki kelimeleri asla bir kereye mahsus kullanmazlar. Alkan'ın iki ayrı şiirinde iki defa kuşların havada serbestçe, hür ve neşe içinde uçuşmalarını tanımlayan "Fırdolayı âsuman" kelimesi de böyledir. Sanırım Alkan’da bu kelime çok derin hayaller ve imajlar uyandıran bir konumda olduğu kadar, Türkçe'nin de kendine has ağızda anne sütü tadı bırakmış olmalı kanaatimce.

"Akışına ölüyor insan
Kendini dağa kaldırıyor
Güneş toprağa yağıyor
Kuşlarla fırdolayı asuman.." 
(Sıcak Paris.S.39)

"Arkamda daha güzel gün yok
Demek batılı değilim
Önüm zifirî karanlık
Kendimi dehliyorum
Senin o meşhur çekirgelerin
Arı kuşları
Fırdolayı asuman
Şu halde doğulu da değilim."
(Operation d'ebced. S.36)

Yalnız burada "Kendini dehlemek" söyleminin şiirde "Duygusal değeri" olmayan bir ifade tarzı olduğunu kendi hesabıma söylemeden edemeyeceğim.

Şair, eşyayı isimlendirerek canlandıran insandır derler. S. Kirkegaard'a göre "İşin zorlaştırılması gereklidir. Zira soylu kalpleri ancak zor işler kışkırtır" dolayısıyla zora talip olanların işidir Alkan’ın şiirleri. Felsefenin epistemoloji, onkoloji ve etik/estetik üç ana alanında gezdirir bizi. Din bilimleri kadar fen bilimleri de vardır. Matematik ve geometri başta olmak üzere coğrafyaya kadar gideriz. Alkan iyi bir simyacıdır söz laboratuarında.

Sokrates der ki: "Siz tarlayı iyi ekebilirsiniz. Ama ürünü kimin toplayacağını bilemezsinz." İyi bir şiir yazarsınız ama kimin ne kadar takdir edeceğini bilemezsiniz.

Yine başka bir bahiste "Geometri bizi öz varlıkla karşılaşmaya zorluyorsa işimize yarar.Yoksa sadece doğup ölen şeylerle yetiniyorsa işimize gelmez.(Devlet.VII.)" der.  Alkan şiirlerinde matematik ve geometriyi sapyoseksüel manada kullanmadığı gibi salt bilim için matematikten, kozmik alemden, eşyadan da bahsetmiyor. Onları tecelli edilen aynalar konumunda tutar. Asıl güzelliğin, kemalatın kaynağına dikkat çeker. Hakikatın peşindedir.

"Hendese denk sonsuza
Matematik duygusu bir
Alanlar arası çelişki
Belirsizlik bir belirti.
Değişmekse istikrardır..".
(Şiirin Kanatları.S:58)

Değişmeyen tek şey değişimdir. Sözünün daha makul temellendirilmesi yapılmış ve istikrarın göstergesi olarak gösterilmiştir. Bu büyük bir tesbittir. Kaosun düzene delaleti gibi.

Bütün filozoflar yalan söyler sözünün sahibi gibi bir paradoks yapar Alkan,

"Eğer yalansam beni
Yalanlasın gerçekler
Gerçek benim diyorsam
Yanlış söz etmekteyim.

Burada da paradoks yoktur aslında.Doğrunun tenevvü edeceğini, "Tek doğru benim" demenin de yanlışlığını veciz şekilde dile getirir.

Epiktetos "Sağlık hayır, hastalık şerdir diyorsun. Yanlış düşünce. Sağlığı iyi kullanmak hayır, kötü kullanmak şerdir. Hastalığı iyi idare etmek, def etmek hayır; kötü idare etmek şerdir. Her şeyden hatta ölümden bile bir hayır sızdırmak mümkündür" demiştir. Alkan filozofların ve felsefelerin eleştirel harmanlamasını yapar şiirlerinde. Hem felsefe, hem inanç, hem de matematik başta olmak üzere epistemeloik ve ontolojik iddialarını sunar. Felsefe ve bilim alanında birikimleri olduğunun göstergesidir bu tür dizeler.

"Doğrudur korkmadığım
Bela beni uyaran
Karanlığı seviyorum...     
(Şiirin kanatları.S: 58.)

Aslında tenekeden şiirlerle söz toprağını yara yara gidemezsiniz.Şiirde demir gibi, demir leblebi gibi sözcükler lazım insana. Bazı şairlerin şiiri gerçek dondurma gibidir.Ağızda  suni  bir tad bırakır.Maraş dondurması ile diğerleri gibi. Aslında onlara dondurma bile denmez.İce-cream diyebileceğimiz buz parçasıdır.Yapay tadlandırıcı, hileli malzeme ile yapılmıştır.Farkı farketmek için damak zevki lazım.Çoğu şiir aslında ya laf kalabalıklığı, ya spontone bir espri veya bir kaç kelime oyunundan ibarettir.Hepsi bu kadar.Güler geçersiniz.Şiir değildir, bilinçli ve şuurlu bir terkip değilir.Ateist Dawkins'in "Kör Saatçi"  iddiası gibi bir şey.Rastlantısallıkla izah edilebilir ancak.

Alkan rastlantısalcı bir şair değildir. Bilinçli kelime seçimi, söz dizimi ile ustalığını belli eder.Fakat sessize alınmış bir şairdir bence. Ölüm sessizliği gibi bir tepkisizlik bu.Akis bulabildi mi onca usta şiirlerine karşılık? Ben yeteri kadar görmedim. Belli ki zor anlaşılacak ve anlaşılmak için yarınları bekleyecektir O'nun şiiri..

Alkan gelenekten beslenmiş ama geleneğe pek de bağlanmayan, hatta onu aşacak hamlelerle dolu şiir anlayışıyla dikkati çekmeli önce. İmge ve sese bağlı olma şartı modern şiir için iki ana sütun gibidir. Ama Alkan bu ikiliye bir de üçüncü bir sütün, sacayak eklemiştir şiir uygulamasıyla. Modern şiire belirgin tarzda mana/anlam unsurunu da eklemiştir. Özellikle manayı öne alarak, bunu şiiriyyetini kaybetmeden , düz yazı vartasına düşmeden kısaca anlamı kafiye, ritm ve sese feda etmeden yapabilmiş usta bir şairdir. Bu manada modern şiir anlayışında mana/anlamı nesire yakıştıran;  estetiği ve ritmi şiire münhasır sayan tezlerin aksine o estetik, sese ve mana üçlüsünü kaynaştırmış ve bunu bilinçli, şuurlu olarak yapmıştır.

Şiir bir "Üstdil" olduğu için "gösteren" ile "gösterilen" arasında doğrudan ilişki olmayabilir. Şiirde göz deyince bildiğimiz göz olmayabilir. Yani göstereni "Göz" olan kelimenin "gösterileni" göz veya görmek olmayabilir. Bu bakımdan Üçüncü eni, modern şiir, Sezai Karakoç, Edip Cansever, Cahit Zarifoğlu, Cemal Süreya, Hilmi Yavuz'da olduğu gibi zor şiirlerdir Alkan’ın şiirleri de. Anlamak ve tadına varmak emek ister.

Alkan şiirlerinde aşk, sevgi kavramlarını tasavvufî, dini terimlerle anlatabildiği gibi, seküler ve dünyaperestlerin kullandığı kelimelerle çok tasavvufî ve dinî hakikatleri rahatça ve bir o kadar da ustaca dile getirir. Kısaca Alkan’ın şiirleri baştan sona dinî, İslamî şiirdir ama kelimelerin çoğu zahirde hiç de öyle bir görüntü vermez. Şiirindeki bağlamlarına dikkat edilirse estetik, sosyal, dünyevî ve tarihî bir çok kelimeden oluşan şiirlerinde aslında buram buram tasavvuf, İslamî düşünce vardır.

Özetlersek, Alkan’ın şiiri, her okumada yeni anlam öbekleri sunan bir tefekkür yolculuğu şiiridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.