Sevemez kimse seni

Bu şarkıyı gençlik yıllarımda çok dinledim, dinlerken çok hayal kurdum. Öyle başkaları gibi kalbimin sahibi yoktu. Ama ya sevgilisi olanla empati kurar onun ruh dünyasından bakarak söylerdim, ya da hayalî, meçhul bir sevgilim varmış gibi okurdum. Özellikle okuldan eve geldiğimde evde kimseler yoksa yemek yaparken, ders çalışırken kendi kendime konser verirdim. Avaz avaz bağırmayı de sevmem. Zaten sesim duyulmasın isterdim. Başkalarına değil kendime okuyordum neticede.

Huyum kurusun, şarkı ve türkülerin bestesine dokunmazdım fakat güftesini değiştirmeye pek teşne olmuştum. Bazılarını ise mecazî aşktan İlahî aşka uyarlardım. Gönlümden geçen mana oydu. (Bkz. Şarkılar Kimi Söyler-Agora Meyhanesi başlıklı yazım) Buna örnek isterseniz “Boş Çerçeve” şarkısında yaptığımı paylaşayım burada. Aslı aşağıdaki gibi olan şarkıyı, kendi tasarrufuma göre güftesini yeniden oluştururdum.

Bırakma ellerimi
Bırakma yalnız beni
Son defa seyredeyim
O yaşlı gözlerini

Artık bülbül ötmüyor
Gül dolu penceremde
Yalnız hatıran kaldı
Ah, boş kalan çerçevede…

Aşkların en güzelini
Çılgınca sevenini
Yalnız sende bulmuşum
Yalnız senin olmuşum

Bu dizeleri şöyle yapardım.

Bırakmam ellerini
Bırakmam yalnız seni (
Çünkü bizim defterimizde sevenleri bırakmak, terk etmek yoktur.)
Daima seyredeyim
O gülen gözlerini

Artık bülbül ötüyor
Gül dolu pencerende
Nice hatıram vardır
Ah, boş denen çerçevende

Böyle söylerdim

Bazı şarkıları ise hiç değiştirmez doğrudan doğruya kalplerin sahibi olan Allah’a yönelterek, o niyetle okurdum. Sözleri uysa da uymasa hep Allah’ı hatırlatırdı ve O’na hitap ederek okurdum. Bilhassa Klasik Batı Müziği dinlerken sanki Ayet-ül Kübra eşliğinde göklerde uçan kuşlar gibi dünyayı yukarıdan seyrederek gezerdim. Mahşerde Allah bunları orada toplanmış kullarına dinletecekmiş gibi bir hisle okurdum. Fakat bu benim şahsî tasarrufumdur, kimselere tavsiye etmem. Olur olmaz yerde Allah için okuyorum diye uzun hava çekilmesini de istemem tabii. (!)

Ne ki Rabbim Vedud ismiyle kalplere tecelli eder, kendini okutturur. Tıpkı Rahîm ismini annelerde tecelli ettirip okuttuğu gibi. Ki biz annelere en güzel şiirlerimizi yazmıyor muyuz? O halde ister gerçek, ister hayalî bir sevgiliye olsun en güzel şarkıları mırıldanmak, uzaktan sevmek, düşünmek imanın neşesiyle, kulluğun neşvesiyle ellerinden tutup kırlarda, göl kenarlarında, sahillerde, dağ eteklerinde dolaşmak Vedudiyetin bir tecellisi değil midir?

Kalp sevmekten yorulmaz bilirim. ”Güzel bak, güzel gör, güzel düşün!” nasihatının çerçevesinde bir mü’minin, bir Nur Talebesinin (kendi hesabıma söylüyorum bunu) estetik değerlere, Allah’ın Sani’, Semi’, Basir, Mücemmil, Cemil, Müzeyyin vb. isimlerinin billur sularda kamaşan güneş ışıklarının berrak aksi gibi yürekten coşkuyla uzaklara doğru akması; bu akışın aşkın kanununa sevketmesi;  rakîk hislerle dolması; kişiliğini oluşturan değerlere uygun inceliklere sahip olması, duygusuzluktan arınmışlık fıtrata daha uygundur kanaatindeyim. Kısaca Müslüman gerek sözleriyle ve gerekse davranışlarıyla kabalığa uzak bir kişilik demektir.

Gelelim asıl konumuz olan “Sevemez Kimse Seni” şarkısına. Bu şarkıyı hemen herkes bilir.

Sevemez kimse seni
Benim sevdiğim kadar
Sevgilim sen olmazsan
Yaşamak neye yarar

Her gün seni düşünür
Her an seni yaşarım
Seni sevmekten değil
Kaybetmekten korkarım.

Bir gün beni unutup
Başkalarına bakma
Birazcık sevgin varsa
Beni yalnız bırakma.

Nakarat

Ben bu şarkıyı aşağıdaki düşüncelerle okurdum.

Dünyevî aşklar genellikle hüsranla biten ve zamanla sönen mumlara benzer. Seversin ama sevilmezsin. Bu karşılıksız aşktır ki azap çektirir. Sevilirsin ama sevemezsin. Bu da karşıya azaptır. Onun ıstırabı sizi de etkiler, suç işlemiş gibi ezikliğin içine atar. Seversin ve sevilirsin. Bir süre güzel, mutlu huzurlu olursun. Dünyan genişler, her şey hoş gelir. Tam böyle gider derken bir kelimede, bir bakışta. bir sitemde, bir şüphede her şey berhava olur. Dünyanız yıkılır altında kalırsınız. Bundan dolayı ufûl eden hiç bir şey yürekten sevilmemelidir. Yoksa yarası hep içinizde kanamaya devam eder.

Dünyada üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü uygulamadan daha beterini aşkta yaşarsınız. Bir yanlış anlama, binlerce güzelliği, mutluluğu siler. Oysa Allah’ın sevgisi öyle değildir. Binlerce yanlışı bir doğru tevbe ile bir anda siler.” Gel der. Ne olursan ol gel! Kapımız açıktır!” der. Öylesine sonsuz bir hoşgörü ve affedicilik vardır İlahî aşkta. Üstelik güzellikleri hasenatları zayi etmeyen, asla nankörlük yapmayan bir aşktır bu...

Bu düşüncelerle şarkıya döner şunları söylerdim.

“Rabim! Sen ne güzelsin ve ne güzel yaratıcısın! Bu güzel çiçekleri nasıl da ezeli ilminle ve sıfatlarınla tasarlayıp bizlere deste deste, buket buket, kucak kucak yolladın? Şu civciv, şu muhabbet kuşu, şu flamingo, şu kuğu kuşundaki estetik dizayn ve rengarenk boyamaları nasıl da mükemmel yarattın ve bizlere bu dünya misafirhanesinde hane halkı gibi yerleştirdin. Şu kedi yavrusunun, şu kuzunun, şu ehil veya vahşi hayvan yavrularının çelimsiz ayaklarıyla anasına sığınması görüntülerini nasıl da yüreklerimizi titretecek biçimde canlandırdın.? Evimizde beslediğimiz bir lokmacık etten oluşan bir muhabbet kuşu vardı. Namaz kılarken secde ettiğim yere konar ve ben kıyamda iken başını kaldırıp bana bakardı. Ben de bu güzel sanat eserini seyrederek secdeye Rabbimin büyüklüğü, Vedudiyeti karşısında tüm hücrelerim ürpererek secdeye giderdim. ”Ne büyüksün, ne güzelsin. İyi ki varsın Allah’ım!” diyerek

Güzel Rabbim! Sen bunun için çok, ama çok sevildin. Çok sevilmelisin. Çünkü bu güzellikleri yaratan olarak, eminim ki Sen, yürekleri titretecek, bakanları mest edecek Zat ve Sıfatlarınla kim bilir ne kadar güzelsindir...

Bundan dolayı bir kul olarak seni o kadar çok seviyorum ki kimse benim kadar seni sevemez. En çok ben sevmeliyim. İyi ki varsın, mevcutsun. İyi ki varlığını anlayacak latifleri vermişsin bize. Sen olmasaydın varlık anlamsız. Sen olmasaydın güzellikler manasız. Sen olunca her şey anlam kazanıyor. Her şey Seninle güzel. Her şey Seninle manidar. Her şey Seninle huzur veriyor. Seninleyken Ya Rabbim dünyalara sığmaz oluyorum. Sevinçten, mutluluktan dünyam genişliyor. Kar yağarken böyle, yağmur yağarken böyle, rüzgar eserken böyle. Geceleri yıldızlara bakarken böyle. Güneşin doğuşunu ve batışını seyrederken böyle. Mutluluktan bayılacak hale geliyorum. Bu ne muhteşem kainat. Bu ne muhteşem varlık. Her şey Seninle canlanıyor konuşuyor benimle. Munis dost oluyor. Suya dalıp çıkan söğüt dalları rüzgarda salındıkça suyu öpüp durdukça, benim alnım da her secdede toprağı öpüp duruyor. Dalların zikri ve sallanmaları bende tesbihat ve secde oluyor. Güzelliğin karşısında köle gibi eğiliyorum. Ve sana yalvarıyorum. “Beni Sensiz bırakma. Sen yoksan yaşamak hiçbir şeye yaramaz. Perişanlık, kaos, keder ve ıstıraplarla dolar. Ve kendimi zindanda hissederim.”

Bundan dolayı her an aklımdasın. Her an Seni anarım. Ya Ferd Ya Hayy Ya Kayyum. Ya Hakem. Ya Adl. Ya Kuddüs. Ferdün, Hayyün, Kayyumun, Hakemun Aşkun Kuddüs diyesim geliyor. Çünkü sen bütün aşık olunacak varlıkları yaratansın. Sensiz olmuyor. Hepsi Senden bunların. Ve bir yerde hepsi Sensin.

Sen bana dersin ki “Beni unutma kulum, beni an, beni hatırla. Eğer başkasını sever, başkasının önünde diz çökersen affetmem. Bir gönülde iki aşk olmayacağı gibi. İki Rab olmaz. Yalnız beni iste, beni gör, beni düşün, bana yalvar. Bana yönel. Çünkü gerçek sevgili, Ezelî ve Ebedî dost benim. Birazcık sevgin varsa, birazcık aşkın varsa, birazcık hatırım varsa benden başkasına yönelme. Bana ortak getirme!”

Sen böyle dersen elbette ben de sana derim ki Allah’ım! Her an Seni düşünür ve her an Seni anarım. Her an Seni yaşarım. Her lahza Sende yaşarım. Sahte sevgililerden, sanemlerden, putlardan hep kaçtım. Hep uzak durdum. Sevilmeye layık yalnız ve yalnız Sen varsın. Sen de beni yalnız bırakıp bu kimsesizlik çöllerinde mahvetme. Bizi ıssızlarda kaybettirme. Elimden tut, gönlümden tut, aklımdan tut. Seninle olmak, seninle yaşamak isterim!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum